Yerli ve yabancı gündemi takip etmek hayli zor şu ara. Düğmeye basılmış gibi adeta, 2016’nın sonundan itibaren Türkiye’de ve dünyanın her yerinde, noktası virgülüne kadar AYNI oyun planının akıl almaz bir hızda yürürlüğe konmuş olduğunu görüyoruz. Hedef tarih, seçilmemiş(!) küresel güdücülerimizin belirlemiş olduğu 2020.
Plan tek, şablon tek… Maşalar, piyonlar, figüranlar, kullanışlı aptallar ise yöreye özel…
Evvela “taraf”lar yaratılacak… Kutuplaştırmazsan bölemezsin ki…
Klavye tuşları tıkır tıkır dezenformasyon yazacak, Twitter kuşları şakır şakır yalanlar şakıyacak…
Birileri (profesyonel vuzvuzelalar, septik ağızlar, sahte skeptik kafasızlar)…ki hep BİR AVUÇ bunlar…bir kaşık suda fırtınalar koparacak, TEHLİKE sinyalleri verecek… İhya edilecekler bunlar, hertürlü platform ayaklarının altına serilecek… Kah radyo programında kah TV’de, kah kürsülerde mikrofon tutulacak bu kerameti kendinden menkul, her konunun bilgini şirinlere… Onların işi diğer tarafı susturmak! Tartıştırmamak! Suyu bulandırmak… Şüphe tohumları ekmek… Karalamak, yaftalamak, arsız yalanlara “bilimsel” kılıflar uydurmak…
Diğer “taraf” mı?
Algoritmalar belli, sansür tam gaz, kurbanı suçlamak sistemin sopası…
Fikir ve ifade özgürlüğü mü?
O sadece “doğru taraf”taysan var… Yalan da söyleyebiliyorsun o zaman rahat rahat, karalayabiliyorsun da, iftira da atsan olur.. Korkma! Doğru takımdasın sen! Arkan sağlam!
Adalet teyze mi?
O çoktan şeytanın dölüne gebe!
Gelelim sadede…
Prof. Dr. Alişan Yıldıran hocamızın kabahati dürüst, ahlaklı, bilgili, yürekli ve vicdanlı olmak…
Doğru bildiğini ifade etmek… Gördüğü yanlışları korkusuzca söylemek…
Bunu yapmak sadece Türkiye’de mi SUÇ?
Elbette değil! Bütün dünyada zihinler kara zindanlarda! Karartma, sansür, tehdit, şike, hukuksuzluk, haksızlık, sahtecilik GIRLA! Merhaba Global dünya…
‘Teyit.org’larla kuşatıldığımız, resmi görüş ve duruş dışında her fikrin/görüşün/uygulamanın YASAK ve YASA DIŞI ilan edildiği, doğal olanın TEHLİKELİ, geleneksel olanın YANLIŞ, sistem yanlısı olmayanın TERÖRİST ilan edildiği günümüz POST-FACT dünyasında hakikatler kimsenin umurunda değil… Önemli olan hangi “taraf”ta olduğun… ne kadar korkutulmuş, ruhunu kaça satmış olduğun…
Modern Tıp (kriminal suç şebekesi ilaç endüstrinin esiri, SAHTE-KANITA DAYALI, çıkan çalışmaların YARISI HATALI, HAYALET TIP DERGİLERİNİN HAYALET GEMİLERİNİN KAPTANLARININ suyun başını tutmuş olduğu, çaresizlikler içinde kıvranıp doğru dürüst hiçbir derde derman dahi olamayan, bırakınız hayat kurtarmayı, koskoca savaşlarda verilmeyen can kaybını her sene ustalıkla kaydeden, batmaz zannedilen TİTANİK misali tarihin yalan yazan karanlık sularına gömülmesi kaçınılmaz bu sentetik/kimyasal/ÇARESİZ/ESİR tıp) ve bu tıbbın beyaz önlük-kara postallı uygun-adım-marş (trigger-happy-pill-happy) neferleri öyle büyük korku içindeler ki, tü-kaka/tehlikeli internet ortamının kasıtlı olarak hasta edilmekte olan insanların gözünü açması, can havliyle GERÇEK ÇARELERE koşması ve bağlanması ve bu bilgileri yaymasıyla kağıttan kuleleri yıkıldı yıkılacak… Büyü bozulacak, kralın çıplaklığı ifşa oldu olacak…
Çıkarlar büyük olunca hukuksuzluk ve zorbalığın çıtası da yüksek oluyor. Oyunun kuralı bu… Yadırgamamak lazım.
