Kıytırık Kızamıktan Kim Korkar!

Kıytırık Kızamıktan Kim Korkar!

LivingWhole.org blogunun yazarı Megan’la tanışın… Eskilerin sıradan çocuk hastalığı, aşı sonrası dönemin korkulu rüyası kızamığı ters köşeye yatırmış, örülen korku perdesini yalın sağduyusuyla yırtıp atmış, gerçeğin gözünün içine dimdik bakmış bir anne: “bu anneye kıytırık kızamık vız gelir!”, diyor!

Kendisinden dinleyelim …

megan

“Önce grip, sonra boğmaca, ondan sonra kabakulak, polio ve tabii tahmin edilebileceği gibi şimdi de kıytırık kızamık. Ne düşündüğünüzü biliyorum:

“[Derin bir iç çekiş!] Korkunç, ölümcül bir hastalıkla dalga mı geçti şimdi bu? Bu yılın ilk beş ayı itibariyle kızamığın belki de ta 2000’den beri görülmüş en yüksek rakamlara ulaştığını bilmiyor mu?”

Evet aynen öyle yaptım ve lütfen o son cümleyi yüksek sesle bir kez daha tekrarlayıverin, zira hakikaten de kulağa geldiği kadar gülünç bir durum bu. Bir dolu saçmalık ve aşağılayıcı “aşı karşıtları” retoriği ile uğraşmaktan kendimi dize kadar sığır pisliğine batmış ve acil lastik çizme ihtiyacında hissediyorum. Çocuğum kızamık kapar diye korkuyor muyum? Kesinlikle hayır. KKK aşısından korkuyor muyum…hem de nasıl. Gerçekleri, hakikaten gerçekleri bilseydiniz emin olun siz de korkardınız.

(Kıytırık) Kızamıkla İlgili Tutarsızlıklar

CDC’nin en son yayımlanan Haftalık Morbidite ve Mortalite Raporu‘na (MMWR) göre kızamık “ciddi komplikasyonlar ve ölümle sonuçlanabilecek son derece bulaşıcı, akut viral bir hastalık.” Elbette bundan önceki MMWR raporlarında ve CDC’nin sürveyans klavuzunda bu “ciddi komplikasyon ve ölüm” kısmı yok hastalık tanımında ama biz burada insanları çocuklarını aşılatmaya ikna etmeye uğraşıyoruz ya, raporun bu güzide 2014 sayısında global bir bakış açısı kazandırıp kızamığa, duygu sömürüsü çıtasını bir üst noktaya çıkartıyor ve tehlikenin farkında mısınız diye soruyoruz anne-babalara; ölüm var işin ucunda diyoruz.

Yazılı/görsel basını takip ettiyseniz, aşı-karşıtlarına nefret kusan yazıları okuduysanız ya da hani Dünya Sağlık Örgütü‘nün istatistiklerine filan rastgeldiyseniz dünyada her yıl 122,000 kişinin kızamıktan öldüğünü duydunuz demektir. Korkunç hakikaten de, değil mi?

Ve fakat aynı MMWR raporunda CDC, kızamığın klinik açıdan tanımını şöyle yapıyor: “3 gün veya üzerinde süreyle vücut genelinde görülen döküntü, 38.3 veya üzerinde seyreden ateş ve buna eşlik eden öksürük, burun akıntısı ve/veya konjunktivit ile karakterize hastalık.” Başka bir deyişle, Amerika Birleşik Devletleri’nde doktor muayenehanelerinde görülen kızamık tipik olarak döküntü, öksürük ve ateşten ibaret; hastalığın kullandıkları tüm raporlarda ve sürveyans verilerinde geçen klinik tanımı bu. Bu ülkede [ABD] yılda kaç kişinin kızamıktan öldüğünü biliyor musunuz? Yaklaşık sıfır kişi.

E peki bunlardan hangisi kızamık? Öldüren mi…yoksa basit döküntü çıkartan mı? Bu sorunun yanıtı global istatistikleri işin içine katıp katmadığınıza göre değişir. Katmıyorsanız, döküntüden ibarettir. Yok eğer gelmiş geçmiş en tartışmalı aşılardan birini çocuklarına yaptırsınlar diye insanların kalplerine korku salmaksa amacınız, hastalığı sansasyonel hale getirmekse…kelimelerle ifade edilemeyecek denli korkunç, dünyayı temelinden sarsacak derecede ölümcül bir hastalıktır kızamık. Ancak gelin görün ki bunun gerçekle yakından uzaktan alakası yok…en azından ABD’de durum böyle ve bunun nedenini anlamak da o denli zor değil.

Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre:

“Kızamık daha ziyade yeterince beslenemeyen, özellikle A vitamini eksikliğinden muzdarip, bakımsız kalmış veya bağışıklık sistemi HIV/AIDS veya başka hastalıklar nedeniyle zayıflamış küçük çocuklarda ağır seyreder. […] Yüksek oranda malnütrisyon (zafiyet) görülen ve yeterli sağlık hizmeti verilemeyen bölgelerde yaşayanlarda kızamık vakalarının %10’u ölümle sonuçlanabilir. […] Kızamık ölümlerinin %95’ten fazlası kişi başına düşen gelir oranı düşük ve sağlık altyapı hizmetleri zayıf ülkelerde görülmektedir. […] Göçmen kamplarında aşırı kalabalıklaşma enfeksiyon riskini son derece arttırır.”

Malumu ilan etmek gibi olmasın ama üçüncü dünya ülkesinde yaşamıyoruz. Ha ama sabah kapıdan dışarı adımımı atıp da belediye hizmeti nedir görmemiş, çöpten pislikten geçilmeyen, kanalizasyonu olmayan bir yola ayak basarsam, etrafım da açlık sefalet içinde milyonlarca insanla çevrili olursa haberdar ederim sizi, merak etmeyin.

Bakın, gelişmekte olan ülkelerin global istatistiklerini tutup ABD’ye uyarlamak, Afrika’da ABD istatistiklerinden yola çıkarak obeziteye karşı kampanya yürütmek gibi bir şey. Evet, hakikaten de çok mantıklı dünyanın 2. en şişman ülkesini kalkıp açlıktan karnı sırtına yapışmış bir ülkeyle kıyaslamak. ABD’nin ilk üçteki ölüm nedenleri (kalp hastalığı, kanser ve kendi sağlık sistemimiz {iatrojenik ölümler}) üçüncü dünya ülkelerinin ilk üçüyle aynı değil. Aslına bakarsanız gelişmekte olan ülkelerde kızamık “ilk 10”a dahi giremiyor. Dünya çapında 122,000 kişi kızamıktan ölüyor evet ama sadece milli gelirin düşük olduğu ülkelerde trafik kazalarında ölen insan sayısı yarım milyonun üzerinde. Bunun için aşı geliştirdiklerini gördünüz mü?

Ölümü hafife almaya filan çalışmıyorum burada ancak işimize geldiğinde global veri kullanmanın, bu ülkede hastalıkların düşüşe geçişini bir kalemde aşıya bağlamanın, sanayileşmiş bir ülkeyle gelişmekte olan arasındaki farkları görmezden gelmenin ve tabii KKK aşısı gibi aralarında ölüm de olmak üzere pekçok ağır yan etkisi olan ve yan etkilerin bu ülkede çok daha yüksek oranlarda seyrettiği bir aşının zararlarını tamamen gözardı etmenin ironik olduğunu düşünüyorum.

Kıytırık Kızamıkla İlgili Gerçekler

2014‘te şu ana kadar 228 kızamık vakası var; ne bir ensefalit [beyin iltihabı] ne de ölüm var. 2013’te 189 kızamık olgusundan hiçbirinde ensefelat veya ölüm yok. 2012; 54 kızamık vakası, ensefalit yok, ölüm yok. 2011; 22 kızamık vakası ve evet gerisi tahmin ettiğiniz gibi…ne ensefalit ne de ölüm. Liste daha da uzar ama ne demek istediğim anlaşıldı sanırım. Genel itibariyle kızamık tatsız ama ölümcül olmayan bir hastalık.

Oysa bunun aynını KKK aşısı için söylemek mümkün değil. 1 Mart 2012 itibariyle KKK aşısını müteakip 842 ağır fiziksel zarar ve 56 ölüm vakası var. 1990’dan bu yana Aşı Sonrası İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi (ASİE/VAERS)’ne 6,058 ağır yan etki bildirilmiş. İşin daha üzücü tarafı ise görülen yan etkilerin sadece %1 ila %10’unun sisteme giriliyor oluşu. Ah tabii tabii şimdi hatırladım, önemli olan kaç kızamık vakası var onun istatistiğini vermekti…öyle KKK yan etki verilerinin filan bir önemi yok. Tabii dünyada KKK’dan kaç ölüm yaşanmış, bu global veriler de bizi ilgilendirmiyor bu aşamada.

