Amerika’da total medikal faşizmin siyah postalları halkın hak ve özgürlüklerini çiğnemeye hız vermiş, medikal nedenler dışında devletin önereceği hiçbir aşıyı reddetme haklarının kalmaması için ilaç firmalarının resmi lobicileri eşliğinde eyaletler bazında yüzlerce kanun teklifi veren senatörlerinin kirli politikaları ayyuka çıkmışken artık bizzat CDC’den itirafçılar çıkmaya başlıyor olanları ifşa etmek için ve ebeveynlerin çocukları üzerindeki haklarını hiçe sayan bu kanunların geçmesini önlemek için genellikle MERCK’ten çocuğunu aşılatmamış eski ilaç firması çalışanları yürütülen kampanyaya katılıyor.

İnsanlık tarihinin en büyük aldatmacalarından biri sahneleniyor ve eski Amerika başkanlarından J. F. Kennedy’nin yiğeni R. J. Kennedy‘nin de halkın yanında ve en önde yürüttüğü kampanyalarda belirttiği gibi, çocuklarımız üzerinde aşılarla adeta tıbbi holokost uygulanıyor.

Bunca faydalı ve denilene bakacak olursak neredeyse hiçbir zararı olmayan bu hayat kurtarıcı aşıları olmak için neden herkes kuyruğa girmiyor, niye kanun yoluyla, zorla uygulanmak durumunda kalınıyor diye düşünmemiz gerekir.

Aşıların yarattığı zarar artık gizlenmeyecek boyuta ulaştığından, artık hemen herkesin ailesinde aşılardan zarar görmüş ve hem devlet hem de tıp tarafından yalnızlığa, çözümsüzlüğe ve maddi/manevi yıkıma terk edilmiş birileri olduğundan olabilir mi?

Düşünelim lütfen biraz…

Scott Cooper, Merck ilaç firması eski ilaç mümessili. 1992’de başarılarından dolayı almış olduğu bir ödül de var.

Oğlu 1991’de doğuyor, şu an 24 yaşında. Tek bir aşı dahi olmamış bir genç kendisi.

[Aman Allahım! Nasıl hayatta kalabilmiş, öyle değil mi?! Tüm o ölümcül hastalıklar; polio, kızamık, menenjit, bir uçak yolculuğu ötedeki sadece aşıyla önlenebilen(!) onca korkunç hastalık! Ne sorumsuz anne-babalar var hakikaten, çocuklarının hayatını tehlikeye atmışlar! Bu genç kesin sisteminde “aşıyla verilmiş toksin, virüs, kimyasal eksikliği sendromu”ndan (AVTVKE sendromu) muzdariptir şimdi, hayatta kalması mucize!]

Aşısız oğlunun gelişim süreci:

– “Çok çok sağlıklı” bir çocuk olarak yetiştiğini söylüyor babası.

– Hemen hiç hastalandığı olmuyor, hepsi de aşılı arkadaşlarına göre her zaman çok daha sağlıklı olduğunu gözlemliyor babası.

[Kesin yalan söylüyordur! Doktor muayenehaneleri, hastaneler hasta çocuklardan geçilmiyor. Hep bu aşısız, mikrop yuvası, ayrık otu, sürünün kara koyunu çocukların yüzünden, aşılı(!) arkadaşları hep hasta hep hasta!! Bir bıraksalar aşılı çocuklar nasıl sağlıklı olacak oysa?!]  

– Aşılı arkadaşları sürekli burunları akar halde etrafta dolaşır, bol pastörize süt içerken kendi oğlunun sağlıklı hali hemen göze çarpıyor, fark ediliyor, ne bir burun akıntısı ne bir hastalık… Ve babası oğlunun ne kadar ZEKİ olduğuna da özellikle dikkat çekiyor.

1990’da daha ortada internet yokken, hamile kalan eşiyle aşı konusunda fikir ayrılığına düşüyorlar.

Aslında kendisi de o ana kadar aşının yararını sorgulamış biri değil, diğer pekçok insan gibi kendisine okulda belletileni kabullenmiş biri. O yüzden okuduğu onlarca kitaptan aşıların hem işe yaramadığını hem de sağlık için oldukça büyük riskler taşığıdığını öğrendiğinde şoke oluyor.

