İmmünogenetik ve Tarihi Açıdan Aşı İllüzyonu – Prof. Dr. Alişan Yıldıran

İmmünogenetik ve Tarihi Açıdan Aşı İllüzyonu – Prof. Dr. Alişan Yıldıran

Muhterem okuyucular, bu uzun, çarpıcı grafik ve kupürler ile desteklenmiş renkli! yazıda okuduklarımı ve öğrendiklerimi herkesin anlayabileceği şekilde lisanımıza aktarmak istiyorum. Çünki, diğer ülkelerde, bilhassa ABD’nde bunlar yıllardır gündemde…

Buna ilave olarak, ülkemizin durumunu ve gelecekde neler olabileceğini de takdirinize sunmaya çalışacağım. Sevgili bakanlığımıza da fikir verir inşallah.

‘İllüzyon’ Türk Dil Kurumu’na göre ‘gözbağı’ anlamında kullanılır. En azından yüzlerce doktor ve bilim adamı gibi (1) fakir de çocukluk çağı aşı uygulamasında (aşıda değil!) Rockefeller Tıbbı’nın (RT) küresel bir illüzyon husule getirdiğini ve yüz yıldan fazladır bunu sürdürdüğünü düşünmekdedir. Peki bunu nasıl başarmış ve neden yapmakdadır? İnsanlar bu zor konu hakkında neleri bilmelidir?

Konuyu elimden geldiğince basitleşdirerek ifade edip, efkâr-ı umûmîyi netleştirmeye gayret edeceğim.

Tıbbın Tarihe Tesîri
Evvelâ, tıbbın tarihin akışına tesirini ve bu bakımdan ne kadar önemli bir araç olduğunu hatırlamak îcabeder; Hazreti Peygamberin müjdelediği İstanbul’u fetheden ve tarihi değişdiren Fatih Sultan Mehmed Han’ın, Gedik Ahmed Paşa Otranto’yu fethetdikden sonra muhtemelen Roma üzerine sefere çıkacağı esnada, hekimbaşısı Yakub paşa (Maestro Iacobbo) tarafından zehirlenerek öldürüldüğü zannedilmekdedir (2). Çünki peygamberimiz daha az bilinen bir hadisinde Roma’nın da fethedileceğini bildirmişdir (3).

Böylece, insanların tıbba ve tabibe olan itimadı suiistimal edilerek, Avrupa’nın Müslüman olması en az altı yüz yıl gecikdirilmişdir. Muhterem Ahmed Şimşirgil hoca aksini düşünse de bana bu ihtimal gayet makul gelmekdedir. Ancak, kendisine padişahın hekimbaşılığı ve paşa ünvanı verilmiş bir mühtedî (Müslüman olmuş kimse) olduğu için başka bir kelime söylemek uygun düşmez çünki, dinimizde hüküm, zanlara-duygulara göre değil eldeki verilere göre verilir.

Rockefeller Tıbbının dünya ekonomisindeki yeri
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2016 yılında sağlık harcamaları 6.5 trilyon dolardır (4). Aynı yıl silahlanma için harcanan para ise sadece 1.69 trilyon dolar olmuşdur (5). RT’nin neden bu kadar filantropik (hayırsever-insancıl) (!) olduğunu anlatabiliyor muyum? Aşağıdaki resim ve ifade aslında bu yazının özeti gibidir.

Şekil 1. İlaç sanayii tedavi etmez, müşteri üretir!

Beş yaş altı çocuk ölümleri haritasına bakdığımızda, gelişmiş ülkelerde çocuk ölümlerinin çok az, Afrika, Hindistan, Latin Amerika ülkelerinde ise çok yüksek olduğu görülmekdedir (6). Bu ülkelerin ve diğer cephedeki gelişmiş ülkelerin kendi aralarındaki ortak noktanın gelir ve bu gelirin uygun şekilde harcanması, altyapı ve suya erişim olduğu yani çocuk ölümlerine yol açan en önemli etkenin ENFEKSİYONLAR DEĞİL içme suyu ve beslenme sorunu olduğu açıkdır.

Aşağıdaki grafikde ise beş yaş altı ölüm sebepleri arasında aşı ile önlendiği iddia edilen hastalıklarda sadece boğmaca, tetanoz ve kızamık yer almakdadır (toplam %6) ve hemen idrak edileceği gibi asıl sebeplerin fersah fersah gerisindedir (7). İshalden ölüm ise, yine temiz içme suyunun olmamasına bağlı olduğuna ve ağızdan veya damardan sıvı ile tedavi edilebildiğine göre bu gruba dahil edilemez.

Şekil 2. Aşıyla önlendiği iddia edilen hastalıklardan menenjit, kızamık, boğmaca ve tetanozun tamamının beş yaş altı ölüm oranlarında sadece %6’yı teşkil etdiği görülmekdedir.

Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre aşı pazarının büyüklüğü 2000 yılındaki 6 milyar dolardan, 2014 yılında 33 milyar dolara yükselmesi (8), yaklaşık altı kat artması ikstisadî olarak açıklanabilir mi?

Yılan yağı satıcısı sahneye çıkıyor!
Kariyerine ‘yılan yağı satıcılığı’ (yılan yağı=her derde deva iksir) ile başlayan büyük büyük baba Rockefeller’in (William Avery Rockefeller, 1880’ler) daha o zaman tıbbın gücünü ve zenginleşmenin yolu olduğunu keşfetdiğini, soyunun ise bu işi ne kadar gelişdirdiğini görebilirsiniz (9, 10, 11).

William’ın faaliyetleri esnasında, bir tarafdan ilmî tecesssüs (merak) yerine zengin ve meşhur olmayı daha ön planda tutan ve bu uğurda gerekirse öz oğlunu bile denek olarak kullanarak ölümüne yol açan Dr. Jenner gibi gibi bilim adamları (burada kısa bir not; ‘adam’ kelimesi feministlerin zannetdiği gibi cinsiyet belirtmez, bilim insanları diyenleri güzel Türkçemize saldırdıkları için kınıyor ve tarihe havale ediyorum) aynı yıllarda hızla aşıların hayvanlar üzerinde denenmesi ile immünolojinin temel mefhumlarını belirlemeye başlamışlardı: 1905’de Von Pirquet daha önce hiç bilinmeyen durumlar olan ‘ALLERJİ’yi ve serum hastalığını, 1913’de ise Charles Richet yine hiç bilinmeyen bir durum olan ‘ANAFİLAKSİ’yi tarif ederek Nobel alıyorlardı.

Yeri gelmiş iken allerji ve anafilaksi gelişen her hastanın aslında aşı kurbanı olduğunu hatırlatalım, daha önce bu durumların görülmüyor olması sorumlu dış etkenin aşılar olduğunun delilidir.

Ülkemizde Rockefeller Tıbbı
Daha önce de bahsetmiş olduğum gibi, RT’nın ülkemiz tıbbına müdahalesinin ise Hacettepe Tıp Fakültesi’nin kurulması için yapdığı yüklü bağış ile başladığını zannediyorum (12).

Bu bağış ile önce Hacettepe Tıp Fakültesi’ni, sonra Hacettepe Üniversitesi’ni, daha sonra da Bilkent Üniversitesi’ni kuran Prof. Dr. İhsan Doğramacı ise, ne hikmet ise İsrail devletinin ilan edildiği yıl kurulan Dünya Sağlık Örgütü’nün ana dili gibi İbranice konuşan genç kurucu üyesi idi (13) ve 2014’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından intihal yapdığı sabit görülecekdi (14).

Böylece ülkemizdeki tıbbı da yönlendirme imkanını temin eden RT’nin isim babalığını ise bu konudaki hacimli kitabın müellifi olan Richard Brown 1979’da yapmışdır (10). RT’nın bugün, 25 nobel ödülü kazanmış Rockefeller Üniversitesi ile bilhassa moleküler ve genetikde öncü konumda olması şaşırtıcı değildir (15).

Germ teorisi, mikrobiom ve lateral gen transferi
RT aşıların yaygın olarak kullanıma sokulabilmesi için; ‘Pastör’ün Germ teorisi’, toplumun bilhassa viral etkenlere karşı belli bir süre içinde gelişen ‘Sürü bağışıklığı’ ve İngilizlerin dünyayı yönetdiği ‘Böl ve Yönet’in benzeri olan ‘Korkut ve Yönet’ metodlarını maharetle uygulamışdır.

Aşı tarihinde mühim bir yer işgal eden Pastör mikropların dâima dışardan gelerek hastalık yapdığını zannediyordu, arkadaşı Bechamp ise ortamdaki değişikliklerin mikrobların değişdirdiğine ve böylece hastalık yapdığına inanıyordu (16, 17).

Günümüzde ise, bilhassa rizosfer (toprağı meydana getiren mikroorganizmalar-1 gramında 10 milyar adet bulunur) ve mikrobiomun (sıhhatli yaşamamızı temin eden, bilhassa barsaklarda yer alan faydalı mikroplar) keşfinden ve hijyen hipotezinin (enfeksiyonlar azaldıkça, nonenfeksiyöz immünolojik hastalıkların artması) kabulünden ve canlılar arasında lateral gen transferinin varlığının öğrenilmesinden sonra, yaygın aşı uygulamasının dayandığı bu teori, ciddî şekilde tenkid edilmekdedir (18, 19, 20).

