alişan hoca

Çocuk İmmünoloji-Allerji Uzmanı, Prof. Dr. Alişan Yıldıran, Medimagazin adlı, sağlık çalışanlarına yönelik online dergide çıkan “Ülkemizde Zorla Aşı Yapılabilir mi?” adlı makaleye bıraktığı aşağıdaki yorumla, Türkiye’de aşılama ile ilgili yaygın ve aynı zamanda yanlış kanaatleri bilimsel referanslar ve sahada konunun uzmanı olarak edinilen tecrübe ışığında çürütüyor.

Ülkemizde gayribilimsel ve etik dışı bir anlayışla Amerika’dan birebir kopya edilmekte olan yüklü aşı programı ve bunun yine tıpkı ABD’de olduğu şekliyle halka birtakım hukuksuz yaptırımlar yoluyla zorla dayatılması, ebeveynlerin ‘aydınlatılmış rıza’ hakkının yok sayılması, bu etkinliği ve güvenliği garanti edilemeyen “koruyucu” tıp uygulamasının sonuçlarını bugün küçük çocuklarda epidemik boyuta oluşan alerji, gıda intoleransları, astım, diyabet ve diğer otoimmün hastalıkların yanısıra çığ gibi artan otizm vakaları olarak karşımıza çıkarıyor. Sözü şimdi ehline bırakalım …

 

 

Prof. Dr. Alişan Yıldıran:

Aşılar immünoloji biliminin başlangıcı ve lokomotifidir, immün sistem hakkında pek çok bilgi aşı geliştirme çalışmaları ile elde edilmişdir (1).

Aşılar koruyucu tıbbın ikinci önemli enstrümanıdır, birincisi temizlikdir (1).

Houweling ve ark.’nın 2004’de aşılar ile ilgili en önemli dergi olan Vaccine’de yayınladıkları makalede, toplumsal aşılama ile ilgili belirledikleri 7 ilkeden birincisi ‘toplumsal sağlığı tehdid eden hastalıkların hedef alınması’dır (2).

 

Çocuk aşı takvimindeki aşıların çoğunun bu ilkeye uymadığı kanaatindeyim (mortalite ve mortalite %0.1’den fazla olmalı).

Yenidoğan ve süt çocuklarının (2 yaş altı) immün sistem özellikleri, aşılara ve çoklu aşı uygulamalarına verdikleri cevap ile ilgili bilgiler oldukça sınırlıdır (3, 4).

Aşılar konusunda en önemli uzmanlardan biri olan Dr. Siegrist mevcut aşıların antikor bağımlı ve kısa süreli koruma sağlayabileceğini, immün sistem ve sağlık üzerine uzun dönemdeki etkilerinin bilinmediğini belirtmekdedir (5).

 

Aşılar immün sistemin, sapmış immün cevaplar oluşturmasına, otoimmün hastalıklar oluşturmasına yol açabilirler (6).

 

Sinir sistemi matürasyonunu ancak iki yaşında tamamlar (yürüme ve konuşma ancak bundan sonra mümkün olmakdadır), gelişimine daha sonra da devam eder. Bu bakımdan aşıların sinir sistemi üzerindeki muhtemel otoimmün etkileri göz ardı edilemez (7).

İnsan organizması ağırlığının yarısını oluşturan ve simbioz yapdığı bir mikrobik evren (mikrobiom) oluşturmakdadır ve aşıların bu evren ile ilişkisi hakkında bilgimiz yok gibidir (8, 9).

İngiltere, Fransa gibi bazı gelişmiş ülkelerde mecburi (mandatory, compulsory) aşılama yokdur (7).

 

Dört yıldır bu konuyu araştırıyorum, laboratuarımda ve polikliniğimde aşıya bağlı olduğunu düşündüğüm pek çok vaka ile karşılaşıyorum, maalesef bunu doğrudan gösterebilecek laboratuar tetkiki yokdur.

Ülkemizde aşı yan etkileri ile ilgili ABD’deki VAERS muadili bir sistem henüz yokdur.

[ED-NOT: Türkiye’de kağıt üzerinde de olsa var olduğunu bildiğimiz bir Aşı Sonrası İstenmeyen Etki (ASİE) Bildirim Sistemi mevcut. Ancak ortaya çıkan reaksiyonların (ölüm de dahil olmak üzere) nedense aşıyla hiçbir zaman bağlantılı olamayacağı inancıyla görev yapan sağlık görevlilerimizce ne derece aktif olarak kullanılıyor bilemiyoruz. Belki Sağlık Bakanlığı bu ailelerin de bildirimde bulunabileceği sistemi, hazırlayacakları kamu spotlarıyla veya Twitter’dan yürüttükleri aşı bilgilendirme çalışmalarında en azından bahsini ederek kamuoyuyla paylaşabilir ve tıpkı Amerika’da olduğu gibi online olarak herkesin erişebilmesi ve yan etki çeşitlerinin ve oranlarının takibini yapabilmesini sağlayabilir?]

Ülkemizde akraba evlilikleri ¼ oranında olduğu için immün yetmezlikler açısından çok geniş bir havuz oluşturmakdadır (10). Bu popülasyona çocuk aşı takvimi uygulaması konusunda ciddi endişelerim vardır. Bu temel bilgiler dikkate alındığında, kendini korumakdan aciz bir bebeğe, biyolojik ve hukuki olarak velisi-vasisi olan anne-babasının aydınlatılmış muvafakati alınmaksızın aşı yapılmasının ahlaki, vicdani ve tıbbi olmadığı aşikardır.

Muhterem Hakan Hakeri hocam konunun hukuki değerlendirmesini vukuf ile yapmışdır. Kendisine şükranlarımı sunarım.

‘Sağlık Bakanlığı’ ve ‘Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları’nın bu yanlış uygulamadan vazgeçmeleri gerekmekdedir.

 

 

 

1. Katkı Pediatri Dergisi, 2006.

2. Houweling H, Verweij M, Ruitenberg EJ. Criteria for inclusion of vaccinations in public programmes. Vaccine 2010, 28: 2924-2931.

3. Hodgins DC, Shewen PE. Vaccination of neonates: problem and issues. Vaccine 2012, 30: 1541-59.

4. Fisker AB, Ravn H, Rodrigues A, Ostergaard MD, Bale C, Benn CS, Aaby P. Co-administration of live measles and yellow fever vaccines and inactivated pentavalent vaccines is associated with increased mortality compared with measles and yellow fever vaccines only. An observational study from Guinea-Bissau. Vaccine 2014, 32(5): 598-605.

5. Siegrist CA. Vaccine immunology. In: Vaccines. 5th Ed. Philadelphia: Saunders. Eds. Plotkin SA, Orenstein WA, Offit PA. 2008, Pp. 18-36.

6. Shoenfeld Y, Agmon-Levin N. ‘ASIA’ – autoimmune/inflammatory syndrome induced by adjuvants. J Autoimmun 2011, 36: 4-8.

7. http://iospress.metapress.com/content/e78n0861qlv220x7/

8. Round JL, Mazmanian SK. The gut microbiota shapes intestinal immune responses during health and disease. Nat Rev Immunol 2009, 9: 313-23.

9. Ferreira RB, Antunes LC, Finlay BB. Should the human microbiome be considered when developing vaccines? PLoS Pathog. 2010 Nov 18;6(11):e1001190. 10. Keles S, Artac H, Kara R, Gokturk B, Ozen A, Reisli I. Transient hypogammaglobulinemia and unclassified hypogammaglobulinemia: ‘similarities and differences’. Pediatr Allergy Immunol 2010, 21(5): 843-51.