ED-Not: Sağlık çalışanlarının sorumsuz ve yanlış bildirimleri zaman içinde geldikçe bu post altına eklenmektedir.
Sosyal medyada senelerdir çeşitli branşlardan hekimler aşılar konusunda kendilerine belletilmiş basmakalıp bilgilerle biz bilim-fakirlerine otorite/gövde gösterisi yapmaya çalışırken yaralandı-berelendi.
Her seferinde önce “doktor” kimliğini yüzünüze dayayarak, bir ben bilirim-dediğim de taşa kazılı kuraldır edasıyla bizleri bilgisizliğimizden/cahilliğimizden ötürü şöyle yerli yerince bir azarlama sevdasıyla diyaloga giren hekimlerin sadece edebiyatla sınırlı kalan, ne bilimle ne tıpla ne de dümdüz mantık veya asgaride sağduyuyla bağdaşan sosyal medya açıklamalarını bundan böyle ifşa edeceğimi dile getirmiştim. Doktorlarımızın basına sağlık konusundaki açıklamalarını, halk sağlığı yararına değerlendirmelerini şahin gibi takip edip ardı ardına suç duyurusunda bulunan, süreci mahkemeye taşıyan meslek örgütlerinin ve özellikle de Sağlık Bakanlığı’nın dikkatine sunuyoruz hekimlerinin sosyal medya performansını.
Hastaları bilerek, kasıtlı olarak hastalık riskleri ve aşıların performansı konusunda yanlış yönlendirmekten tutun, tıbbi alan bilgilerindeki eksikliği ve maalesef akli dengelerinin hekimlik yapmaya müsait olup olmadığını sorgulamamıza sebep olan tuhaf açıklamalarını sürekli gördüğümüz bazı kişileri de ifşa ediyoruz. Her mesleğin bir davranış kodu, hukuken uyulması gereken mesleki kuralları vardır. Bu kuralları fütursuzca ihlal ederek günahsız çocukların hayatıyla oynayan, hiçbir şeyden haberi dahi olmayan anne-babaları yanıltan bu kişiler hakkında ne tür işlem başlatılması gerekiyorsa eminiz(!) bakanlık gereğini yapacaktır.
16 Aralık 2017 tarihinde bir doktorumuz şöyle bir açıklama yapar ve bunun üzerine aşağıdaki gibi diyaloglar gelişir:
Cinsel yolla bulaşan Hepatit-B aşısını beyin gelişimini henüz tamamlamamış bebeklere dünyaya gelir gelmez uygulayan Tıp, nasıl bir Tıptır?
Bu ülkede konuşma platformu sahibi olup konuşma hakkını sadece kendilerine biçenler millet ve vatana haindir.
Birtürk Karaboğa hanımdan gelen açıklamalar ve açıklamalarını dayandırdığı “Uzmanlık Tezi”
9 AY- 8 YAŞ ARASI ÇOCUKLARDA HEPATİT B SEROPREVALANSI VE AŞILANMA DURUMLARI (UZMANLIK TEZİ)
Birtürk hanımın hiçbir şekilde gerçeklerle bağdaşmayan, açıkça yanlış/yalan ifadelerle öne sürdüğü iddiaları bir tarafa koyalım, Attila Bey’in kendi sitesine verdiği linkte topluma enjekte ettiği muhteşem bilimsel bilgilere bakakalalım?! Bu yazılar suç unsurudur. Bu zat kendi bunun farkında olabilecek akli dengeye sahip değil, umuyoruz çocuklara zarar vermesinin önüne geçilecek adımlar ilgili kurum veya kişilerce ivedilikle atılır!
Paylaşımın sahibi doktorumuz kendisine “anne hepatit-b negatif ise nereden bulaşacak, yeni doğan çocuğa dişçiden mi bulaşacak?” dedikten sonra gelişen diyalog:
Beyefendinin verdiği link:
http://dergipark.gov.tr/download/article-file/215996
Konuşmada geçen diğer linkler:
Hepatitis B vaccine and liver problems in U.S. children less than 6 years old, 1993 and 1994.
Hepatitis B vaccination of male neonates and autism diagnosis, NHIS 1997-2002.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21058170
Inflammatory responses to hepatitis B virus vaccine in healthy term infants.