Çöp-DNA ve endojen retrovirüsler
İnsan genom projesi 2001’de tamamlandığında, hepi topu 20000 civarında genin varlığı, meyve sineğinde bile 9000 civarında gen bulunması sebebi ile ‘eşref-i mahlukat’ yani en üstün yaratılmış olan insan için çok şaşırtıcı olmuşdu.

Ayrıca, DNA’nın büyük kısmı non-coding (kodlamayan) ‘junk-çöp’ olarak adlandırılan kısımdan oluşuyordu. Aslında bu durum bile daha bir tane bile faydalı mutasyon gösterememiş (heterozigot avantajın faydalı mutasyon olmadığını hatırlatırım) EVRİM zırvası ile her şeyi açıklamaya çalışan batı münevverlerinin mantıksızlığını göstermekde idi. Yaratıcının ilminin elbette bunda bize vermek istediği mesajlar olmalı idi. Nitekim, ENCODE projesi ile çöp?!-DNA’nın fonksiyonel olduğu ve kompleks süreçleri idare etdiği anlaşıldı, üstelik bu bölgelerde lateral gen transferi ve endojen retrovirüslerin varlığı söz konusu idi (21, 22, 23).

Bütün bunları mikrobiom ile birlikde düşündüğümüzde acaba ‘germ teorisi’ndeki mikroplar hakikaten mikrop mu idiler? Doğduğu gün maya kültürlerinde üretilmiş aşı ile karşılaşan bebekler için acaba bütün bunlar ne manaya geliyordu? Aşıların üretilmekde olduğu WI-38 gibi insan hücre serileri bunları ihtiva etmekde olmasın sakın? Ya bunlar ile karşılaşan aşı virüsleri HIV örneğinde olduğu gibi modifiye olup yeni ve daha kötü hastalıklara veya kansere yol açıyorsa? (24). Moleküler tıbdan azıcık haberi olan birisi için bunlar çok önemli suallerdir.

Virüsler virüs müdür?
Burada yine başka bir durum ortaya çıkıyor; Virüsler nedir, ne sebeple yaratılmışlardır?

Canlı olmanın unsurlarını taşımayan bu varlıkların hastalık yapabilen şekillerine canlı virüs denilmesi doğru mudur? Acaba virüsler diğer canlılardan dışarı kaçan mobil genetik parçalar mıdır? Bilgisayar virüslerinin fonksiyonları neden bunlara bu kadar benzemekdedir? Daha 1918’de, İspanyol grip virüsünün laboratuarda üretilebildiği ve milyonlarca insanın ölümüne yol açdığı doğru mudur? (25, 26).

Ya kızamık virüsünün varlığının isbatlanmadığını iddia eden alman viroloğun mahkeme ile haklı bulunmasını nasıl açıklanmalıdır? (27). Maksadımız yukarıda da belirtildiği gibi halkın anlayabileceği şekilde bilgilendirmek olduğu için bu konulara daha derinlemesine girmeye lüzum yokdur.

Aşılar bulaşıcı hastalıklar ortadan kaldırmış! (mı?)
Aşılar ile ilgili yazıların ilk cümlesi “aşılar tıbbın en önemli başarılarından biridir, aşılar sayesinde ölümcül hastalıklardan ölümler ortadan kaldırılmışdır” şeklindedir. Bu YANLIŞ bilginin kaynağı ABD’nin Hastalıkları Kontrol Merkezi (CDC)’nin istatistikleri çarpıtarak vermesidir (28). Hakikaten, yirminci asrın başında enfeksiyon hastalıkları ve bunlara bağlı ölümler belirgin şekilde azalmakdadır ama, bu durum aşıların yaygın kullanımından önce olmuşdur (29). İstatistikler başka ülkelerde de benzer sonuçları göstermekdedir. İnsanların kullanma suyunun, kanalizasyon sisteminin, ısınma imkanlarının olmadığı, en basit tıbbî malzemenin (mesela damar içi sıvı uygulamasının, antibiyotiklerin) olmadığı, açlık ve sefalet çekdiği, savaş ortamlarında ölümlerin basit enfeksiyonlarla olduğunu ve bunların aşılar sayesinde düzeldiğini iddia etmek açık bir PR (public relations- halkla ilişkiler) çalışması, Türkçesi ‘kandırmaca’dır. Yakın tarihimizde de bunların örnekleri çokdur. Hitler’in meşhur propaganda bakanı Goebbels’in taktiği ile “Bir yalanı ne kadar iyi uydurur ve ne kadar çok tekrarlarsanız, o kadar inandırıcı olursunuz”!..

Anti-vaccination league, Aşı muhalifleri…
Okumadan, kulakdan dolma bilgiler ile allâme olan meslekdaşlarımız ve diğerleri, aşılara muhalefetin yakın zamanda bir takım gericiler tarafından başlatıldığını ve yurdumuza özgü olduğunu zannetmekdedirler. Halbuki, daha 1870’de mecburî aşılamanın çok büyük bir malpraktis (hatalı ve zararlı uygulama) olduğu ve ölümlere sebep olduğunu, çiçek aşısının tetanoza yol açdığını yazan kitaplar yayınlanmakda idi (30).