Ah bir de arada Alişan hoca gibi ‘OYUN’BOZANLAR çıkmasa…
Uyuyan kuzucuklar hiç aymasa…
Yazar kasalar çalışsa, her mahalleye bir hastane, her semte bir fakülte, hastalan hastalanabildiğin kadar, bakanın var, yediğin kazık önünde yemediğin arkanda, eczacısı kazansın, bürokratı semirsin, doktorun bonusa doysun, çocuklar sakat kalsın, sokaklarda mavi ışıklar yakılsın, halaylar çekelim, kansere “çare”ler arayalım, yalanlar söyleyelim, yaşıyor-muş gibi yapalım, sürüm sürüm sürünelim, yeter ki düzene boyun eğelim…
Hocamızı topun ağzına yerleştiren görüş ve bildirimleri, yazısının başında da ifade ettiği gibi tamamen kendi kanaatleri. Katılırsınız veya katılmazsınız. Bu kişi 30 senelik tecrübesine dayanarak ve sistemi tamamen karşısına alacağının bilincinde olarak bunları ifade etme gereği görüyor ve bunun üzerine verilen tepki bu kişiyi acilen derdest edip SUSTURMAK/CEZALANDIRMAK oluyorsa…hedefi 12’den vurmuş olduğu noktalar olduğunu derhal anlıyor, o noktaları tek tek kendimiz araştırıp, kendi akıl süzgecimizden geçirip bizler de kendi kanaatimizi oluşturmaya bakıyoruz demektir.
Devletin, milletin vekilinin, X kişisinin, Y doktorunun, O uzmanın BU çokbilmişin beni/bizi/toplumu “kötülüklerden/tehlikelerden/yanıltıcı bilgilerden” “KORUMAK”, “KOLLAMAK”, “DOĞRUYU” bana/sana/bize dikte veya servis etmeyi görev addetmesi demek, beni APTAL YERİNE KOYMASI demektir.
Benim adıma düşünme EY YETKİLİ/UZMAN!
Beni korunmaya muhtaç bir zavallı olarak görmek senin NE HADDİNE?
Eğriyi-doğruyu, gerçeği-yanlışı bana EMPOZE ETMEYE KALKMA!
Farklı görüşleri ÖNCE VE İLLE EZME/SUSTURMA/YASAKLAMA!
KENDİ DOĞRULARINI KOY ORTAYA YETER!
Ama…. DAYATMA!
Sunduğun hizmet, yaptığın iş, “sağlık ordunun kapasite/kalitesi” ve sağlımızın hali ORTADA!
HESAP VER!
Bilgiye BİLGİYLE cevap ver! Zorbalıkla değil!
Hocamızın yazısında ele aldığı konuları daha sonra tek tek ele alıp değerlendireceğiz elbet… Bunlar bilinmeyen, uçuk kaçık, aşırı uç fikirler de değil üstelik! Bunları yaşayan, yaşatan, icra eden Batılı ülkelerde yaşayan milyonlar var! Dünya Amerika ve onun SAKAT İDEOLOJİSİNDEN ibaret değil EY SAĞLIK BAKANLIĞI ve SAĞLIKSIZLIK AJANLARI! Bilim bir Amerika’da yapılmıyor?! Hatta bilim bir tek Amerika’da YAPIL-A-MIYOR!!!
Hür düşünceye, bağımsız bilime, doktor-hasta arasındaki mahrem ilişkiye DOKUNMA, KİRLİ ELLERİNİ ÇEK!
Hocamıza soruşturma açmışlar…
Neyle itham edecekler acaba?
Hangi “bilimsel kanıtlara” dayanarak iddiada bulunacaklar, hakikaten ÇOK merak ediyoruz!
