Polio’nun (çocuk felci) tarihi gerçeklerine dair sunumunu izeyeceğiniz Dr. Suzanne Humphries, klasik tıp eğitimi almış bir iç hastalıkları ve nefroloji hekimi. Üniversitede ‘Kuramsal Fizik’ öğreniminin ardından bir biyokimya laboratuvarında 2 yıl süreyle araştırma teknisyenliği şefliğini yürütmüş ve ardından tıbba yönelerek 1993 yılında Temple Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş. Bronx NY’deki 3 yıllık staj döneminde Sosyal Tıp alanında kendini geliştirmiş. Bu noktada Dr Humphries birinci basamak sağlık hizmetlerindeki (aile hekimliği/pratisyen hekimlik) yetersizlik ve kusurların daha da farkına varmış, hekimlere verilen eğitimin ağırlıklı olarak ilaç yazıp hastalık avlamaya sevk edici olduğunu gözlemlemiş. Bu yaklaşıma rağmen hastaların gitgide daha hasta hale geldiğini, bunun ise beraberinde daha da fazla ilaç kullanımına yol açtığını ve sonunda da hastalarda dejeneratif hastalıkların ortaya çıktığını görmüş. İnsanlarda kronik hastalıklar yaratan bu sistemin bir parçası olmak istemediğinden, allopatik tıbbın diğer ucunda, Nefrolog olarak çalışmaya karar vermiş, 14 yıl boyunca böbrek hastalıkları dalında klasik tıbba hizmet ettikten sonra allopatik (klasik) tıbbın toplamda ne denli başarılı olduğuna dair perspektifi daha da gelişmiş, yerine oturmuş. Dr. Humphries, allopatik tıbbı ‘kullanımda aşırıya kaçılmış’ bir sistem olarak görüyor, yani daha ilk basamak hekimlikte karşılaşılan hertür hastalık veya belirtide gözü kapalı uygulanan tedavi yöntemi ve ilaçların çoğu kez kronik hastalıklara kapı araladığını düşünüyor. Kendisi 4 yıldır homeopati öğrencisi ve lisanslı homeopat hekim olma yolunda çalışmalarını neredeyse tamamlamak üzere.
Roman Bystrianyk ile birlikte kaleme aldıkları Dissolving Illusions adlı kitabında, enfeksiyonel hastalıklarda yaşanan düşüş ve insan ömrünün uzamasında tıbbi gelişmeler ve aşıların iddia edildiği gibi en önemli faktör olmadığını bilimsel literatürden yayınlar eşliğinde ortaya koyuyor.
“Çocukluk çağı hastalıkları son derece tehlikelidir…”
…gerçekten öyle midir?
Çocukluk döneminde geçirilen bulaşıcı hastalıkların günümüz modern dünyasında ciddi sayılabilecek sonuçları tektüktür. CDC’nin muhafazakar istatikleri bile örneğin boğmaca için hastalıktan iyileşme oranını 1992-94 yılları için %98.8 olarak göstermektedir. 1993 sonbaharında Ohio ve Şikago’da başgösteren yüzlerce boğmaca vakasında Cincinnati Çocuk Hastanesi’nde görevli bir enfeksiyonel hastalıklar uzmanı, “Görülen boğmaca vakaları oldukça hafif seyirli; ölen yok, yoğun bakıma kaldırılan yok.” açıklamasında bulunmuştu.
Çoğu kez çocukluk dönemi bulaşıcı hastalıklarının seyri kısıtlı olup tehlike oluşturmayacak şekilde geçirilir. Çoğu durumda ömür boyu bağışıklık sağlayan bu hastalıkların yanında aşının sağlayacağı bağışıklık (koruma) geçicidir. Aşının geçici yapıdaki koruyuculuğu ise çocuğun ileriki yıllarda sağlığına tehdit oluşturulabilir. Örneğin, yeni su çiçeği aşısının koruyuculuğunun 6 – 10 yıl arası olduğu düşünülmektedir. Koruyuculuk sağladığı takdirde çocuğun hastalığa maruziyetini yetişkinlik yıllarına çekecek ve her ne kadar bu yıllarda da nadir bir sonuç olsa da su çiçeğinden ölüm riskini 20 kat arttırmış olacaktır. İngiltere’de eskiden “kızamık partileri” yapılırdı; kızamık çıkaran bir çocuk varsa civar komşular çocuklarını kapıp hasta çocukla oynatmaya gelirlerdi, amaç çocukların hastalığı kapıp bağışıklık kazanmalarını sağlamaktı. Böylelikle hastalığın gecikerek daha tehlikeli seyrettiği yetişkinlik yıllarına sarkması önlenir ve aynı zamanda da doğal hastalık sürecinin bağışıklık sistemini güçlendirici etkisinden faydalanılırdı.