Ama kızamık kör edebilir…aynı şekilde KKK aşısı da.

Ama kızamık ensefalite yol açabilir…aynen KKK aşısı da.

Ama kızamıktan zatürre olabilirsin…aynı şekilde KKK aşısından da.

Ama aşılanmazsam kızamık geçirebilirim…Aşıyı olduğun takdirde hem doğrudan aşıdan kızamık kapabilir hem de yıllar içinde aşının etkisi kaybolduğundan ilerleyen yaşlarında kızamığı geçirebilirsin. CDC der ki, KKK aşısını olanların yüzde 5 ila 10’unda ateş ve kırmızı döküntü görülür. Bu da, 13-14 milyon dozla aşılanan 1 yaş çocukları düşünüldüğünde ABD’de her yıl 650,000 ila 1,300,000 aşı kaynaklı kızamık vakası var demektir.

“Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısı uygulaması ardından tarafımıza nadir de olsa çeşitli sebeplerden ve bazen de bilinmeyen sebeplerden dolayı gerçekleşen ölüm vakaları bildirilmiştir […].” – KKK aşısı ürün bilgisi

Ama çocuğum kızamık kaparsa…ölebilir. ABD istatistiklerine bakıldığında çocukların KKK aşısından ölme ihtimali daha yüksek.

Ama kızamık aşısı pekçok ölümü engelledi. Yanlış. Bu kitaptan kızamıkla ilgili bölümü oku. Hikaye anlatılmış bizlere bugüne kadar. Ayrıca, herhangi bir aşının ölümü engelleyip engellemediğini test etmek mümkün değil. Bunun için diyelim bir kızamık salgını çıktı, bu salgında herkesin kızamık kapacağını farzetmen ve aşılanmışların da kesinkez kızamıktan korunacağını varsayman gerekir.

Ama kızamık aşısı güvenli ve etkili olduğu kanıtlanmış bir aşı. Yine yanlış. Ama bu aşı birgün olur da çift-kör (salin suyla) plasebo kontrollü deneyden geçtiğinde ve tabii ‘“etkili” = “ömür boyu bağışıklık”’ demek olduğunda beni ara haber ver, e mi?

Ama sen aşı olmazsan benim henüz aşılanamayacak yaştaki yavrum için tehlike oluşur. Hepimiz duyduk bunu değil mi:

“Aşılanmayan kişiler kendilerini ve başkalarının hayatlarını tehlikeye atmış olurlar- özellikle de aşılanamayacak kadar küçük ve ağır komplikasyon geçirme riski en fazla olan küçük bebekleri”. Dr. Anne Schuchat

Kesinlikle gerçek dışı. Bebeklerimizi tehdit altına sokan, yüksek oranda aşılanmış bir popülasyonda hızla kaybolan yapay bağışıklıktır. Bebeğinin hayattaki ilk yılında ona sağlam bir koruma sağlayacak şey nedir biliyor musun? İyi bildin, doğal yoldan kızamık geçirmiş veya temas etmiş anneden yavrusuna geçecek ve ilk yıl ona koruma sağlayacak antikorlar. Hatta öyle ki, tıp literatürü bu tip korumanın 10 yıla kadar sürebileceğini bile söylüyor. Hayret bir şey hakikaten.

Doğal Yoldan Kızamık Geçirmenin Faydaları

Ne aşıdan ne de dolaşımdaki bir virüsten kimse çocuğu hastalık kapsın istemez, bu bu kadar basit, ancak gelin görün ki, bu virüslere doğal yoldan maruz kalmamız bağışıklık sistemimizin gelişebilmesi ve ilerleyen yıllarda hastalıklardan korunabilmemiz için fevkalade önemli aslında.

Çocukken çıkaracağınız kızamık döküntüsü sizi yetişkinlikte kanserden koruyabileceği (The Lancet, Bluming 1971, Pasquinucci 1971, Taqi 1981) gibi, aynı zamanda dejeneratif kemik ve kıkırdak hastalıkları, sebasöz cilt hastalıkları, immünoreaktif hastalıklar ve bazı tümörlere karşı da koruyabilir.

Ve tabii medyada çıkan kızamık aşısının kanseri tedavi ettiği yönündeki haberlere itibar ediyorsanız, o zaman gerçek virüsün de aynını yapabileceğini– üstelik de kalkıp 10 milyon insana gen mühendisliğiyle üretilmiş ‘ergen mutant ninja kaplumbağa’ kıvamındaki kızamık virüsü zerk etmenize gerek olmadan- kabul etmek durumundasınız demektir.