RT’nın hakim olmasından önce yazılmış olan bazıları şunlar;

• Dr. CGG Nittinger … Evils of vaccination (1856)
• William Tebb …. Sanitation, not Vaccination the True Protection against Small-Pox (1881)
• William White …. The Story of a Great Delusion (1885)
• Alfred Russel Wallace … Vaccination Proved Useless & Dangerous (1889)
• Dr. Tenison Deane ….. The Crime of Vaccination (1913)
• Charles M. Higgins ….. Horrors of Vaccination exposed and Illustrated (1920)

RT bütün bu muhalefete rağmen hem para hem de medya desteğine sahip olduğu için bu uygulamaları gitdikçe arttırdı ve 1976’da başkan Gerald Ford’un bizzat aşı olması ile başlatılan kitle aşılamaları ile çok sayıda sebebi bilinmeyen o zamana kadar rastlanmamış hastalıklar ortaya çıkmaya başladı ve hızla artdı (31). Aşı olduktan sonra hastalandığını farkeden insanların açdığı davaları kazanarak büyük mikdarlarda tazminatlar kazanmaları ise RT’nı farklı bir strateji uygulamaya yöneltdi. Başkan Ronald Reagan’a 1986’da National Childhood Vaccine Injury Act (NCVIA-Millî Çocukluk Aşısı Zararı Kanunu) çıkarttırılarak, aşıdan zarar gören insanların aşı firmalarına dava açmaları yasaklandı (32). Aslında bu kanun oldukça insancıldı! Geçen yıl İtalya’da büyük toplumsal muhalefete rağmen çocuklara bütün aşıların yapılması mecburî hale getirildi (33). Bu hamle İsveç’de ise akamete uğradı, aşıların ciddî yan etkileri olması sebebi ile mecbûrî olması yasaklandı (34). Ülkemizde de aynı hamle denendi ancak şimdilik önüne geçilebildi (35). Halbuki, 2011’de, ABD yüksek mahkemesi aşıların ‘kaçınılmaz şekilde emniyetsiz-güvenilmez’ olduğunu, aşı firmalarının aleyhine dava açılamayacağına, aşıların yol açabileceği riskleri tamamen ailenin üstlenmesi gerekdiğine, utanmadan karar verdi (36), behey nâbekar; hem mecbur tutacaksın, hem de riski üstlenmeyeceksin, buna adalet denebilir mi?!

Mahkemenin yüzde yüz haklı olduğu konuyu ise, meşhur tıp kütüphanesi pubmed’in sahibi Amerikan milli sağlık enstitüsü başkanlığını uzu süre yapan Dr. James R. Shannon (37) şöyle ifade etmişdi “En emniyetli aşı, hiç yapılmayan aşıdır”!

Geçen sene bir Avrupa mahkemesi ise “Aşıların bilimsel delil olmadan da suçlanabileceği” kararını alarak ABD’ye gol atmışdı (Ergün Diler’in kulakları çınlasın) (38).

1976’dan sonra neler oldu?
Yukarda belirtildiği gibi kitle aşılamalarının yaygınlaşdırılması ve aşağıda anlatılacağı üzere millî aşı üretimlerinin iptal edilmesi ile daha önce bilinmeyen ve hiç görülmeyen hastalıklar ortaya çıkdı. Otizm bunların başında gelmekdedir, aşağıdaki grafikde durum açıkça görülmekdedir;

Şekil 3. Kitle aşılamalarının başladığı 1976’dan itibaren otizmin geometrik olarak artması tesadüf müdür?

Prematürite doğum, tip 1 diabet, multipl skleroz, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu gibi hastalıklar da geometrik olarak artmakdadır.
Halbuki, aşılarla önlendiği iddia edilen pek çok bulaşıcı hastalık gerçek (natürel) herd immünite (sürü bağışıklığı) sayesinde çok uzun sayılmayacak sürelerde sönümlenmekdedir, bu durum ise gözlerden kaçırılmakdadır. Aşağıdaki grafikde çok ölümcül ve bulaşıcı olduğu biline Ebola hastalığının bir yıldan kısa bir sürede aşı olmaksızın kendiliğinden sönümlendiği rahatça görülebilmekdedir (39). Bu grafiklerin gerçek rakamlarla çizildiğini, bir takım sanal hesaplarla ‘yılda şu kadar ölüm engellendi’ gibi bilimsel (!) yanıltmaların olmadığının da altını çizelim.

Şekil 4. Gerçek ‘herd immünite’ nasıl da aşısız ortaya çıkmış, hayret!