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23358708
The Blood-Brain Barrier: Bottleneck in Brain Drug Development
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC539316/
The Putative role of Environmental Aluminium in the Development of Chronic Neuropathology in Adults and Children
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/28752219
Hepatit B yaygınlığının Türkiye’de aşı devreye girmeden çok önce neden ve nasıl düşüşe geçtiğini, Hep-B aşısının yan etkilerini şu yazımızdan görebilirsiniz:
Facebook üzerinden aşı konusundaki deneyimleri ile ilgili bize ulaşan diğer bazı takipçilerin aktardıkları:
“merhaba…size tesekkur etmek icin yazıyorum..kızımın besin alerjisi gittikçe düzeliyor..kan artık hiç görmüyorum..sizin sitenizden öyle çok şey öğrendim ki..minnettarım..Aşı da yaptırmıyoruz artık.. 2. ay bizim için son oldu..şimdi 7. ayımıza doğru gidiyoruz inşallah..ek gıdaya geçtik..şimdilik elma, havuç, hindistancevizi yağı ve zeytinyağı veryorum..muhallebi falan yok😎😎
şuanda lotus anneyi dinliyorum…dün de akif beyi dinlemiştim..bebek uyudugunda sitenizi takip ediyorum..sitenizdeki sirke tarifi ile kendi sirkemi bile yaptım.
paketli gıdayı hayatımızdan çıkardık,herşeyi kendim yapıyorum..organik alıyorum herşeyi,dışarda hiçbirşey yemiyorum,kimyasal temizlik maddeleri hayatımızıdan çıktı
bebeğimin yanağında hafifi sertlik vardı doktor coresatin verdi ben hindistancevizi yağı verdim tamamen geçti..makatındaki çatlak için antibiyotik verdiler kantaron yağı ile geçirdim..
ilk başta ççooook korkuyordum..çünkü tel bildiğimiz aşılar antibiyotik paketli gıda zararlı olsa devlet buna izin vermezDİ..ancak hiçbirşey göründüğü gibi değilmiş..öğrenmiş olduk..bu arada şunu da anlatmak istiyorum aşı yaptırmadığım için 4 farklı doktorda ciddi tepki gördüm..ve onların tepkilerinden sonra iyice aşıdan soğudum
1.doktor..aşılar tamamen güvenli yemin ediyorum içinde aliminyum falan yok dedi..ben de aşılar otizme ve daha başka hastalıklara sebep olabilir dediğimde yahu biz otizmli çocuklara da aşı yapıyoruz dedi😯
2.doktor beni vicdansızlıkla suçladı..ve yan etki görmediğini söyledi en son cumle beni inanılmaz sarstı: ‘eğer 1000lerce cocuk hastalıktan kurtulup bir kac cocuk yan etki yasayacaksa onemli değil dedi ve tıbbı en ciddi sorgulamam burda oldu.”
5 Eylül 2018 / Vitamingiller Facebook sayfasında, Dr. İrem Çiftçi‘nin sosyal medya paylaşımı üzerinden gelişen diyalog:
“Dünkü nöbette gördüğüm içimi acıtan vaka; 19 yaşında, 3 ay öncesine kadar sağlıklı, üniversite sınavına hazırlanan, hatta tıp isteyen gencecik bir kız. Birkaç ay önce hesap yapmada zorlanmaya başlıyor, sonra kelime hazinesi azalıyor ve sıklığı giderek artan irkilmeler başlıyor. Şu an anne-baba dışında kelime çıkışı yok, basit emirlerin bir kısmını yapabiliyor, 20 saniyede bir miyokloni dediğimiz irkilmeleri oluyor, idrar kaçırmaya başlamış, bezleniyor.