Sağladığı “Faydalar”a oranla Taşıdığı Riskler

Şimdi, bir yanda kaşıntılı kızarıklar şeklinde döküntü, burun akıntısı, ve öksürükle kendini belli eden ve yetişkinlikte bizleri daha ciddi hastalıklara karşı koruduğu gibi annenin hayatının ilk yılında bebeğine koruyucu antikorları geçirmesini sağlayan kızamık … diğer yanda ise ancak ve ancak geçici bağışıklık sağlayan (tabii onu bile sağlayıp sağlamayacağının garantisi yok) ve aşağıdaki yan etkilere neden olabilecek KKK aşısı var:

  • Panikülit [deri altı yağ dokusu iltihabı]
  • Atipik kızamık
  • Ateş
  • Senkop [beynin kansız kalışı nedeniyle gelişen geçici bilinç kaybı; bayılma hali; baygınlık]
  • Başağrısı
  • Göz kararması/sersemleme
  • Malez [keyifsizlik; herhangi bir hastalığın başlayacağını gösteren kırıklık hissi]
  • İritabilite [uyartıya aşırı duyarlı olma hali]
  • Vaskülit [kan veya lenf damarı iltihabı]
  • Pankreas iltihabı 
  • İshal
  • Kusma
  • Parotit [parotit bezi iltihabı]
  • Bulantı
  • Diyabet
  • Trombositopeni [kanda trombosit sayısının-kanamaya uzanmak üzere- ileri derecede azalışı]
  • Purpura [kılcal damar duvarlarından kan sızmasına bağlı olarak deri ve mukozalar üzerinde, başlangıçta kırmızı, daha sonra morumsu renk alan peteşiler ya da ekimozlar oluşmasıyla belirgin kanama bozukluğu]
  • Bölgesel lenfadenopati [Lenf düğümlerini tutan herhangi bir hastalık]
  • Lökositoz [kanda lökosit sayısının artışı; lökosit sayısının 1 mm3 kanda 10.000′in üstüne çıkışı]
  • Anafilaksi [önceden vücuda girişiyle duyarlılık oluşmuş bir antijen(ilaç, aşı, belli bir besin maddesi, hayvansal serum, böcek zehiri, kimyasal madde vb.) ‘in, vücuda ikinci defa girişiyle gelişen, yaşamı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu]
  • Artrit [eklem iltihabı]
  • Artralji [eklem ağrısı]
  • Miyalji [kas veya kaslarda hissedilen ağrı; kas ağrısı]
  • Ensefalit [beyin iltihabı]
  • Ensefalopati [beyin dokusunda dejeneratif değişikliklerle belirgin herhangi bir beyin hastalığı]
  • Kızamık  inklüzyon cisimciği ensefaliti [Measles inclusion body encephalitis (MIBE)]
  • Subakut sklerozan panensefalit (SSPE) [mutant kızamık virüsünün neden olduğu, oldukça nadir rastlanani santral sinir sisteminin yavaş virüs infeksiyonudur. Kızamık infeksiyonunun nadir görülen, fatal seyreden geç dönem komplikasyonudur]
  • Guillain-Barré Sendromu [akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar. Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır. Ayak ve bacak kaslarından başlayarak kısa sürede karın, göğüs, kol ve yüz kaslarına yayılan, kaslarda -bazen felce uzanabilen- kuvvet azalması ve his kaybı ile belirgin polinevrit]
  • Akut disemine ensefalomiyelit [Herhangi bir enfeksiyon’un komplikasyonu olarak gelişen ensefalomiyelit]
  • Nöbetler [özellikle aniden gelişen konvülsiyonlarla belirgin nöbet]
  • Konvülsiyonlar
  • Polinevrit [birkaç sinirin aynı anda beraber iltihabı], polinöropati [birkaç siniri ilgilendiren herhangi bir hastalık veya bozukluk; özellikle birçok sinirin -iltihaplanma olmaksızın- dejeneratif değişiklikler göstermesi]
  • Okülomotor sinir paralizileri [göz sinirlerini tutan felç], parestezi [herhangi bir vücut bölgesinde -otonom sinir sistemindeki dengesizliğe bağlı olarak- gelişen, geçici his yokluğunun eşlik ettiği uyuşma veya karıncalanma hali]
  • Aseptik menenjit
  • Pnömoni [zatürre]
  • Pnömonit
  • Boğaz ağrısı
  • Öksürük
  • Rinit [burun mukozasının iltihabı; nezle;]
  • Stevens-Johnson sendromu [Stevens-Johnson sendromu cilt ve mukoza zarının ilaç veya enfeksiyona karşı ciddi şekilde reaksiyon gösterdiği nadir görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Stevens-Johnson sendromu genellikle grip benzeri belirtilerle başlar ve ardından sonuç olarak cildin üst katmanının ölerek dökülmesine neden olan cilde yayılan ağrılı kırmızı veya morumsu kızarıklıklar ve su kabarcıkları oluşur]
  • Mültiform eritem [deri ve mukozalarda aynı anda çeşitli tip (papül, vezikül, bül vb.)’te erüpsiyonla belirgin durum]
  • Ürtiker
  • Kızamık benzeri döküntü
  • Pruritus [kaşıntı]
  • Nöral sağırlık
  • Otitis media [kulakta ağrı ve dolgunluk hissi, işitme kaybı, akıntı ve ateşle seyreden, çoğu kez üst solunum yollarından yayılan bakteri veya virüsün sebep olduğu orta kulak iltihabı]
  • Retina iltihabı
  • Optik nörit (yani, körlük)
  • Papillit [görme sinirinin retina’ya girdiği yer (optik papilla)’in ödemli iltihabı]
  • Retrobulbar nevrit
  • Konjunktivit
  • Epididim iltihabı
  • Orşit [testis iltihabı]
  • Ölüm