1980’lerin sonuna doğru başgösteren kızamık vakalarının yarıya yakını çocukken aşılanmış ergen ve erişkinlerden oluşuyordu(48) ve önerilen ek aşı dozlarının ise koruyuculuğu 6 aydan kısa olarak belirtilmektedir(49). Bazı sağlıkçılar su çiçeği aşısındaki virüsün ileriki yıllarda reaktive olarak “zona” (herpes zoster) veya diğer immün sistemi hastalıklarına yol açabileceğinden endişe etmekteler(50). Cleveland, Ohio’daki St. Luke’s Medical Center’in pediyatri bölümü üyesi Dr. A. Lavin, “genetik yapıya [çocuklara] mutasyona uğramış DNA [aşı suşundaki herpes zoster] zerk etmenin taşıdığı risklerin ne olduğu … tam olarak anlaşılana kadar” yeni aşıya lisans verilmesine şiddetle karşı çıkmıştı(51). İşin aslı, bu işlemin sonuçlarının ne olacağını kimse bilmiyor, ancak aşıya lisans verildi ve şu anda sağlık otoriteleri tarafından önerilen bu aşı eyaletler tarafından zorunlu tutulan aşılar arasında hızla yerini almaya başladı.
Bulaşıcı hastalıkların büyük çoğunluğu tehlikeli olmadığı gibi, güçlü ve sağlıklı bir bağışıklık sistemi için son derece önemli bir rol de oynarlar. Kızamık geçirmemiş kişilerde belirli bazı cilt hastalıkları, kemik ve kıkırdak dokularda görülen dejeneratif hastalıklar ile bazı tümör çeşitleri daha sık görülürken, kabakulak geçirilmemiş olmasının da yumurtalık kanseri riskini arttırdığı tespit edilmiştir. Antroposofik tıp hekimleri yalnızca tetanoz ve çocuk felci aşılarını önerirler; diğer çocukluk dönemi hastalıklarını geçirmenin ise bağışıklık sistemini olgunlaştırıcı ve güçlendirici etkisinden dolayı faydalı olduğu inancını taşırlar.
AŞI GERÇEĞİ 5:
“Çocukluk çağı hastalıklarının tehlikeleri, anne-babaların şüpheli ancak oldukça karlı bir tıbbi prosedüre rıza göstermelerini sağlamak için olduğundan çok daha tehlikeli gösterilmektedir.”
SÖYLENCE 6:
“Çocuk felci, aşılama tarihinin tartışmasız en parlak başarı öykülerinden biridir…”
…gerçekten öyle midir?
Salk aşısının kullanıma girmesinden 1 yıl sonra Vermont’taki iki katın üzerindeki artıştan Massachusetts’teki %642’lik muazzam artışa kadar altı New England eyaletinde çocuk felci vakalarında artış bildirilmiştir. Wisconsin’de 5 faktörlük vaka artışı görülmüş, Idaho ve Utah ise artan çocuk felci ve ölüm vakaları nedeniyle aşılamayı durdurmuştur. 1959’da, Massachusetts’teki paralizi vakalarının %77.5’ini 3 doz IPV (enjekte çocuk felci aşısı) olmuş kişiler oluşturuyordu. 1962 yılında Amerikan Kongresi’nde yapılan duruşmalarda North Carolina School of Public Health Üniversitesi’nden, Biyoistatistik Bölüm Başkanı Dr. Bernard Greenberg, zorunlu aşılamanın ardından çocuk felci vakalarında (1957’den 1958’e %50; 1958’den 1959’a %80’lik) önemli artışın yanısıra Halk Sağlığı Hizmetleri birimi tarafından istatistiklerin tam tersi izlenim yaratmak amacıyla kasıtlı olarak manipüle edildiği yönünde ifade vermiştir(52). Burada önemli nokta, çocuk felci aşısının en azından ilk etapta tüm dünyada uygulamaya alınmamış olmasıdır. Buna rağmen çocuk felci vakaları, kitle aşılamasını reddeden Avrupa ülkelerinde tıpkı aşılama yapan ülkelerdeki gibi düşüşe geçmiştir.
