Yaz Kızım: Toplum Sağlığı Adına Aşılılara Karantina Uygulaması Başlatılmasına . . .

Yaz Kızım: Toplum Sağlığı Adına Aşılılara Karantina Uygulaması Başlatılmasına . . .

Bulaşıcı hastalık paranoyağı ana-babaların bildik argümanıdır; ne zaman okulda kızamık, su çiçeği veya grip geçiren birileri olsa suçlu aşısız çocuklardır, derhal okuldan men edilip aşılarını olana kadar da alınmamaları lazımdır. İroni bu ya, vücudunda virüs “taşıyan” veya “etrafa saçan” birileri varsa o da canlı virüs aşılarını taze olmuş aşılı çocuklar…

Sakınılması gereken, karantinalanması gerekenler kimlermiş, öğrendik mi şimdi?

Zayıflatılmış veya zehirli formaldehidle “inaktif” hale getirilmiş de olsa, canlı virüs aşısı olan kişi, ister aşılı ister aşısız olsun temaslı kişilere tükrük veya mukoza yoluyla o virüsü geçirebilir. Bu, bilimsel bir hakikat, adına “shedding” deniyor. Aşılı “virüs saçıcısı” kendi hasta düşmese veya diyelim gribin aşıdaki virüs tiplerinden kendi enfekte olmasa dahi vücuda aldığı bu virüsleri etrafa yayar.

Cıva (thimerosal), alüminyum, MSG ve formaldehidin vücuda zerk edilmesi immün sisteme şok etkisi yaparak onu tabii olmayan bir şekilde “vur yada kaç” stres moduna
sokacağından zayıf düşürür. İşte bu yüzden aşılı çocuklar, canlı virüs aşılarını olup etrafta taşıdıkları virüsleri saçarak dolaşan aşılı arkadaşlarından bu hastalıkları kapmaya daha da müsaittir.

İşin kötüsü aşıları üreten firmalara, maruz kalınan aşı saldırısına bağlı oluşacak hasar veya zarardan ötürü dokunamazsınız bile çünkü onların [Amerika’da] kendi özel mahkemeleri, başında da maaşa bağladıkları adamları çalışır. CDC’nin kabus aşı takvimi uyarınca otizm spektrum bozukluklarına, beyin hasarına, merkezi sinir sistemi hasarı ve uğranılan ‘kimyasal saldırı’nın diğer sonuçlarına mahkum çocukların ailelerine sus payı olarak dağıtacakları sadaka için devletin sağladığı ödenekleri de hazırdır.

Uzun lafın kısası, CDC’nin şu anki takvimine göre aşılanan çocuklar oldukları her canlı virüs aşısı sonrası iki hafta süreyle evde karantinada kalacak olsa, kaçırılan ders sayısı öyle fazla olurdu ki hiçbir çocuk tek sınıf dahi atlayamazdı.

CDC’nin kendi internet sitesinde yer verilen etrafa canlı virüs saçma sorunsalı

CDC, insanları nasıl olsa sitedeki bilgileri uzun uzadıya okumaz, bilgiyi sentezleyip kullanmayı beceremez diye düşünüp buna güveniyor. Ve hakikaten de çoğu Amerikalının en önemli bilgilerin televizyonda veya gazetelerde deği, bizzat CDC’nin sitesinde yattığından haberi dahi yok. CDC’nin sitesinden erişebileceğiniz 14 sayfalık PDF dokümanının 5. sayfasında halkı uyarıyor yetkililer:

3. faz deneylere katılanların bir bölümünde kakada aşı virüsü tespit edildi. 360 bebeğin %9’u ilk doz sonrasında kakayla virüs atarken, 2. dozu alan 249 bebekle 3. dozu alan 385 bebekte bu dozlar sonrası dışkıda virüs bulunmadı. Aşı virüsü atımı doz alındıktan sonra en erken 1 gün, en geç de 15 gün içinde meydana geldi. Deneylerde aşı virüsünün başkalarına bulaşıp bulaşmayacağına bakılmadı. Amerika Birleşik Devletleri’nde ruhsatlandırma sonrası yapılan bir değerlendirmede, ilk doz uygulamasının ardından bebeklerden 9 gün boyunca kaka örneği toplanmış, 103 bebeğin %21’inde en erken 3. gün en geç 9. gün olmak üzere kakada Rotavirüsü antijeni saptanmıştır.