Ülkemizin aşı hikayesi nasıl?
Tek kelime ile acıklı! Şimdilerde gündemde olan, eskiden yerin dibine batırılan fakat büyük alman imparatoru Bismarck’ın bile takdir etdiği bir şahsiyet olan Sultan II. Abdülhamid’in (40) üstün öngörüsü ile avrupadan bile önce ülkemizde pek çok aşı üretilmeye başlamışdı (41). Bu fakire Allah’a şükürler olsun ki, bu ülkede devletimizin üretdiği sadece difteri, tetanoz ve verem aşıları yapılmışdı.

Ülkemizde çocuklara yaygın aşılama, millî olmadıkları tescillenen 12 Eylül darbecilerinin Rockefeller’in emrine uyması ile 1985’de yapılmaya başlandı;

Kupür 1

Kupür 1. Kendi ürettiğiniz aşıları bırakıp, ithal aşılarla aşı kampanyası yapın! Aferin!..

Aşıların dışarıdan geldiğine, kampanyanın başını UNICEF ve RT’nın desteklediği Hacettepe’nin çekdiğine dikkat ediniz.
Üç yıl sonra, Rockefeller’in bizzat darbecilere teşekkür ziyaretine geldiğini de görelim;

Kupür 2

Kupür 2. Bu ziyaretde devlet başkanına bu hizmetinden dolayı madalya takıldığını da duydum ancak, belgesine ulaşamadım.

Hemen ardından nerede ise yüz yıldır millî aşılarımızı üreten ve bu konuda büyük tecrübe ve birikim sağlamış olan Hıfzıssıhha enstitüsünün aşı üretmesinin engellenmesini görelim;

Kupür 3

Kupür 3. Yerli aşı ile birlikde yerli ve millî aşı teknolojisi de, birikimi de doğru çöpe!…

O yıllardaki ‘aşı bilim kurulu’ herhalde bugünkiler kadar becerikli değilmiş! Aşılama oranları %8’lere kadar düşmüş;

Kupür 4

Kupür 4. Aşılama oranları %8’lere kadar düşmüş, acaba aşısızlıkdan ölen çocukların sayısı kaç? Yüksek oranda olsa idi herhalde duyardık değil mi?

Gazetenin öngörüsü ise takdire şayan doğrusu. Hiç bir şekilde özelleştirilmemesi gereken askeri-stratejik bir ürün olan aşıların ithal edilmesini “FELAKET” olarak adlandırmış!..

Millî bir insan olduğu taa 2003’de, bugünleri görerek yazdığı ‘Uluslararası sermaye ve bağışıklama pazarı’ başlıklı ve her satırının Sağlık Bakanlığı tarafından tek tek ele alınması gereken yazısından (42) anlaşılan muhterem Prof. Dr. Gazanfer Aksakoğlu’nun giriş cümlesi ‘Bağışıklama da, aşı üretimi de devletin elinden ve kamu görevi olmaktan çıkarıldı, sermayeye teslim edilerek tatlı karlar için yatırım aracına dönüştürüldü. Artık bebeklerin ve erişkinlerin bağışıklanmaları üzerinde kişisel, kurumsal ve sınıfsal çatışmalar, uluslararası sermayenin kanlı çıkar oyunları yer alıyor’. O dönemin aşı bilim kurulunda yer alan Gazanfer hoca herhalde hepatit B aşısının yenidoğanlara uygulanmasını önleyemediği için görevini bırakmış olmalı. Yenidoğanın immün sisteminin bu aşıya uygun cevap gelişdiremeyeceğini hâlâ anlayamayanlara yapılması gereken (!) hpv aşısı bile az gelir.

Mevzû-u bahis yazıdan iki paragrafı ne yalanlar söylendiğinin anlaşılabilmesi için yorumsuz aktarıyorum;

‘Uygulamanın temel yaklaşımı aşı ile sağlanan yararın abartılmasıydı. Tayvan’da HBV aşısı gereksinmesi olduğu ileri sürülürken yaş ve cins grupları arasında Hepatoselüler Karsinoma riski yüksek olanlar ön plana çıkarılıyor, CVI’nin elemanları tarafından abartılı ölüm riskleri öne sürülüyordu (Miller MA, Kane M, 2000; Miller A, McCann L, 2000). Hib aşısı için gereksinme yaratmak amacıyla Hindistan çocuklarının yılda 500 milyon doz aşıya gereksinmesi olduğu ileri sürülüyor, bu ülke çocuklarının doğal bağışıklığı oluştuğu yönündeki araştırmalar (Puliyel JM et al, 2002) ve Türkiye’den bu savı destekleyen bulgular (Tastan Y et al, 2000) yok sayılıyordu. Üstelik Hindistan’da Hib’in yaygın bir tehlike oluşturmadığı dört büyük araştırma hastanesinde ileriye yönelik sürdürülen bir araştırmada 3,441 menenjit, pnömoni ve sepsis olgusundan yalnızca 58’inde Hib üretilebilmesinden anlaşılıyordu (Beri RS, Ojha RK, 2002).

