‘Güncel Anne’ye Cevap

‘Güncel Anne’ye Cevap

Bir çocuk doktorunun annelik serüvenini bizlerle paylaştığı ve çocukları için ilaç ve aşı kullanımını sorgulayan diğer annelerin girdiği tehlikeli yolu bizlere ihtar ettiği ‘Güncel Anne’nin Karşıyız Karşı, Her Şeye Karşı…. yazısına “LilliputianMe” olarak verilmiş ve nedense yayımlanmamış cevabımdır.

 

Yazınızda ve yorumlarınızda aşı güvenliği(!) konusunu gayet baside indirgeyerek, “en büyük buluş” ve “hayat kurtarır” demekten öteye gitmediğinizi ve nedense büyük bir tedirginlikle, hani vampire haç çıkarma refleksiyle, “gelme üstüme, 1’e 100 makale koyarım önüne” gibi fazla savunmacı, bilmeyeni ürkütecek ancak konuyu yıllardır araştıran ve ‘science-literate’ birini de bıyık altından güldürtecek yorumlar yapıyorsunuz. Benim vurgum açık; bu konu yüzeysel “mesleki” bilgi ya da “aşılar hayat kurtarır” tarzı basit sloganlarla geçiştirilecek bir konu değil.

Sizin şahsınızı, mesleğinizi çürütmek değil burada gaye; işin doğrusunu anlamak, karşılıklı saygı çerçevesinde dinlemek ve fikir alışverişinde bulunmak.

Otit Media konusunda farkındaysanız aşıdan da ileri gittim ve rutin olarak tedavi amacıyla kullanılan antibiyotiğin plasebodan farkı olmadığı gibi, üstüne bir de enfeksiyonu nüksettirdiğini ortaya koyan bilimsel çalışmaları gösterdim ve siz de konuyu sağduğuyla değerlendirip, orta yolu bulucu ve yapıcı görüş bildirdiniz. Şimdi, aynı sağduyuyu ve uzlaşmacı yaklaşımı neden aşı konusunda göster(e)mediğinizi bir düşünün istiyorum. Neden sorgulanamıyor ya da tıpkı antibiyotiklerde olduğu gibi çıkış noktasındaki gerekliliği ve işe yararlığının yaygın ve yanlış kullanımdan ötürü artık yarardan fazla zarar getirdiği penceresinden bakılamıyor aşılara?

İmmünoloji tıbbın alt dalıdır, size bahsettiğim kişi Harvard ve Stanford Üniversitelerinde bu konuda uzmanlığını almış ve bizzat aşı geliştirme çalışmalarında bulunmuş bir biliminsanıdır. İşin içinde ve sistemin çarklarının nasıl işlediğini bilen ve bu konuda kimileri gibi sessiz kalıp kariyer yürütmektense bu arazlar konusunda insanları bilgilendirmeye çalışan, bağışıklık sistemi ve aşı konusunda uzman bir isimdir. Bu ‘uzmanl’ etiketinden haz ettiğim için de söylemedim, sizin kriterleriniz (SCI veya SCI-E dergiler vs.) böyle gerektirdiği için belirttim.

Yalnız, bana linkini verdiğiniz 8 yayından 3’ünün doğrudan aşılar ile ilgili olduğunu nasıl kaçırdınız, onu pek anlamadım?

Sizin “aşı-karşıtı” yayın olarak değerlendireceğiniz, spesifik olarak PREVENAR aşısı ile ilgili bir yayını verdim zaten. Şimdi, öncelikle bunu okuyup çözümlemeyi mi tercih edeceksiniz yoksa internetten bana 100 başka yayın mı bakacaksınız merak ediyorum. Karşılıklı gayenin ne olduğunun anlaşılması için güzel bir örnek olacak sanırım.

Aşılar ve yan etkileri konusunda verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim, ancak bunlar zaten nette aşı yazdığınız zaman herkesin önüne çıkan yüzlerce farklı siteden farklı değil, ancak fazlasıyla eksik! Aşılar herkes için güvenli değildir ve aralarında ölüm de olmak üzere pek çok kalıcı rahatsızlığıa sebep olmaktadır ve 1986 yılında Amerikan Yüce Mahkemesi tarafından “unavoidably unsafe”, kaçınılmaz olarak güvenli olmayan ürün kategorisine alınmıştır. Ülkemizde böyle bir sistem yok ancak Amerika’da sadece 20 yılda aralarında ölüm ve ansefelapati de olmak üzere binlerce kişiye 2.5 milyar doların üzerinde tazminat ödenmiştir.

PUBMED’den rica edeceğim, neredeyse %100 aşılı popülasyonlarda görülen salgınlarla ilgili yayınları da araştırın ama en önemlisi bunun nedeni(!) hakkında araştırma yapın. Ayrıca, koruyuculuğu 3-4 seneyi geçmeyen(!) aşılarla birlikte çok sıkı karantina yöntemleri uygulanmadan, henüz eradike edilmemiş bir virüsün (diyelim ki kızamık) hastalığı çok daha tehlikeli boyutlara sürükleyebileceğine katılır mısınız? Bir de 2010 IOM (American Institute of Medicine) Aşı ve Yan Etki raporuna göre kızamık aşısının da bizzat “atipik kızamığa” yol açtığı “kesin” olarak belirlenmiş. Bu durumda, aşıyla en iyi ihtimalle 3-4 sene ötelediğiniz, canlı virüs aşısından bizzat atipik kızamık geçirebileceğiniz ve hatta bu hastalığı küçükken geçirmiş ve ömür boyu bağışıklık(!) kazanmış yetişkin ve yaşlıların da bu korunmadıkları atipik kızamık nedeniyle sağlıklarının tehlikeye girebileceği ihtimallerine ne dersiniz?

Son olarak, madem kızamık yükselişte, siz zaten biliyorsunuzdur ama koruyucu hekimlik şapkası altında riskli bölgelerde yaşayanlara mutlak surette A vitamini takviyesi yapılması gerektiğini, hatta oral A vitamini alımının kızamık komplikasyonları nedeniyle ölümleri önemli oranda engellediğini belirtmek gerekir. Hatta siz sürekli takiptesinizdir ama buradan da verelim PUBMED linklerini, belki faydalanan olur:

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10687022

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/8354037

http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/22326691

İyi günler ..