Bu denileni bir kez daha tekrar edelim şimdi: bir doz sonrası aşı virüsünün en erken 1, en geç de 15 gün içinde vücuttan atıldığı görülmüş ve deneylerde de aşı virüsünün başkalarına bulaşıp bulaşmayacağı çalışılmamış.

 

1955’te YANLIŞ ŞEKİLDE “asrın aşı mucizesi” ilan edilmiş Polio virüsü

jonasYıl 1955 ve Poliovirüsü aşısı “güvenli, güçlü ve etkili” ilan edilmiş, tüm dünyada “asrın yeni mucize aşısı” lansmanıyla piyasaya sürülmüş.

Polio’dan korunmanın yoludur diye ilanının peşisıra Enfantil Paralizi Vakfı her ne çeşit iletişim kanalı varsa kullanarak yaptığı basın açıklamasıyla bu mucize ilacın mucidi Dr. Jonas Salk’tır, ilaç hertür testten geçmiştir diye duyuruyor.

Vakıf, dokuz milyonu aşkın çocuk ve gebeyi aşılamaya yetecek aşı stoğu hazırlanması çağrısında bulunuyor. Amerikan Radyo ve Televizyon Kurumu yayınlarında Salk’un zaferini ilan ediyor ve “asrın en büyük tıbbi keşfi”ni kutsuyor.

 

 

 

Sonra bir felaket yaşanıyor: aşılanan çocuklar polio kapmaya başlıyor. Gün geçtikçe polio bildirimleri artıyor ve bunlar arasında aşılanan çocukta hastalık görülmese dahi çocuğun anne-babası veya kardeşlerinde ortaya çıkan (uydu) polio vakaları da var.

salk

Bilimin neden sonra keşfedeceği kızamık, kabakulak ve polio‘da görülen “taşıyıcılık” ve “saçıcılık” (shedding) etkisi bu işte. Aşılanan çocuklar hastalığın yeni taşıyıcısı haline geliyor ve Batı Tıbbı, İlaç Endüstrisi ve tıpta hüküm süremeye başlayan bu yeni invazif, karsinojenik, bağışıklık baskılayıcı ve elbette nörolojik hasar oluşturucu müdahale devrini koruyup kollamak adına aşıdan başka her şeyi ve herkesi suçlamaktan çekinmiyor.

2015 başında Disneyland’de yaşanan kızamık salgını da böyle çıktı: virüs saçıcılarından etrafa yayıldı.

Domuz gribi salgını da aynı şekilde yayıldı: saçıcılar yaydı.

Senelik grip salgınları da böyle yayılıyor etrafa: virüs saçıcılarından.

Aşılı Amerikalılar, bugünün aşılarına doluşturulan toksinler yüzünden zayıflayan bağışıklık sistemleri yüzünden, etrafa aşı virüsü saçanlardan, hani şu okulda işte etraflarını çevreleyen “aşılı sürü”den gelen canlı virüslere daha dayanıksız oluyor ve daha çok yakalanıyorlar bu hastalıklara.

“Sürü bağışıklığı” işte bu yüzden yutturmacanın dik alasıdır, her zaman da öyleydi. Halka verilecek asıl hizmet mesajı budur işte.

 

Yazan: S. D. Wells
Orijinal makale: Aşı Fanatiklerinin Dikkatine: Olduğu her CANLI virüs aşısından sonra etrafa virüs “saçan” çocuklarınızı 2 hafta evde tutmanız gerekiyor

 

CANLI VİRÜS AŞILARI HAKKINDA BİLİM NE SÖYLÜYOR – VİDEO

CANLI VİRÜS AŞILARI HAKKINDA BİLİM NE SÖYLÜYOR – VİDEO

Ed-Not: Bu yazı ve video çalışması TDDP tarafından hazırlanmıştır.

Taş Devri Diyeti Platformu (TDDP) haziran ayı ortasında Dr.Miller’ın alternatif aşı takvimini paylaşmıştı!

Dr. Miller thimerosal ve canlı virüs içeren aşılardan kaçınmayı tavsiye ediyor, çocukların beyin gelişiminin %80’inin gerçekleştiği ilk iki yaşta beynin bağışıklık hücreleri olan mikrogliyaların aşılama sonucunda aşırı uyarılarak nöronlara ve bağlarına zarar verebilen kimyasalllar ürettiğini, bu nedenle iki yaşa kadar aşı yapılmaması gerektiğini, takip eden dönemde ise D, T, aB ve P aşılarının uygun tiplerinin karma olarak değil tekli ve araya altı ay boşluk koyarak yapılmasını öneriyordu.