Araştırmacı-yazar Dr. Viera Scheibner’a göre gerçekte ortada doğal virüsten kaynaklı salgın olmadığı halde çocuk felci (Salk) aşısı yüzünden birkaç ülkede birden paralitik çocuk felci vakaları yaşanmaktayken, bu vakalarının %90’ı sağlık otoritelerince aşının kullanıma girmesiyle birlikte hastalık tanımında yapılan değişikliklerle istatistiki olarak elimine edilmiştir. Örneğin, çocuk felciyle benzer belirtilere sahip viral ve aseptik menenjit vakalarına aşı kullanıma girmeden önceki dönemde rutin olarak çocuk felci tanısı konulup kayıtlara bu şekilde geçirilirken, aşının kullanıma alınmasıyla birlikte bunlar ayrı hastalıklar olarak kabul edilip çocuk felci istatistiklerine alınmamıştır. Ayrıca salgın (epidemi) ilanı için gerekli hastalık vaka sayısı 20’den 35’e yükseltilmiş ve hastalığın paralizi istatistiklerine alınabilmesi için belirtilerin önceki gibi 24 saat sürmesi yerine 60 gün süreklilik kaydı koşulmuştur (çocuk felci geçirenlerin çoğunda paralizi geçicidir). Bu durumda, kağıt üstünde de olsa çocuk felci vakalarında aşıdan sonra yaşanan keskin düşüşe şaşırmamak gerekir. 1985 yılında CDC, Amerika’da 1973 ve 1983 yılları arasında görülen çocuk felci vakalarının %87‘sinin, daha sonra ise yurtdışı ülkelerden gelen bir iki vaka dışındaki tüm çocuk felci vakalarının aşıdan kaynaklandığını açıklamıştır (yurtdışındayken çocuk felcine yakalananların da aşıları tam olan bireyler olduğu dikkatlerden kaçmamalıdır).
IPV aşısının mucidi Jonas Salk, Amerikan senatosu altkomitesindeki yeminli ifadesinde 1961’den beri yaşanan çocuk felci salgınlarının hemen hepsinin ağız yoluyla alınan (oral) çocuk felci aşısından (OPV) kaynaklandığını belirtmiştir. Centres for Disease Control and Pevention (CDC) ve Institute of Medicine (IOM) sponsorluğunda düzenlenen bir çocuk felci aşıları atölyesinde, Duke Üniversitesi’nden Dr. Samuel Katz Amerika’da oral çocuk felci aşısı almış kişiler arasında görülen yıllık 8-10 aşıya bağlı paralitik çocuk felci vakasından ve doğal çocuk felci virüsünün Batı Yerküre’de [4 yıldır] görülmemiş olduğundan bahsetmiştir. Washington’daki Ulusal Rehabilitasyon Hastanesi Araştırma Merkezi’nden Jessica Scheer, Amerika’daki çocuk felci aşılamasının “her sene az sayıda insanın kurban edilmesi” ile sonuçlandığından anne-babaların haberdar olmadığına dikkat çekiyor. Bu tezata ek olarak aşıya bağlı istenmeyen etki bildiriminin düşüklüğü ve National Vaccine Information Centre (NVIC) örgütünün aşı reaksiyonu teyidi ve aşıya bağlı reaksiyonlara hekimler tarafından konulan yanlış teşhisleri düzeltme çalışmaları “aşıya bağlı paralitik çocuk felci”ne “kurban edilenler”in sayısının CDC tarafından verilen rakamların 10, hatta 100 katı üstünde olabileceğini göstermektedir. Bu nedenlerden dolayı da canlı çocuk felci virüsü kullanılan aşılar bugün yaygın kullanımdan kalkmıştır.
Bilinen şudur ki, 20. yüzyılın ilk yarısında görüldüğü şekliyle çocuk felcine günümüzde rastlanmamaktadır. Ancak, 1940’ların sonu ve 1950’lerin başında tepe yapan çocuk felci vakalarından sonraki düşüş ivmesinin başı aslen aşısı çıkmadan önceki dönemlere denk gelmektedir.
AŞI GERÇEĞİ 6:
“Çocuk felci aşısı, hastalığın aşı öncesi dönemde başladığı düşüş eğilimini geçici olarak tersine çevirmiş, bu gerçek ise sağlık otoritelerince kasıtlı olarak örtbas edilmiştir. Avrupa’da görülen çocuk felci vakalarında, aşıyı uygulayan ve uygulamayan ülkelerde aynı şekilde düşüş gözlenmiştir.”
Kaynaklar:
48. Reported by KM Severyn, R.Ph, Ph.D. in the Dayton Daily News, June 3, 1995.
49. Vaccine Information and Awareness (VIA), “Measles and Antibody Titre Levels,” from Vaccine Weekly, January 1996.
50. NVIC Press Release, “Consumer Group Warns use of New Chicken Pox Vaccine in all Healthy Children May Cause More Serious Disease”.
51. Id. [Reported by KM Severyn, R.Ph., Ph.D.]
52. Hearings before the Committee on Interstate and Foreign Commerce, House of Representatives, 87th Congress, Second Session on H.R. 10541, May 1962, at 94.