Vaskülit

Pankreas İltihabı

Parotit bezi iltihabı

Trombositopeni

Purpura

Lenfadenopati

stevenjohnson

Stevens Johnson Sendromu

Olabilir, ama sen hani şu her kanalda/gazetede çıkan kızamıklı çocuğun korkunç halini görmedin mi, daha nasıl böyle konuşabiliyorsun? 

Measles

Evet gördüm ve hatta bu çocukcağızın bağışıklık sistemini tebrik edesim geldi. Bak, bu kırmızı döküntüye yol açan şey kızamık virüsü değil, anlıyor musun? Bu döküntü çocuğun hücresel bağışıklık sisteminin, virüs taşıyan hücreleri yok etmekle meşgul olduğunun fiziksel kanıtı sana ve inanılmaz da önemli bir aşama. Başka bir deyişle bu korkunç döküntü, T hücreleri kızamık virüsünü nötralize ederken ortaya çıkan bir yanürün, bu olmasaydı çocuklarımız ölebilir veya yetişkinlikte çok daha feci hastalıklara yakalanabilirlerdi.

Üçüncü dünya ülkelerinde çocukların kızamıktan ölmesinin sebebi:

a) beslenme yetersizliği

b) A vitamini eksikliğinden dolayı işlevini yerine getiremeyen hücresel bağışıklık sistemlerinin virüsü (döküntü çıkartmak yoluyla) nötralize edememesi, vücuttan temizleyememesi (kaldı ki DSÖ, A vitaminin desteği ile kızamıktan ölümlerin yarı yarıya azaltılabileceğini söylüyor).

c) küçük çocukları daha annelerinden aldıkları koruyucu antikorlar vücutlarındayken tutup KKK ile aşılıyor olmamız.

KKK Aşısı

Al bak bu da KKK aşısı sonrası döküntü çıkaran bir çocuğun resmi. Ne yazık ki bu çocuk ne ömür boyu bağışıklık kazanacak bundan, ne bebeğine aktarabileceği antikorları olacak ve hatta ileri yaşta yine kızamık geçirme tehlikesiyle (ki bunun çok daha tehlikeli olduğunu biliyoruz) ve aralarında kanserin de olduğu pekçok başka hastalık riskiyle karşı karşıya olacak. Burada görülen kızarıklıklar da aslında bu çocuğun bedeninin mevcut bir enfeksiyonu temizlemeye çalıştığının ispatı aslında, ancak bu defak, enfeksiyon aşıdan kaynaklanıyor. Nasıl? Bunu haberlerde hiç görmediniz mi? Ben de görmedim.

 

Journal of Acta Dermato Venereologica dergisinden alınmıştır

Bunlar da KKK aşısını olmuş başka iki çocuğun resimleri. 

 150730_422465497831899_42831702_n1625572_565787670166347_913835362_n

Evet, hani kızamıktan korusun diye çocuğunuza vurduğunuz aşının marifetleri bunlar.