Bugün EEG’si yapıldı tanısı büyük ihtimalle SSPE. Sebebi kızamık virüsü. Çocuklarda en sık gördüğümüz ateşli döküntülü hastalıklardan birini yapan kızamık virüsü bazı hastalarda beyne yerleşip böyle progresif mental hasarlar giden tabloyu oluşturuyor. Tedavisi yok. Tek yapabildiğimiz şikayetleri biraz azaltmak. Sonrası genç yaşta ölüm. Yani o yaptırdığınız kızamık aşısı çocuğunuzu sadece döküntülü hastalıktan korumak için yapılmıyor. O basit hastalıkların adını bile bilmediğiniz böyle üzücü komplikasyonları var. Ve aşı ile hem hastalıklar hem komplikasyonlar ciddi oranda azaltılıyor. Bu benim gördüğüm ilk SSPE değil. Son da olmayacak muhtemelen. Zaten aşı karşıtı kampanyalar devam ederse, artık nadir bir komplikasyon olmaktan çıkacak.
Velhasıl kelam; biz “aşı firmaları” para kazansın diye değil, bu olaylar yaşanmasın diye aşısız çocuk kalmasın diyoruz.
(Dr İrem Çiftçi)
Kendisine yanıtımız:
Doktorlarımızın henüz kesin tanı dahi konulmamış, herhangi bir netlik kazanmamış acı vakalar üzerinden topluma korku salacak bu tarz sosyal medya açıklamları açıkça bir mesleki sorumsuzluk örneği olup, Sağlık Bakanlığı tarafından gerekli ihtar kendilerine yapılmalıdır.
SSPE tanısı konulabilmesi için hastanın BOS (beyin-omurilik sıvısından) şüpheli kızamık virüsünün (vahşi veya aşı tipi virüs olmak üzere) bulunabilmesi/gösterilmesi gerekir.
Var mıdır?
Hastanın tıbbi öyküsü alınmış, geçmişte vahşi tip virüsten doğal kızamık enfeksiyonu geçirip geçirmediği teyit edilmiş midir?
Kandan antikor bakılarak enfeksiyon geçmişi yine teyit edilebilir. Yapılmış mıdır?
Bu çocukcağız acaba AŞILI MIDIR?
KKK aşısını olmuş mudur, evetse kaç doz olarak uygulanmıştır?
Türkiye’de genel uygulama, Suriyeli sığınmacılar bahane edilerek kızamık aşılamasının, DSÖ’nün kesin bir mecburiyet yoksa yapılmamalıdır uyarısına rağmen, 12. ayın altına çekilerek uygulanmasıdır.
Doktor hanım SSPE vakaları ile haşır neşir oldğuna göre, bu hastalık için riskin 12. ayın altında geçirilmiş kızamık enfeksiyonu olduğunu bilir.
Aşının bilgilendirme broşüründe bu aşıyı olanların %5’inde aktif kızamık enfeksiyonu gelişeceği yazılıdır.
Bu durumda, KKK aşılamasının kontrolsüz bir şekilde 12 ayın altında uygulanamsı SSPE vakaları yaratıyor olabilir mi?
Evetse, bu İYATROJENİK ve ölümcül hastalığın birinci dereceden müsebbibi kimdir?
Bir diğer konu…
Aşıdaki virüs öldürülmemiş (canlı tabir edilen) bir virüs tipidir ve latent kalarak immün sistemin baskılandığı (mesela üniv giriş sınavlarına hazırlanma stresi) dönemlerde reaktive olabilmektedir.
Kızamık aşısının bizzat immün baskılayıcı etkisi de ürün prospektüsünde yazmaktadır.
Hastanın yakın geçmişte geçirdiği bir hastalık, görmüş olduğu bir tedavi, kullanmakta olduğu farmasötik ilaç var mıdır veya yakın zamanda bir aşılama sözkonusu mudur?
Bu araştırmaları dotor hanım yapmış mıdır?
Türkiye’de özellikle G.D. Anadolu’da yaşanan SSPE vakaları ile kimsesizler yurdunda hesapsızca aşılanan bahtsızlar arasında daha sık olduğu göze çarpan SSPE vakaları ağırlıklı olarak aşı kaynaklıdır.
Devletin bu konudaki eskiden yürüttüğü resmi bir soruşturma dahi vardır, ancak 2 yıl sonunda nedense(!), bu vakaların aşıyla ilgili olmadığı sonucu çıkmış, epey bir kurum ve sağlıkçı aklanmıştır.