HBV aşısının maliyet-3plm etkin olduğu kanıtlanmaya çalışılırken Hindistan’da yılda Hepatit B’ye bağlı 200,000 ölüm olduğu -aynı CVI elemanlarınca- öne sürülüyor (Miller MA, Kane M, 2000; Miller A, McCann L, 2000), Hindistan Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü’nün bu ülkede yılda yalnızca 4,935 kişinin Hepatit B’ye bağlı Hepatoselüler Karsinoma’dan öldüğü hesapları (Dhir V, Mohandas KM, 1998) unutulmuş görünüyordu. Kapitalizm pazara insanların gereksinmesi olmayan ürünler sunuyor, konu sağlık olduğu için bu ürünleri uluslararası sağlık kuruluşlarına ve hükümetlere kabul ettirmekte güçlük çekmiyor, pazar giderek büyüyordu. Pahalı bulunan aşının fiyatının ucuzlayabilmesi için Hib aşısı dozunun 4’e çıkarılması bile önerilebiliyordu (Nossal G, 1998)’.

‘… tüm dünya çocuklarına Kızamık başta olmak üzere temel aşıların yapılması ile yılda 3 milyon çocuğun yaşamının kurtarılacağı savlanıyor (Brown P, 2003), oysa bu çocukların beslenme yetersizliği, uygun olmayan barınma koşulları, eğitimsizlik gibi nedenlerle ve pnömoni, ishal, kaza gibi sonuçlarla öleceği gözardı ediliyordu. Örneğin Kasongo, Zaire’de 1981’de Kızamık aşısı uygulanan ve uygulanmayan iki grup çocukta izleyen yıllarda ölüm hızlarında farklılık bulunmamıştı. Honduras’ta 1984-5 ORT kampanyasının hemen ardından Polio salgını gelişmişti (GLoyd S, Roy K, 2000)’.

Dr. Aksakoğlu’nu görevden alıp, sözde bilim kuruluna altı büyük ilaç firmasının temsilcisini kim, hangi özellikleri sebebi ile dahil etdi? Geçen sene bu isimler internet ortamında kendi kendilerini ifşa ediyorlardı, artık bundan neden vaz geçdiler? Sağlık Bakanlığı bunları kuruldan çıkarmak için neyi bekliyor? Her şeyi muhterem Cumhurbaşkanı’na şikayet etmek mi gerekiyor?

Bu kişiler hala ilaç firmalarının koltuğunda bu milletle alay eder gibi açıklamalar yapabilmekde ve Bakanlık nezdinde itibar görebilmekdedirler (43).

Bu konuyu fakirden daha önce daha geniş olarak ele alan muhterem Asena Devlet’in yazısını da okumak gerekir (44).

Biraz aklı eren, İngilizce bilen herkesin webde, ingilizce bilmeyenlerin de geçenlerde RT’nin diğer marifeti olan gıda terörü üzerine Soner Yalçın’ın yazdığı ‘Saklı Seçilmişler’ (Bu ismi meşhur gizli tarikat Skull and Bones’u (45) çağrıştırdığı için verilmiş olmalı!) kitabında bunları bulabileceğini de hatırlatmalıyım.
Enfeksiyoncu arkadaşlar (hâlâ !) bana inanmıyor olabilirler, belki aşağıdaki kupürdeki bilgi gözlerinin açar;

Kupür 5

Kupür 5. Günümüz teknolojisi ile üretilen aşılar ‘özellikle’ yenidoğan çocuklar, yaşlılar ve bağışıklık sistemi baskılanmış (mesela gebeler) insanlarda etkili OLAMIYOR!

Bu başlık altında son olarak şunu da ilave etmeliyim, gen işleme (gene-editing, CRISP-R, organizmaya istediğin geni ekleme, istediğin geni susturma) (46) teknolojisinin yaygın olarak kullanıma girdiği son yıllarda uluslararası sermayeye, RT’na ASLA güven olmayacağını, çocuklara onların üretdiği HİÇ BİR aşının yapılmamasının bile İSTİKBÂLİMİZ için çok daha güvenli olacağını buraya not olarak naçizâne düşüyorum.

Depopulation ‘nüfusun azaltılması’ konusu
Depopulation konusu, benim alanımın dışında ama, buradan yükselen pis kokuları konuyu immünogenetik ve tarihi açıdan ele alan yazıda hatırlatmam yerinde olacakdır.