KKK aşısından sonra sakat kalan, felç geçiren, kronik hastalık geliştiren ve hatta ölen çocuklar da cabası…hem burada hem de üçüncü dünya ülkelerinde.

Tabii KKK aşısı deyince aklımıza gelen tek şey otizm bizim. İleri sürülen ana argüman şu:

a) KKK aşısının otizmle alakası yoktur, ve

b) öyle olsa bile, ölümcül kızamık hastalığı, ömür boyu sürecek otizmden daha büyük bir tehdittir… o yüzden de başkalarını korumak adına hepimiz aşılanmalıyız. KKK aşısı-otizm bağıntısına ister inanın ister inanmayın, şayet KKK aşısı herhangi bir çocuk için en ufak bir hastalık riski taşıyorsa hiçbir çocuğa uygulanmaması gerekir. Keyifsizlikten öte bir rahatsızlık vermeyen hafif bir döküntü ile KKK aşısının sayılan TÜM bu yan etkileri mukayese dahi kabul etmez.

Hep Aynı Nakarat

Medyanın kızamık propagandası yeni bir fenomen değil. 1996’da da, 2008’de de, 2011’de de açıklanan kızamık oranları hep “tüm zamanların en yüksek oranları”ydı ve tabii (herzamanki gibi) bunun tek suçlusu da aşısızlardı. Oysa istatistiklerde yıldan yıla dalgalanmalar yaşanıyor ve hangi yıl olursa olsun salgınların ağırlıklı olarak yabancı ülkelere seyahatte bulunanlarda başgösterdiği de aşikar. Ayrıca kızamık her sene aşılılar arasında da görülüyor, hatta salgınların en yoğun görüldüğü yerler New York, Kaliforniya ve (bu yıl) Ohio gibi ülke çapında en yüksek aşılanma oranlarına sahip, yani teoride şu “aşı kaynaklı” sürü bağışıklığının koruması gereken eyaletler. Ya evet, hani şu sürü bağışıklığı meselesi… Bundan daha da vahimi ise bugünlerde kızamık kapanların büyük çoğunluğunun yaşının ileri olması. Aşılara teşekkür etmek lazım bunun için tabii. 

Çocuğum hiçbir şekilde hasta olsun istemem ama kimse beni bu Dexter’ın laboratuvarından çıkma, kızamığı tutup en riskli seyredeceği bebek veya yetişkin popülasyonuna çekmekten başka işe yaramayan, ağır yan etkilere sahip , tutup herhangi birini çocuğuna içirmeye kalksa anne-babanın hapse atılacağı denli toksik madde ve virüs dolu, geçici, sahte bağışıklığın doğal bağışıklığa üstün olduğuna ikna edemez. Kanıta dayalı tıbba amenna, ama iş “kötü kanıt”a geldiğinde buna dur derim.

Çocuklarımı hiçbir koşulda aşılatmıyorum. Ne şimdi, ne de hiçbir zaman. Sizin kıytırık kızamığınız bu anneye vız gelir.”

 

Diğer kızamık makaleleri

Aşı Efsanesi – Söylence 7: “Çocuğum aşılara herhangi bir olumsuz reaksiyon geliştirmedi, o halde endişelenecek bir şey yok demektir”

Aşı Efsanesi – Söylence 7: “Çocuğum aşılara herhangi bir olumsuz reaksiyon geliştirmedi, o halde endişelenecek bir şey yok demektir”

AŞI SÖYLENCESİ 7:

Çocuğum aşılara herhangi bir olumsuz reaksiyon geliştirmedi, o halde endişelenecek bir şey yok demektir…”

…gerçekten öyle midir?

 Aşıların kayıtlardaki uzun dönem yan etkileri arasında otizm, hiperaktivite, dikkat eksikliği bozuklukları, disleksi, alerjiler, kanser ve diğerleri gibi kitle aşılama programlarından önce varlıkları pek az bilinen kronik immünolojik ve nörolojik rahatsızlıklar bulunmaktadır. Aşılarda thimerosal (bir cıva türevi), alüminyum fosfat, formaldehid (Avustralya Zehir Bilgilendirme Merkezi tarafından insan vücuduna zerk edildiğinde güvenli olarak kabul edilebilecek bir miktarı olmadığını açıklamıştır) ve phenoxyethanol (antifriz olarak bilinir) gibi toksik ve kanserojen etkisi bilinen maddeler kullanılmaktadır. Bu maddelerden bazılarının vücutta mide-bağırsak, karaciğer, solunum yolları, sinir sistemi, kalp-damar ve kan, üreme organları ve gelişimsel mekanizmayı zehirleyici etkisi bilimsel olarak tanınmaktadır. Kimyasal madde sıralamasında aşı içerisindeki pekçok madde en tehlikeli maddeler sınıfında yer alır ve bu maddeler aynı zamanda tehlikeli etkilerinden dolayı sıkı bir şekilde regüle edilmektedir. Bu maddelerden bazılarının mikroskopik ölçüdeki dozlarının dahi ciddi hasara yol açabildiği bilinmektedir. Bunların yanısıra aşılar, bilindiği takdirde pekçok insanın aşı kararını etkileyebilecek bir uygulama, yani kürtajla alınan fötal dokudan elde edilmiş insan diploid hücrelerinde kültürlenmektedir.

