Giderek daha fazla çocukta otizm spektrumundaki bozuklukların (OSB) görülmeye başlandığı bir gerçek. Halen daha bu salgına neyin neden olduğu tam bilinmese de bugün artık çocuklarının durumunda ilerleme ve hatta bazı durumlarda tam iyileşme sağlayan tedavi yöntemlerine dair ebeveynlerden gelen bildirimler ve yavaş yavaş ortaya çıkan yeni bilimsel ilerlemelerle otizmi önleme ve hatta tedavi için elimizde birikmiş güçlü kanıtlar var.

Otizm oranlarında birden patlama yaşanmasıyla ilgili pekçok teori var ortada. Bazıları bunun gerçek bir artıştan ziyade, teşhiste yaşanan iyileşmeye bağlı bir artış olduğu fikrinde. Bazılarıysa gebelikte annenin yaşına bağlıyor bu rahatsızlığı. Ve yine bazıları, çocuğun sahip olduğu genetik yatkınlıklar ile (5 yaş öncesinde öngörülen aşı sayısındaki önemli artış gibi) çevresel faktörlerin birleşiminin daha olası bir sebep olduğu görüşünde. Uzmanlar bu teorileri tartışadursun, bu rahatsızlıktan olumsuz etkilenen çocuk sayısı artmaya devam ediyor. Bu durumda, otizmli çocuk sahibi ancak bir başka çocuk daha isteyen aileler ile ilk kez çocuk sahibi olacak anne adayları, nasıl olur da bebeğin sağlıklı olma ihtimalini güçlendirebiliriz diye soruyorlar. Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) veya Pediyatri Akademisi’nin yeni yönergelerini veya politika değişikliklerini beklemek yerine araştırmaya yatkın aileler mevcut bilimsel yayınları incelemekte ve çocuklarının rahatsızlığında iyileşme kaydetmiş ailelerin denyimlerine kulak vermekte. Bu şekilde, sağlıklı bir gebelk süreci, sağlıklı bir doğum ve sağlıkla büyütülecek çocuklar için yeni stratejiler ortaya çıkmakta.

Aciliyet Kaygısı

Otizmin nedenleri üzerine hararetli tartışmaların yaşandığı geçtiğimiz onyıl boyunca, Otizm Araştırmaları Enstitüsü (Autism Research Institute) bir yandan otizmde görülen metabolik bozuklukların araştırılması, diğer yandan da bu rahatsızlığı yenecek etkili ve güvenli tedavi yöntemleri üzerinde çalışmalar yapılması için dünyanın dört bir yanından uzmanları çatısı altında buluşturmuştur. Otizm Araştırmaları Enstitüsü’nün kurucusu (aynı zamanda da Defeat Autism Now – DAN kurucu ortağı) Dr. Bernie Rimland her daim durumun aciliyetine işaret etmiştir. Bu yüzden grup misyon olarak kendine, sadece ileriki nesillerin işine yarayacak bilimsel araştırmalara kanalize olmaktansa, halihazırda otizmin pençesindeki çocukların sorunlarını giderecek, onlara hemen şimdi bir iyileşme kapısı aralayacak çözümlere odaklanmayı seçmiştir. Dr. Rimland’ın bu vizyonu sayesinde otizm grubu rahatsızlıklardan muzdarip pekçok çocuğun durumu iyiye gitmiş ve hatta bazıları otizmi yenmiştir.

OAE ve diğer organizasyonların yürüttüğü araştırmalar sonucu, OGB popülasyonunda görülen anomali örüntüleri ve metabolik bozukluklar ortaya çıkarılmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • mide-bağırsak sistemi işlev bozukluğu (kabızlık, ishal, reflü, geçirgenleşmiş bağırsaklar, DPP1V de dahil olmak üzere enzim üretiminde azalma, mikroflora anomalisi);
  • nöroenflamasyon / sinir sistemi iltihabı (nörogliyal aktivasyon, beynin belirli bölümlerine kan akımında azalma, anormal beyin hacmi);
  • hormonal bozukluklar (kortizol üretiminde artma, serotonin ve dopamin bozuklukları);
  • bağışıklık sistemi işlev bozuklukları (ağırlığın Th1’den Th2’ye kayması ve proenflamatuvar sitokin üretimi);
  • oksidatif stres (düşük metionin seviyeleri ve diğer belirleyicilerle endike düşük metilasyon kapasitesi, homosistein artışı, düşük glütatyon seviyesi, lipid peroksidasyonunda artış, düşük B-12 seviyeleri);
  • mitokondri işlev bozuklukları (karnitin seviyesinde azalma, laktat seviyesinde artış).

