Yer: Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi

Konuk: Bundan 2 hafta önce Amerikan Tıp Birliği (AMA) tarafından Kaliforniya’daki üstün çalışmaları (yani bu eyalette çocukların eğitim-öğrenim hakkını kullanabilmesi için aşı mecburiyetinin kanunlaştıması) nedeniyle ödüle layık gördüğü pediyatr senatör, Dr. Richard Pan.

Üniversite’nin Halk Sağlığı Bölümü’ne verdiği sunumun başlığı: “Çocukluk Çağı Aşılaması: Ebeveynlerin Endişelerini Yönlendirme”

Orijinalinde geçen ifadeye ise dikkat lütfen: “HERDING Parental Concerns”!

Kulağa pek hoş gelmeyen “sürü bağışıklığı” (herd immunity) ifadesini Türkiye’de güzellediler ve artık “toplumsal bağışıklık”tan bahsediyoruz. Oysa (tıp-ilaç) endüstri dünya popülasyonunu aynen böyle görüyor işte ve bunu saklamıyor da: İstedikleri gibi yönlendirebilecekleri, güdülmesi gereken bir sürü.

Anne-babalar, endüstrinin ve devletin istekleri doğrultusunda davranışları kontrol edilmesi, istenilen istikamete yönlendirilmesi gereken bir sürü aslında.

Amaç, çocuklarını aşılatmaları için illa ikna olmalarını, gerekirse zorla sağlamak.

Şimdi Türkiye’de ekranlarda boy gösteren ve aşı konusunda demeçler veren kişilerin kısa maddeler halinde sıraladığı, çok iyi çalışılmış, özenle hazırlanmış propaganda metinlerini kaynağından, orijinalinden dinleyeceksiniz.

Bu kanun yapıcı, halk sağlığı adına karar alıcı konumdaki hekim(!) senatör, Kaliforniya Disneyland’daki son ufak kızamık salgınını bahane ederek, kendisi de büyük ihtimalle Mİckey Mouse Club’dan mezun gibi durduğundan pek yadırgamadığımız şekilde, aşı olmayan çocukların okula gitme haklarını büyük gönül rahatlığı ve şevkle engelledikten sonra, burada tıp öğrencilerine kalkıp AŞILARDAKİ EN ZARARLI MADDEYİ açıklıyor.

Sıkı duralım…

Bu madde: SU!

qqAşılarla sebep oldukları acılar, felaketler bunca büyük olmasa kahkahalarla gülerdik de bu Disneyland maskotuna, fakat bu konuda icra edilen BİLİMİN ve bu konuda “uzman” sıfatıyla yetkilendirilenlerin TABABETinin çapı bu işte!

Sürüyü gütmek için bu ‘sözde-skeptikler’in tartışmada her ne pahasına olursa olsun argüman kazanmak için kullanmada pek mahir oldukları “logical fallacy” kalıplarından bir koca RED HERRING’i ortaya atarken izliyoruz Dr. Pan’i.

Diyor ki öğrencilere:

Öyle size gelip de “aman efendim aşıların içinde formaldehid var, alüminyum var, cıva var, bunlar endişe verici” diyen anne-baba olursa, bunlara “rölatif risk”in ne olduğunu öğreteceksiniz.

Nasıl mı?

Bakın bakalım tanıdık geliyor mu bu müthiş MANTIK dizgisi size…

A: “İşte bakın, aşının içinde X maddesi var, bunun tehlikeli olduğunu düşünüyorum.”

B: “Bakın şimdi, sizin arabaya binip de o aşıyı olmak için gideceğiniz yere yola çıktığınızda başınıza bir iş gelme ihtimali bile aşıdan zarar görme ihtimalinizden daha fazla.”

Tamam?

Bu kadar işte. Akıl var mantık var, ıııı bir de rölatif risk denilen bir şey var! Komik olmayın rica ederim, alüminyummuş cıvaymış. Aşıdan size zarar gelmesi yolda yürürken başınıza saksı düşmesinden düşük ihtimal biliyorsunuz, kaç kere söylendi size.

Bakınız, senatör doktor açıklamış: SU BİLE aşıdaki alüminyumdan cıvadan DAHA TEHLİKELİ diyor size.

Toplantının moderatörü bile anlamakta güçlük çektiği için açıklaması gerekiyor Dr. Pan’in yürüttüğü mantığı.

Ve işte o müthiş açıklama:

“Aşıların içindeki en tehlikeli madde SUDUR. 2-5 yaş çocuk grubunda en büyük 2. ölüm nedeni su toksisitesidir. Bu da aşılanma yaşına denk geliyor işte aşağı yukarı. Yani suda boğularak ölen çocuk sayısı aşıdaki herhangi başka bir şeyden ölen çocuk sayısından fazladır! Sudan neden endişelenmiyor kimse peki?!
Çünkü aslolanın suyun DOZU olduğunu biliyoruz, öyle değil mi? Çocuğun kalkıp aşıdaki sudan BOĞULMAYACAĞINI biliyoruz.”

Salonda derin bir sessizlik asılı kalıyor bu açıklamalar üzerine…

Haksız sayılmazlar… Bu adam nasıl oldu da tıp fakültesinden mezun olabildi diye derin düşüncelere dalıyorlar anlaşılan…

Ve salondan kaydı yapan izleyici soruyor bu aşılardaki en tehlikeli madde sudur açıklaması üzerine:

“Peki otizme de bu su yol açıyor olabilir mi?”

Ve kahkaha tufanı kopuyor bu soruyla, dengesini yitiren Dr. Pan geveleme ve kekeleme arası ifadelerle hasar kontrolü yapmaya çalışıyor.

Yanında getirdiği aşı sözcülerinden biri efendim toplulukta birkaç kişi aşılanmadığında sürü bağışıklığı bundan pek etkilenmez ama gazilyon tane insan aşılanmamaya başlarsa sürümüzün bağışıklığı dağılır, kaldıramaz diye açıklamaya devam ederken bir soru daha geliyor, henüz beyni yeterince su almamış, sorgulama yetisi EX olmamış bir öğrenciden:

“Yetişkin nüfusun %85’i aşılanmamış siz kalkıp çocukları bu sürü bağışıklığı ile korumaktan bahsediyorsunuz, çok mantıksız!”

diyor ve sadede gelmeye davet ediyor,

“yetişkinler için planınız nedir madem, var mı böyle bir plan?”

Bu can alıcı bir soru aslında.

Ve elbette anında ‘süremiz bitti, buna yanıt veremiyoruz’ deniyor ve toplantı sonlandırılarak çıkışta öğrencilerin soruları yanıtsız bırakılarak adeta kaçarcasına mekandan uzaklaşılıyor.

Bu cümleleri sarfeden bir doktorun bırakın koskoca bir eyalette uygulanacak toplum sağlığı politikalarını belirlemesi, tek bir hasta dahi görmesi engellenmeli ve hatta ülkemizde de moda uygulamayla “meslekten men edilmeli”. Yaşadığı ülkede aşı uygulamasına bağlı kalıcı beyin özrü, türlü sakatlıklar ve ölüm vakalarından geçilmez ve bu vakaların ancak çok küçük bir yüzdesine bugüne kadar milyarlarca dolar ödenmişken, toplum sağlığı için gerçekte EN BÜYÜK TEHLİKE bizzat bu kişi ve temsil ettiği zihniyettir.