“İhtimal”ler ve yarım gerçeklikler üzerinden sosyal medyaya bu tarz duygusal açıklamalar yapmanın meslek ahlakına uymadığını ve konuyla ilgili hiçbir bilgisi olmayan kitleler için ciddi ve bazı durmlarda geri dönülmez sonuçlar doğurabileceğini umarız doktorlarımız göz önüne alır, bu sorumluluğun bilincinde olarak açıklamalarda bulunurlar.
Cansel Dönmez adlı bir sağlıkçının bu yazı altındaki yorumları ve cevaplarımızdan sonra kendisi, daha sonra birden fazla olduğunu anladığımız FB hesaplarından bu ilgili olanını kapatmıştır. İlgililerin ve yetkililerin dikkatine sunulur:
Başka yorumlar altına bıraktığı diğer “ilginç” yorumları arkadaşımızın:
SERAP KONAKÇI hanım, Instagram’dan katılıyor – 2018/ Kasım
Konu, DSÖ’nün Tetanoz aşılamasıyla Kenya’da kısırlaştırma çalışmaları sırasında yine(!) suç üstü yakalanmış olması.
Ya cansın!!!!!
İyi ki varsın, eline kalemine sağlık
Umida! 🙂
Sevgiler sana!
Bilensin, duyansın, hissedensin…
Can’sın!
a.
Sevgili Asena ablacim, ozlemistik yazilarini. Ne guzel derleyip toparlamissin. Devami gelsin umarim. Kizimi asilardan kurtarmama vesile once Allah, sonra sensin. Omur boyu minnettar olacagim. Sevgiler
Selam Mina,
Sağlıkla büyüsün kızın dilerim, güzel yanaklarından öperim miniği…
a.
Merhaba Asena hanım. Yazınızı okudum, sayfalarınızı takipteyim uzun zamandır.
Buraya uzun yorum yazmıştım az önce ama ben robot değilim sekmesi tıklanmadı tümü gitti. Yapıştırma da olmuyor. 🙂 Bu aşılama uygulamaları 1974 yılında 2000 yılı için henry kissingerin gizli ulusal güvenlik notuyla başladığı muhtemel. Amerikan güvenliği için dünya nüfus artışının kontrolünü sağlamak amacıyla ülkelere aşı dağıttılar. Türkiye’ye de 1980lerde rockfeller vakfı aşı bağışında bulundu. Birçok bilgi çıkıyor araştırdığımızda. Zaten tıp eğitimini ilaç firmaları bir şekilde sabote etmiş. Bu durum antidepresanlarda da böyle. Onların sahte araştırmalarını öğrenip uygulamak değil eğitim. Bu eğitimle yetişen doktorların durup düşünmeleri lazım. Din konusunda da mesela, sünnet etme geleneği var. Cinsel sakatlama, çocuk istismarıdır sünnet. Temiz olan bir şeyi kirli diye kesiyorlar. Dinde yeri yok ama adamlar oradan buradan saçma sapan yazılarla din gibi yansıtmışlar. Chemtrails, GDOsu, şekeri, aşısı vs. bu yüzyıl hakikaten manipülasyonlarla dolu.
Ben bu aşılar konusunda şöyle bilgisizim: tıbbi terimlere yabancıyım. Birisiyle bu konuyu konuşsam sizinki gibi sitelere yönlendiriyorum. Ama çevremdekiler dinlemiyorlar. Sünnet konusunda da öyle, diğer konularda da öyle. Algılarını kapatmışlar.
Ben sizden kuduz aşısı konusunda yazı yazmanızı rica etsem kabul eder misiniz? Bundan 5-6 ay önce başımdan geçti, acile gitmiş bulundum 1 tetanoz 4 kuduz aşısı oldum zamanla. Bu aşının içeriği nedir, yan etkileri nedir, normal yoldan nasıl önlenebilir bilmiyorum. Ayrıca aşıyı oldum şimdi ne yapacağımı da bilmiyorum. İnternette araştırdığım kadarıyla da açıklayıcı bir bilgi yok. Ağır metal detoksu mu yapılmalıdır ne yapılmalıdır, herkesin faydalanması için.
Şöyle bir site de var aşı karşıtı doktorlar vs. sanırım, her türlü baskıyı şiddeti göze alarak film yapmışlar: boughtmovie.com İletişime geçebilirsiniz belki onlarla diye belirttim.