Tıp tarihçisi, araştırmacı ve yazar Harris Coulter (Ph.D.), yürüttüğü geniş çaplı araştırmalar sonucunda aşılama programlarının bebeklerde halk sağlığı yetkililerinin kabul etmek isteyeceklerinin çok üzerinde oranlarda, tüm çocukların %15-20’sini kapsayacak şekilde, düşük dereceli ensefalit, yani beyin iltihabına yol açtığını saptamıştır. Coulter, otizm, öğrenme bozuklukları, minimal veya orta dereceli beyin özrü, nöbetler, epilepsi, uyku ve yeme bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, astım, ani bebek ölümü, diyabet, obezite ve impulsif (dürtüsel) şiddet gibi  ensefalit [aşıların kayda geçen yan etkisi] sekellerininin [bir hastalıktan sonra yerleşip kalan işlev veya doku bozukluğu] bugün tam da modern toplumu istila eden rahatsızlıklar olduğuna dikkat çekiyor. Eskiden göreceli olarak az rastlanan bu rahatsızlıklar, çocukluk dönemi aşı sayısı arttıkça daha yaygın hale gelmiştir. Coulter ayrıca pertussis toksoidinin (zehirleyici özelliği ortadan kaldırılmış boğmaca toksini) laboratuvar deneylerinde hayvanlarda ensefalit oluşturmak için kullanıldığını da belirtiyor. Boğmaca (pertussis) aşısının beyinde hasar oluşturma kabiliyeti bilinmekle kalmıyor, aynı zamanda beyin hastalıkları üzerinde klinik araştırma yapan bilimadamlarının da çalışmaları için olmazsa olmazlarından birini teşkil ediyor.

Almanya’da yapılan bir bilimsel çalışmada aşılar ile dikkat eksikliği ve epilepsi de aralarında olmak üzere tam 22 nörolojik bozukluk arasında korelasyon saptanmıştır. Bir diğer açmaz da, aşılardaki viral elementlerin insan vücudunda senelerce kalarak zamanla mutasyona uğrayabilecek olmasıdır ki bu durumun sonuçları bilimadamaları için bilinmezliğini korumaktadır. Milyonlarca çocuk devasa ve oldukça kaba usullerle yürütülen bir deneyin parçası haline getirilirken tıp camiasından bu deneyin istenmeyen etkilerini izleme veya uzun vadedeki sonuçlarını araştırma yönünde samimi ve organize herhangi bir çaba göremiyoruz. Uzun dönem yan etkileri konusunda ortada bir çalışma olmadığına göre, aşıların “aydınlatılmış rıza” ve yeterli güvenlik çalışması olmadan yaygın şekilde kullanımı tıbbi bir deney sayılır. Amerikan Hekimler ve Cerrahlar Birliği (AAPS) ve Ulusal Aşı Bilgilendirme Merkezi (NVIC) tarafından da belirtildiği üzere bu uygulama, “modern biyoetiğin temel ilkeleri” olarak kabul edilen Nürnberg İlkeleri‘nin (Nuremberg Code) ilk ilkesine aykırıdır(53,54).