Anne-babalar ve klinisyenler, her bir çocuğu bireysel olarak ele alıp bozuklukları ve sorunları normalize ederek veya düzelterek bu anomalilerin giderilmesi için varlarını yoklarını ortaya koyup çalışırken, çocukların konuşma, davranış, bilişsel yeti, dikkat ve genel sağlığının da iyiye gittiğini gözlemliyoruz. Hatta bunlardan bir kısmı tamamen iyileşiyor. Ancak bu inanılmaz zor ve masraflı bir iş. Bu bahsedilen biyokimyasal anomalilerden bazıları önlenebilir olduğundan, bugün giderek daha fazla ebeveyn çocuk sahibi olmadan önce kendi sağlıklarını optimal seviyeye getirme yolunu tercih ediyor.

33 yıllık meslek hayatı boyunca doğal doğum eğitmenliği ve doğum hemşireliği görevlerinin yanısıra, kendi muayenehanesinde beslenme üzerine danışmanlık hizmeti de vermiş bir pediyatri hemşiresiyim. On yıl boyunca Defeat Autism Now! (DAN) (Otizmi Şimdi Yen!) konferanslarını koordine ettim ve bu esnada yüzlerce otizm ailesiyle münasabetim oldu. Bu anne-babalar yılmadan, bıkıp usanmadan çocuklarının otizm belirtilerini tedavi için biyomedikal yöntemleri (detoksifikasyon, gıda destekleri ve beslenmeyle ilgili bazı değişiklikleri içeren bir dizi işlem) uyguladılar. Uyguladıkları bir dolu terapiden bitap ve (çoğu kez meteleksiz) hale gelmiş bu ebeveynlerin çoğu bana “Ah şimdiki aklım olsaydı… bunları zamanında bilseydim, çok daha farklı tercihler yapardım.”, demiştir.

Otizm her zaman önlenebilir bir şey değil elbet, o yüzden kimse suçluluk duygusuyla kendini kahretmemeli. İşin genetik boyutu olduğunu biliyoruz. Ancak bunun yanında çevresel toksisite ve yetersiz/uygun olmayan beslenmenin rolünü de biliyoruz. Yapılan tüm araştırmalar ve anne-babalardan gelen bildirimler sonucunda ben ve benim gibi sağlıkçılar, otizmin önlenebilir olduğu konusunda daha fazla bilinçlendirmeye ihtiyaç olduğunu fark etmiş bulunuyoruz.

Kanaatimce bugün çiftleri–ister çocuk sahibi olmayı sadece planlama aşamasında olsunlar, ister hamilelik sürecinde olunsun veya isterse henüz yeni bebekleri olmuş olsun– otizm riskini en aza indirmeyecek önlemleri almaya cesaretlendirecek bilgi ve donanıma sahibiz. Bu stratejiler arasında çevresel toksinlere maruziyeti en aza indirgemek; annenin tüm aşamalarda beslenme ve genel sağlık durumunu en üst düzeye çekmek; bebek ve çocuğa iyi kalite besin kaynakları sağlamak ve aşıları dikkatli, stratejik ve bireyin özelliklerini dikkate alacak şekilde uygulamak bulunmakta.

Tabii ki hiçbir şeyin garantisi yok. Ancak yine de sayısız ebeveyn, hekim ve araştırmacı otizme neyin sebep olduğunu anlamak için deneyim ve bilgi birikimlerini paylaşıyor ve bahsi edilen bu stratejilerin otizmli çocuklara olumlu etkisi görülüyor. Bugün artık elimizde otizmi hemen şimdi önlemek için yılların süzgecinden geçmiş akıl, bilim ve sağduyu sayesinde edinilmiş bilgiler ışığında anne-babalara verebileceğimiz güvenli, etkili ve pratik tavsiyeler var.