Evvelâ baş aktörler ile ilgili bir kaç nokta; dünyada şu anda aşı konusunda, dolayısı ile immünoloji konusunda bir numara kabul edilen Emory Vaccine Center ABD’nin Georgia eyaletinde, Atlanta şehrinde bulunmakdadır. Ne tesadüf, meşhur ‘hastalıkları önleme dairesi-CDC’, Ahmet Rasim hocanın deyimi ile (47) komedi merkezi buraya sadece bir dakika mesafede (hiç gitmedim ama Google maps sağolsun). Aşı merkezinin bu eyaletde olması bir anlam ifade etmez ama, Washington, Boston veya New York’da olması daha makul olan CDC’nin burada olması ilginç! Daha ilgincine gelince; 1976’da kitle aşılamasına geçildikden kısa bir süre sonra 1980’de kim tarafından ve neden yapıldığı bilinmeyen, aşı merkezine 2.5 saat mesafede ve aynı eyaletde yer alan taş ocağında tuhaf bir abide yapıldı (48). Bu abideyi en azından bendeniz için ilginç kılan şey ise üzerinde yer alan yazıların ilk cümlesinin ‘insanlığı tabiat ile uyumlu olacak şekilde beş yüz milyonun altında tutun’ emrinin (!) yer almasıdır. Ülkemizde pek iyi tanınmayan yayın kuruluşu CNN’in kurucusu Ted Turner’ın buna benzer cümlesi ve GAVI (Aşılar ve bağışıklama için küresel birlik)’yi kuran minicik yumuşak (!)’ın sahibi Bill Gates’in ‘Aşılar nüfusu kontrol etmenin en iyi aracıdır’ (49) sözleri çok uyumlu bir komplo teorisi teşkil ediyor galiba!… Bunlar komplo ise 2014’de Kenya’da DSÖ’nün tetanoz aşısında bulunan kısırlaştırıcı hcg’yi kim oraya koymuş acaba? (50).

Cevaplanması gereken sorular

Konu ile ilgili olarak daha önce de şu soruları sormuş ve tabii ki yetkililerden cevap alamamışdım;

1. Neden 1990’lara kadar olduğu gibi, kendi aşımızı üretemiyoruz?

2. Neden ülkemizde 1990’lara kadar pek görülmeyen alerjiler artık bu kadar sık görülüyor?

3. Aşıların stratejik ürünler olduğunu, silah olarak kullanılabileceğini biliyor musunuz?

4. Aşı bilim kurulu neden 1/3 oranında ticarî firma temsilcileri ihtiva ediyor?

5. Her yıl 1.300.000 bebeğin doğduğu ülkemizde, her birine 46 doz aşının yapıldığı bir abonelik sistemi ne kadarlık bir ticarî pazar oluşturur, bunlar başka sağlık sorunlarına yol açarsa bu sektörün büyüklüğünü fehmedebilir misiniz?

Bu vatanın, bu milletin evladlarına iyilik adı altında yapılan uygulamalar şeffaf ve makul olmalıdır. O halde, muhatabı kim ise şu soruları da net olarak cevaplamalıdır;

1. Aşı uygulamasının sorumluluğu kimdedir? Aşı bilim kurulunun mu, Sağlık Bakanlığı’nın mı?, her ikisinin mi?

2. Tamamı yabancı ülkelerden alınan, tıbbî ve invasif (girişimsel) bir uygulama olan aşıların yan etkileri neden takib edilmemekdedir? Kimse ediliyor demesin, daha önce de yazdım, ülkemizde VAERS benzeri bir sistem yokdur. Yan etkiyi anlamak için göz ve zihin açıklığı gerekir. ABD’nde son on yılda kızamık aşısından 108 ölüm bildirildiğini (51), gerçek rakamın ve diğer yan etkilerin bundan kat kat fazla olduğu düşünüldüğünde bu takib sistemi kurulmadan bu uygulamayı yapanlar kendilerini vicdanen rahat hissedebiliyorlar mı?

3. Ülkemizde aşıların sektirmeden yapılması için uygulanan performans sistemini kim akıl etmiş ve nasıl bu kadar sistematik çalışabiliyor? Performans için ödenen para ne kadardır ve nereden karşılanıyor? Bu uygulamadan zarar gören çocuklar olduğuna göre bu uygulamayı yaparak alınan para helal midir?

4. Mevcut bilimi ve ürünlerini mutlak hakikat kabul edip, hür iradesi olan insanları, devlet mekanizmasını ele geçirmiş bir takım bürokratlarla, ‘çocuklarını elinden alırım’ gibi engizisyonu hatırlatan bir takım safsatalarla aşı yapdırmaya zorlamanın yukarda bahsetdiğim hukuk skandallarının sonuçlarının nereye varacağı hakkında bir fikriniz var mı?

Sizi bilmem ama, bu fakiri bu konuda yalnızca Yüce Yaratıcının sözleri bağlar;

‘…onlar yeryüzünde ortalığı fesada vermek, EKİNLERİ (gıda?) tahrip edip NESİLLERİ (depopulation?) bozmak için çalışır….’ Bakara-205.
En doğrusunu Allah (cc) bilir!….