Eşi hamile kaldığında onunla aşı yaptırmama yönünde konuşmaya çalışıyor ancak eşi kesinlikle aşı yaptırma taraftarı ve buna yanaşmıyor.

Bu noktada bir anlaşmaya varıyorlar; Scott çalıştığı ilaç firmasından ve kütüphaneden bulabildiği lehte VE aleyhte konuyla ilgili tüm doküman ve kitapları eşine getirecek, eşi bunları okuduktan sonra kendi kararını verecek.

Gidiyor, tıp dergilerini, bilimsel yayın arşivlerini, kütüphaneleri tarıyor ve işe bakın ki aşılara lehte görüş bildiren epi topu birkaç yayın ve makale bulabilirken, aleyhte yazılmış kutu kutu kitap, doküman, yayını alıp eve taşıyor.

Bundan sonraki süreç eşinin yoğun okumalarıyla ilerliyor. İşten eve geldiğinde eşini hep getirdiği kitapları okurken ve çoğu zaman AĞLARKEN buluyor.

SONUÇ: Çocuklarının doğum vakti geldiğinde artık ikisi de bebeklerini aşılatmamak konusunda hemfikirler!

Gelgelelim, doğumu yaptıracak hekim bu kararlarından hiç hoşnut değil!

[Okuyucu kitlesinden toplu bir iç geçirme sesi yükseldiğini duyar gibiyiz :)]

Çekiyor odasına, alıyor Scott’u karşısına ve başlıyor ifadesini almaya: “Sen ki ilaç firmasında çalışıyorsun hani bir de, aşılatmayacağım da ne demek?!
Scott öyle herhangi bir ilaç firmasında da değil, takvimdeki pekçok aşının üreticisi olan firmada çalışıyor üstelik!

“Dümdüz söyledim neden aşılatmayacağımızı”, diyor Scott, “lafı hiç dolandırmadan anlattım gerekçelerimizi ve büyük bir tartışma yaşandı aramızda, fakat sonuç olarak biz yine bildiğimizi yaptık” diyor.

Bir anısını anlatıyor arada:

Merckte verilen bir eğitime şirket avukatları da katılıyor bir keresinde ve Scott arada “en çok ne için dava ediliyoruz, ne büyüklükte bu davalar?” vb sorular yöneltiyor.

Avukatlardan biri tereddüt dahi etmeden davaların çoğu, hatta hemen hepsinin aşı departmanlarına karşı olduğunu söylüyor.

Bu videoyu izleyenlere şunları söylemek istiyor Scott:

Cidden, oturun ve konuyu kendiniz araştırın.

 

Aşı konusunda kararsız olanlardansanız, çocuğunuzu aşılatıp aşılatmayacağınızı bilmiyorsanız, lütfen ama lütfen kendi araştırmanızı yapın. Dünya kadar kaynak var konuyla ilgili, Dr. Sherri Tenpenny’nin websitesi istemeyeceğiniz kadar bilimsel çalışma, video sunum ve bilgiyle dolu.

 

Binlerce sayfalık tıbbi dokümantasyon var aşıların taşıdığı riski ortaya koyan. Dünya kadar [pekçoğu hekimler tarafından kaleme alınmış–evet “aşılar hayat kurtarır”dan ötesini araştırmış, gözünün önünde yaşananları elinin tersiyle itip CDC/FDA/WHO ne diyorsa onu yaparım ben dememiş hekimler de var!!–] kitap var, aynı şeyi anlatıyor hepsi de size, aşıların neden olduğu zararı ortaya koyuyorlar.

 

Amerikan Tıp Birliği (AMA), CDC ve doktorunuz tarafından size söylenenlere inanıyorsanız eğer yeterince araştırma yapmamışsınız demektir!

 

Bir sonraki video, yine bir Merck çalışanı, ilaç mümessili anne!

Kaliforniya’da aşı ret hakkının engellenmesine yönelik yasa teklifine KARŞI görüş bildirirken görüyoruz kendisini!

4 yaşında çocuğum var, AŞISIZ ve SAĞLIKLI, bu yasaya karşıyım diyor . . .

Şimdi bu olay bize ne anlatıyor?