Genel olarak çok beğenilen bu paylaşımımız aşı karşıtı bir paylaşım olmamasına rağmen bazıları hekim olmak üzere bazı takipçilerimizden tepki aldı. Bu takipçilerimiz sürü bağışıklığından, aşılanmış çocukların sayısının çok olmasının aşılanmamış olan çocukları da koruduğundan, bulaşıcı hastalık salgınlarına aşılanmamış çocukların yol açtığından , aşıların sağlık faydalarının zararlarından fazla olduğundan bahsediyorlardı.

Tepki gösterenlerden bazıları bu paylaşımı bilime aykırı buluyor, bir yandan bilimden söz ederken diğer yandan bilime aykırılıktan ziyade adeta kutsallarına dokunulmuş gibi hakaret ve nefret söylemleri kullanıyorlardı.

Peki paylaşımımız sahiden bilime aykırı mıydı? Hatırlayacağınız üzere Dr. Miller bütün aşılara değil faydasını ve zararını tartarak sadece thimerosal içeren aşılara ve canlı virüs aşılarına karşı çıkmıştı. Acaba bilim canlı virüs aşıları hakkında neler söylüyordu?

TDDP özellikle hekim takipçilerimizin yararlanması için bu konudaki hakemli makaleleri, CDC, FDA gibi ABD’de bulunan bilimsel otoritelerin görüşlerini toparlayan bir değerlendirme videosunu Türkçe’leştirerek ekte bilginize sunmaktadır.
Bu videoda yer alan bilgiler canlı virüs aşıları konusunda gerçek bilimin aşı propagandistlerinin inanmamızı istediğinden oldukça farklı ve ezber bozucu şeyler söylediğini göstermektdir, bir kaç çarpıcı örnek vermek gerekirse:

-Sürü bağışıklığı önermesi canlı virüs aşıları için geçersizdir ve önermenin tam tersi geçerlidir! Canlı virüs aşıları ile aşılanan çocuklar (henüz) aşılanmamış çocuklara hastalık bulaştırarak salgınlara yol açabilmektedir!

-Bazı hastalıklar bazı yaş gruplarında aşılanmamış çocuklar arasında değil aşılanmış çocuklar arasında (aşıya rağmen) görülebilmektedir!

-Canlı virüs aşılama kampanyalarının ilk başlatıldığı dönemde aşının yol açtığı salgın hastalıklar çok artmaktadır.

Örneğin Hindistan’daki ağızdan çocuk felci aşı kampanyasından önce 50’nin altında çocuk felci vakası görülürken , aşılama kampanyasının ardından akut flasid paralizi (NPAFP) vaka sayısı 47.500’e çıkmıştır. Polio paraliziyle (çocuk felciyle) klinik açıdan aynı olmakla birlikte iki kat ölümcül olan NPAFP’nin görülme sıklığı, alınan oral polio dozlarıyla (çocuk felci aşısı sayısıyla) doğru orantılıydı.

Yani Hindistan’da canlı virüs aşısı ile çocuk felci aşı kampanyası yapılmasaydı bin senede sakatlanabilecek kadar çok çocuk, aşı kampanyası nedeniyle sadece bir kaç sene içerisinde sakatlamış, bunun arkasından çocuk felci vaka sayısının çok azalmış olması başarı olarak sunulmuştu. Bunun bilime ve vicdana ne kadar uygun bir kampanya olduğunu takipçilerimizin takdirine bırakıyoruz! Eğer çocuk felci aşı kampanyası yapılacaksa batı ülkelerinde olduğu gibi canlı virüs içermeyen aşılar ile yapılmalıydı.

-Canlı virüs aşıları biyolojik süreçlerle elde edildiği için aşı dışı virüslerle kirlenebilmektedir, bu virüslerin bazıları sessiz ve tümörojen virüsler olabilmektedir.

-Bugün gelişmiş ülkelerde ağızdan çocuk felci aşısı (yani canlı virüs aşısı) ekteki videoda sunulan olumsuz vaka örnekleri nedeniyle artık uygulanmamaktadır! Peki Rotavirüs, Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak, Su çiçeği ve Grip gibi canlı virüs aşıları niçin uygulanmaya devam edilmektedir?

TDDP

Dr. Miller’ın alternatif aşı takvimi
Orijinal Video