İleride seminerler, konferanslar verildiğinde katılmak isterim. Maddi manevi, bu insanlarla, güçlerle mücadele edilmeli. Atatürk’ün dediği gibi: biz sadece insanlığın düşmanı olanların düşmanıyız. Birileri aşılarla nesilleri zehirlerken, dünya nüfusunu kontrol etmeye uğraşırken bilgiyle, doğrularla mücadele gerekli. Sorumluluk sahibi insanlar birleşmeli.
Sizleri tebrik ediyorum. İyi ki varsınız, moralinizi kaybetmeyin. Altı üstü bayağı, basit bu yaşamda, üç kuruş insanların önünde eğilmemek, onlara itaat etmemek, Yaratıcı’ya bizi yaklaştırır. Bundan büyük zafer de yoktur.
Sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.
Onur Bey merhabalar,
Dünyaya daha geniş açılı bir lensten bakıp da tablonun bütününü görmeye daha yakın olanlardan olduğunuz açık. Tebrik ederim.
Kuduz aşısı ile ilgili yazı için biraz beklemeniz gerekiyor yalnız, aşı bloglarına eskisi gibi vakit ayıramıyorum çünkü.
Kuduz aşısı Pastör’ün en büyük numarasıdır ve tıpkı Jenner’ın ölümcül çiçek aşısında olduğu gibi bu da maalesef yarattığı etkiler tam tersini göstermesine rağmen hayat kurtarıyor diye pazarlanmıştır.
Örüntü hep aynı bakın… Jenner bir taşra eczane yamağı, tıp diploması yok, 15 sterline postalıyorlar bir hastaneden kendisine diploma. 2 çocuk üzerinde kendi hayal dünyasınca inekten aldığı cerahati kola kazıyıp çiçeği önlüyor (kendi oğluna defalaraca vurduğu için yazık, çocuk çok yaşamıyor ve tüberkülozdan ölüyor, en bilindik yan etkilerinden çiçek aşısını) ve Voila! Herkes mucize oldu diye akın akın aşı üretimine girişiyor. Jenner efendi saray danışmanlığına terfi ediyor, hapishane mahkumlarına aşısını dilediği gibi vurup “deney” yapıp öldürebiliyor mesela… Bunlar hep tıbbın-bilimin bugüne nasıl geldiğini, şu ağızlara pelesenk olmuş “şarlatanlık” ve “hokus pokus” düzeninin nasıl kurumsallaştığını anlatıyor bize.
Pastör de tıp doktoru filan değil. Ama turnayı gözünden vurmayı bilen, koyu Katolik, insanı günahlarından (mikroplardan) temizlemeye ant içmiş ve bu uğursa meslekdaşlarından aşırma yapmayı bırakın mazur görmeyi, kural addetmiş ihtiras yumağı tuhaf bir adam. O da ben aşı yaptım deyip saraya terfi edenlerden. Pek göz kamaştırıcı maaşı bağlandıktan sonra daha bir hevesle çalışmalarına devam ederken öldürdüğü kuzunun-tavşanın-köpeğin ve İNSANIN haddi hesabuı olmadığı halde, o kamaşık gözleri hiçbir engel görmüyor!
Velhasıl, kudurmuş dedikleri bir köpek tarafıondan ısırılsanız dahi bu kuduz kapacağınız anlamına gelmiyor! Hayvandan insana bulaş hakikaten çok zor ve nadir. Tıpkı tetanozda olduğu gibi bütün olay yara temizliğinde.
Muhtemelen hem kuduz hem tetanoz vurulduğu için birtakım şikayetler de başgöstermiş olmalı vücudunuzda. İsterseniz hiç geciktirmeden homeopatik antidotlarını araştırın.
Ne kadar erken müdahale ederseniz o kadar iyi.
Umuyorum bir yazı çıkartabilirim çok gecikmeden.
Çok teşekkürler ilginiz için.
a.
Asena Hanım nasıl keyifli okudum anlatamam. Sizin gibi insanların artması dileğiyle…
Çoğaldık biz merak etmeyin… O yüzden havada bir panik kokusu var 😉
Teşekkürler yorumunuz için 🙂
a.