Birileri de bu ona-buna değnek sallayanlara dava açsa…LAFLA değil, sosyal medya vuzvuzelalarının gazıyla da değil, GERÇEK BİLİMSEL KANITLARLA devletin uygulayama koyduğu ve bu meslek birliklerinin de pek bir iştahla(!) “HALK SAĞLIĞI ADINA” (yersen!) dayattığı uygulamaların GEREKÇELERİNİ ve GEREKLİLİĞİNİ masaya yatırıverse…
ABD’de 2018 sonundan beri tam olarak BU oluyor işte! Saldırıların, çığırtkanlığın ve yasaklamaların DOZUNUN birden artması NEDEN zannediyorsunuz? İŞ SONUNDA DEVLETİN İDARİ BİRİMLERİNİN MAHKEMEYE VERİLEREK HESAP SORUILMASINA GELDİ ÇATTI. HALK hesap soruyor ve SUÇ İŞLEMİŞ ve İŞLEMEKTE OLAN, ENDÜSTRİ İLE SUÇ ORTAKLIĞI KESİNLEŞMİŞ DEVLET ÇAREYİ KANUNİ ZORLAMALAR VE YASAKLAMALARDA ARIYOR?!
Ne yapalım dersiniz? ABD kalesinin düşmesini mi bekleyelim? Birileri bizim adımıza savaş versin, kazansın, biz rahata erelim diye mi bekleyelim?
YOKSA…
Zararsız denilen şu aşıları özel laboratuvarlarda bir test mi ettiriverelim???
İçinde NE var ne YOK, bir görüverelim???
Yan etki listelerinin asıllarını bütünüyle bir çeviriverelim??
TV kanallarına aşılardan sonra çocuğu sakatlanmış veya ÖLMÜŞ ana-babaları konuk ediverelim???
Hani ÇOK düşünüyor ya yetkililer bir avuç “aşı olamayacak kadar hasta” çocuğu…
Akli dengesinden şüphe ettiğimiz “doktor”lar internet ortamlarında timsah gözyaşları içinde şiirler okuyor, ağıtlar yakıyor ya “aşılanabilir enfeksiyon”dan ölmüş(!?) o hiiiç adını sanını bilmediğimiz, varlığından kimsenin emin olmadığı çocuklara…
TEK bir defa, TEK bir sosyal medya forum alanında AŞIDAN SONRA SAKAT KALMIŞ VE HATTA ACILAR İÇİNDE ÖLMÜŞ ÇOCUKLARIN gözü yaşlı ana-babalarının bildirimlerine “GEÇMİŞ OLSUN/BAŞIN SAĞ OLSUN” bile DEMEMİŞ, YÜREĞİ TAŞ KESMİŞ (mesleki araz??) bu güruhun, kızamıktan, su çiçeğinden ÖLMEMİŞ çocuklar için sosyal medyada, TV’de ağıtlar yakması, “DUYGUSALLIĞIN” “RENGİ”Nİ APAÇIK ELE VERİYOR OYSA KAMU NEZDİNDE!
TV programcıları gazetecilik değil çanak tutuculuk yapmaya çoktandır alışık oldukları, bu konuda çok sağlam terbiye edilmiş oldukları için, sistem ajanlarının Tv ekranlarından saatler boyunca slayt slayt SUNUM YAPMASINA kadar vardırıp işi, karşı tarafın sorularını, itirazlarını YOK sayarak meslek onurlarını bir kez daha ayaklar altına almaktan çekinmez… Bu “ÇOK SAYGIN”, apoleti kabarık aşı/ilaç yanlısı “profesörler” ekranlardan BİLİMSEL VE TIBBİ YANLIŞ ÜZERİNE YANLIŞ YAPARKEN kimseler haklarında SORUŞTURMA AÇIP CEZALANDIRMAZKEN…. Sosyal medyada kuş uçurtmaz, cevval, bilimden ÇOK ANLAR(!), Allah sizi inandırsın “doğru”yu temsil eden vuzvuzelalar KENDİ ADAMLARININ AÇIKÇA SUÇ UNSURU OLAN YALAN–pardon MADDİ YANLIŞLARINA GIK SESLERİNİ DAHİ ÇIKARTMAZKEN…
Daha çooook çekeceğin var Türkiyem…
Sakatlanmış, zehre doyurulmuş, ablukaya alınmış bedenler ve zihinlerle gerçek kabusunu henüz yaşamadın canım ülkem…
2020 ve ötesi, ÇOCUĞUNUN GELECEĞİ, BUGÜN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYUP HAKLININ YANINDA DURMAYA CESARET EDİP ETMEYECEĞİNE, boyu küçük gölgesi büyük TİRANLARIN OYUNLARINI BOZUP BOZMAYACAĞINA BAĞLI.
Şimdi OKU….
Önce OKU…
Sonra DÜŞÜN…
Ve HAREKETE GEÇ.
Prof. Dr. Alişan Yıldıran hocanın tartışmaya konu olan yazısını buradan oku.