Aynı zamanda aşı teknolojileri de geliştiren Classen Immunotherapies’in kurucusu, bilimadamı ve tıp hekimi Bart Classen dünya çağında yürüttüğü epidemiyolojik çalışmalar sonucu aşıların 10 yaş altı çocuklarda görülen Tip 1 Diyabet‘in %79‘undan sorumlu olduğunu bulmuştur. Tip 1 diyabet oranında artış riski difteri aşısı sonrası gözlemlenen %9‘luk değer ile Hepatit B aşısına bağlı %50‘lik değer arasında değişiyor. Classen, CDC (Centres for Disease Control / Hastalıklarla Mücadele Merkezi) verilerinin bulgularını teyit eder nitelikte olduğunu belirtiyor. Ne var ki Classen’ın bulgularının diyabetin çok ötesinde alanlarda da geçerli olduğunu 1999 yılında British Medical Journal’da yer alan şu ifadelerinden anlıyoruz: “Astım, alerjiler ve bağışıklık sistemi işlevine bağlı gelişen kanserler de dahil olmak üzere diğer pekçok kronik immünolojik hastalıkta hızlı bir artış yaşanmakta ve bu artış bağışıklama programlarına bağlı olabilir.”. Diyabetle ilgili bulgular belki de buzdağının yalnızca görünen kısmı.

A.B.D. ve İngiltere’de son yıllarda yapılan çalışmalar aşıların otizme yol açtığını gösterir yönde(56,57,58). Cıva zehirlenmesi ve otizm neredeyse aynı belirtilere sahip(59) ve bir günde olunucak aşılar ile zarara yol açtığı bilinen ölçünün 41 kat üzerinde cıva alınması mümkün(60). 1980’lerin başında aşı takivime giren kızamık-kabakulak-kızamıkçık (KKK ya da “measles-mums-rubella (MMR)) aşısından sonra Kaliforniya’da otizm oranları son 20 yılda %1000’lik bir patlama yaşamıştır. İngiltere’de de 1990’larda takvime giren KKK aşısından sonra otizm oranlarında hızlı artış görülmüştür. Bazı bebekler aşılar yoluyla EPA (Environment Protection Agency) ajansının cıva için belirlediği güvenlik limitinin 100 kat üzerinde cıva almaktadır. Ocak 2000’de İlaç Yan Etkileri Dergisi (Journal of Adverse Drug Reactions) KKK aşısının güvenlik çalışmalarının yeterli düzeyde olmadığı ve lisans verilmemesi gerektiği yönünde açıklama yapmıştır. Aşı-otizm bağlantısı şüphelerini güçlendiren bir başka faktör de, otistik hastalarında sistematik cıva arındırma rejimenleri kullanan hekimlerin hastalarının genel sağlık durumlarında ve davranışlarında belirgin iyileşme kaydetmeleridir(61). Bugün, [Amerika’da] 150 çocuktan 1’i [bu oran, 2012 yılı itibariyle 88’de 1’dir] otizm teşhisi taşımaktadır. 1940’lı yılların başında, bugün kullanılan aşıların pekçoğu henüz piyasada yokken, otizm oldukça ender görülen ve ancak birkaç doktorun hizmet yılları boyunca rastlayacağı bir sağlık durumuydu.

 

AŞI GERÇEĞİ 7:

“Pekçok ciddi kronik hastalıkla ikna edici düzeyde korelasyon saptanmış olmasına rağmen aşıların uzun dönemde yol açacağı yan etkiler üzerinde durulmamaktadır. Hekimler bu hastalıkların çoğunda gözlemlenen muazzam artışı açıklayamamaktadır.” 

 


 

Kaynaklar:

53.  NVIC Vaccine Conference Program Guide, 1997.

54. Unanimous resolution of the AAPS, 57th Annual Meeting, St. Louis, MO, October, 2000; seehttp://www.aapsonline.org/.

55. British Medical Journal, 1999, 318:193, 16 (January).

56.Singh V, Yang V. Serological association of measles virus and human herpes virus-6 with brain autoantibodies in autism. Clinical Immunology and Immunopathology 1998;88(l):105-108.

57. Wakefield AJ, et al. Ileal-lymphoid-nodular hyperplasia, non-specific colitis, and pervasive developmental disorder in children. Lancet 1998;351:637-641. 

[Ed Not: Dr Wakefield ve diğer 12 meslektaşının bu araştırması, çocuklar üzerinde etik olmayan çalışma yürütülmüş olması gerekçesiyle geri çekilmiştir.]

 

58. Wakefield AJ, Anthony A, Murch SH, Thomson M, Montgomery SM, et al. Enterocolitis in Children With Developmental Disorders. Am JGastroenterol September; 95:2285-2295.

59. Stephanie Cave, MD, NVIC Vaccine Conference, September, 2000; see http://www.909shot.com  for conference transcripts and information.

60. Congressman Dan Burton, House Committee on Government Reform, Hearing on Mercury and Medicine, 6/18/2000.

61.Press Release, Feb. 12, 2001; see http://www.autism.com/ari/press1.html