Gelen eleştirileri buradan gör.
Ve Alişan hocamızın ötüşe geçen vuzvuzelalara cevabını da buyur sindire sindire oku:
Yatrojenik: Tıbbın ve uygulamalarının verdiği zararlar
Prof. Dr. Alişan Yıldıran
Başlıktaki ‘Yatrojenik’ kelimesinin mânâsı, tıbbın ve uygulamalarının verdiği zararları ihtiva ediyor (1).
‘Modern tıbbın’ (2, 3) ‘delile dayalı tıp’ ile aynı şey olmadığını ve bizatihi endüstrinin elinde olduğunu da anlatmıştım. Daha evvel yazdığım yazılara doktorlardan (hekim veya tabip kelimelerini bilhassa kullanmıyorum) dikkate değer bir tepki gelmemesini, Türkiye’nin sağlık ve tıp eğitimi konusundaki uygulamalarını beğenmediğimi ifade etmeme bağlı olduğu iyice anlaşıldı. (4-8).
Gerçek Hayat Dergisi’nde yayınlanan son yazım ise doktorlardan ‘Bilim ve Aşı Karşıtı’ diye büyük tepki almış.
İddialarına göre, ‘Bilimsel yararı yapılan çalışmalar ve kanıtlarla ispatlanmış birçok konuya karşı çıkarak toplum sağlığını tehlikeye atacakmışım(9)!
Bu meyanda geçen hafta ise ‘şeref beratım’ geldi. Tabip Odası hakkımda soruşturma açmış (10). Demek ki, yakın takipteymişiz. İdeolojik bir takip yani!
Mevzu-u bahis yazımın başlığı tırnak içinde “Doktorunuza rağmen sıhhatli bir
çocuk nasıl yetiştirilir” olup, müteveffa çocuk profesörü Robert Mendhelson’un kitabının adı idi (11) ve 30 yıllık meslekî tecrübemi ve kanaatlerimi vatandaşıma aktarma ve tam da toplum sağlığını ‘yatrojenik’ etkilerden korumak endişesi ile dikkat çekmek maksadı ile seçilmişti.
Johns Hopkins Üniversitesi “modern tıbbın” her yıl yüzbinlerce insanın ‘yatrojenik’ ölümüne yol açtığını belirtiyor (12). Yol açtığı sakatlık ve hastalıkların ise milyonları aştığını tahmin etmek zor değil.
Ülkemizde daha 2003’de 5000 civarında olan tıp fakültesi kontenjanlarının 15 senede 15000’e çıkarılması (13), ‘öğretim üyelerini eğitime yönlendireceğiz’ derken ‘küstürülerek’ özel sektöre geçmesi sebep olduğu bir gerçektir. Bunun da zaten yetersiz olan tıp eğitimini daha da gerilettiği de ayrı bir gerçek…
Mezkûr yazımda kullanmış olduğum ‘ayağa düşmüş unvan’ tabiri mesleğim adına üzüntümün ifadesi olup, mesuliyeti de bana ait değildir! Ayrıca ‘tıp doktoru’ akademik bir unvan olmayıp, bir mesleğin adıdır, yani ‘doktora’dan farklıdır!
Yazıma tepki gösteren doktor sitesinin (9) saçma ve mesnetsiz iddialarını geçip, ana itirazlarının yersizliğini ortaya koyalım.
□ Folik asit takviyesi faydalı değil, zararlıdır.
■ Folik asit takviyesi ile ilgili en mühim yazı nöral tüp defekti (ağır bir sakatlık) ilk gebelikten sonra tekrarlamasının (recurrence) yeşil yapraklılarda bulunan folat (folik asit değil, bir proton eksik olan şekli) alınması ile belirgin azaldığını, çeşitli genlerle alakası olabileceğini yazıyor (14).
‘Folik asit hapı’ aldığı halde sakat çocuğu olan onlarca kadın gördük. Akraba evliliğinin son derece yüksek olduğu ülkemizde, ‘piyasada ne olduğu belirsiz müstahzarları kullanmayın, dengeli beslenin’ diyerek insanlarımıza doğru olanı söyledik.
□ Kordon kanı bankacılığına itibar etmeyin.
■ En zayıf tenkidiniz bu arkadaşlar, kök hücre nakli ile uğraşmış birine bunu söylemeniz en hafif ifade ile cehaletinizi gösteriyor.
Türk Hematoloji Derneği ‘Bebeğin biyolojik sigortası olarak lanse edilen kordon kanı toplanmasının reklamlarda adı geçen hastalıkların hemen hiçbirinde endikasyonu yoktur’ diyor zaten (15). Yani kastedilen kordon kanından elde edilen kök hücre değil, insanların kandırılması.
□ Kadın ve erkekte kısırlığın en önemli sebeplerinden biri aşılardır.
■ Eğer kendi aşınızı üretemez iseniz kapitalist devletler ülkenizin demografisini aşılarla değiştirir. Bu gerçeği ta 1995’lerde herkes duymuştu, siz yeni duymuşsanız geç kalmanız sizin meseleniz (16).
□ Doktorların akraba evliliğine karşı olmaları bilimle ilgili değil ideolojiktir.
■ Üstelik bir de bir makalemizi gösterip çelişkiye düştüğümüzü zannetmişler ki, ideoloji gözlüğü ile bakıldığının zımnen ifadesidir. Otosomal resesif hastalıkların akraba evliliklerinde ortaya çıkma sıklığının çok arttığını, ülkemizde de bu evliliklerin oranının bazı bölgelerde yüzde 40’lara yaklaştığını düşününce yine buldumcuk olmuşlar.
Genetik hastalıkların geçişi ve fenotipe (hayata) yansıması çevresel etkenlere bağlıdır ve buna ‘epigenetik’ denir.
Daha evvel bunun ne olduğunu ve aşılarla alakasını yazmıştım (17). Heterozigot avantaj bahsine girip okuyucularımızı sıkmak istemem. Bazı mahfillerin milletimizin en mühim dayanak noktası olan ‘aile yapısını’ ortadan kaldırmaya çalışmasına rağmen hâlâ ayakta kalmasının en mühim sebeplerinden birinin akraba evliliği olduğu ve hayatın ilk iki senesinde bebeklerine aşı yapılmadığı takdirde bu ırsî hastalıkların genotip olarak vârid olsa bile fenotipe yansımasının azalacağı kanaatindeyim.
Son olarak, derslerimde öğrencilerime anlatmaya çalıştığım gibi, doktor değil hekim olmak, hikmet (çözüm diyelim) üretmek, bunun için de evvela dürüst, vicdanlı ve ahlâklı insan olmak lazımdır.
Vesselâm!
- https://www.merriam-webster.com/dictionary/iatrogenic
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/02/05/misafir-yazar/zikavirus-ve-rockefeller-tibbi/
- https://lilliputian.me/2018/03/immunogenetik-ve-tarihi-acidan-asi-illuzyonu-prof-dr-alisan-yildiran/
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2014/11/05/misafir-yazar/muhterem-cumhurbaskaninin-yanildigi-kanaatindeyim/
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/04/23/misafir-yazar/deveye-sormuslar-boynun-neden-egri/
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2015/05/04/etibba-diyor-ki/derhal-milli-bir-asi-bilim-kurulu-ihdas-edilmelidir/
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/01/06/misafir-yazar/milli-saglik-enstitusu-mu-universitesi-mi-bilim-uretir/
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/02/06/misafir-yazar/mekteb-i-tibbiye-i-sahane/
- http://doktorlarsitesi.net/2019/04/28/omulu-profesorun-kaleme-aldigi-bilim-ve-asi-karsiti-yaziya-buyuk-tepki/
- http://www.habergazetesi.com.tr/haber/5501083/samsunda-profesore-asi-sorusturmasi
- http://www.gercekhayat.com.tr/saglik/doktorunuza-ragmen-sihhatli-bir-cocuk-nasil-yetistirilir/
- https://hub.jhu.edu/2016/05/03/medical-errors-third-leading-cause-of-death/
- https://www.medimagazin.com.tr/guncel/genel/tr-yillara-gore-tip-fakulteleri-kontenjanlari-artmaya-devam-ediyor-11-681-78944.html
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16924261
- http://www.thd.org.tr/thdData/userfiles/file/kordonkani.pdf
- https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/12346214
- http://ahmetrasimkucukusta.com/2016/08/25/etibba-diyor-ki/epigenetik-neden-cok-onemli/
Hocam, gönlünüzü ferah tutun. Allah sadece haklının yanındadır. Siz doğruları (bilimsel gerçekleri) söylemekten çekinmeyin. Onlar safsatalarla tv leri doldulmaya devam etsinler. Saygılarımla.