KAYNAKLAR

(1) https://www.facebook.com/media/set/?set=a.644462025684284.1073741834.350017531795403&type=3
(2) http://ahmetsimsirgil.com/fatih-sultan-mehmed-han-zehirlendi-mi/
(3) Ramuzu’l-Ehadis, 478/5; Krş. A. Yardım, Türk’ün Şeref Madalyası: Fetih Hadisi, Kubbealtı Akademi Mec., Sayı 3 Temmuz 1979, Sayfa :64
(4) http://www.who.int/mediacentre/factsheets/fs319/en/
(5) https://www.sipri.org/research/armament-and-disarmament/arms-transfers-and-military-spending/military-expenditure
(6) https://ourworldindata.org/child-mortality
(7) http://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(10)60549-1/ppt
(8) https://www.corbettreport.com/rockefeller-medicine-video/
(9) http://www.who.int/immunization/research/forums_and_initiatives/1_ABatson_Global_Vaccine_Market_gvirf16.pdf
(10) https://www.amazon.com/Rockefeller-Medicine-Men-Capitalism-America/dp/0520042697
(11) http://www.medicine.news/2016-04-15-what-is-the-rockefeller-foundation-and-how-has-it-oppressed-natural-medicine-for-nearly-a-century.html
(12) Cumhuriyet, 15.02.1965, sayfa 3.
(13) http://www.milliyet.com.tr/1998/09/19/haber/hab02.html
(14) http://www.radikal.com.tr/turkiye/aihm-33-yillik-intihal-tartismasina-noktayi-koydu-1191058/
(15) https://www.rockefeller.edu/about/awards/
(16) http://www.mnwelldir.org/docs/history/biographies/louis_pasteur.htm
(17) https://en.wikipedia.org/wiki/Louis_Pasteur
(18) Cabrera-Perez J et al. Experimental Biology and Medicine. 2017. 242: 127-139.
(19) https://www.nature.com/news/2010/101124/pdf/468492a.pdf
(20) https://www.the-scientist.com/?articles.view/articleNo/47125/title/Bacteria-and-Humans-Have-Been-Swapping-DNA-for-Millennia/
(21) https://www.theguardian.com/science/2012/sep/05/genes-genome-junk-dna-encode
(22) http://www.bbc.com/earth/story/20150619-there-is-alien-dna-inside-you
(23) https://www.quora.com/Would-removing-useless-junk-DNA-change-humans-significantly
(24) PMID: 20335054
(25) https://en.wikipedia.org/wiki/Virus
(26) https://academic.oup.com/cid/article/49/9/1405/301441
(27) http://learninggnm.com/SBS/extdocs/Lanka_Bardens_Trial_E.pdf
(28) https://www.cdc.gov/mmwr/preview/mmwrhtml/00056803.htm
(29) https://childhealthsafety.wordpress.com/graphs/
(30) https://archive.org/details/39002086344398.med.yale.edu
(31) https://worldmercuryproject.org/news/diseases-with-unknown-etiology-trace-back-to-mass-vaccination-against-influenza-in-1976/
(32) https://en.wikipedia.org/wiki/National_Childhood_Vaccine_Injury_Act
(33) https://www.thelocal.it/20180116/italy-election-compulsory-vaccine-law
(34) http://yournewswire.com/sweden-mandatory-vaccinations/
(35) https://tr-tr.facebook.com/dralisanyildiran/posts/728566017348229
(36) http://www.hutchnews.com/a1f84eca-2bf8-5839-b94b-d0a0d1c6e7f6.html
(37) https://www.nytimes.com/1994/05/24/obituaries/james-a-shannon-89-is-dead-ex-director-of-health-institutes.html
(38) http://ahmetrasimkucukusta.com/2017/06/24/yazilar/elestirel-yazilar/saglik-sistemi/avrupa-adalet-divani-asilar-bilimsel-delil-olmadan-da-suclanabilir/
(39) https://en.wikipedia.org/wiki/Epidemic
(40) http://yedikita.com.tr/ikinci-abdulhamid-han-hakkinda-7-itiraf/
(41) http://www.oncevatan.com.tr/abdulhamit-ve-pastor-makale,32673.html
(42) http://webb.deu.edu.tr/halksagligi/doc/yazilar/ga-uluslararasibagisiklamapazari.pdf
(43) http://ahmetrasimkucukusta.com/2018/03/18/hakkimda/asi-sayesinde-turkiyede-her-yil-14-bin-296-cocuk-olumu-engelleniyor/
(44) https://lilliputian.me/2014/01/mehtapin-asilarla-imtihani-bolum-2/
(45) https://eksisozluk.com/skull-and-bones–214646
(46) https://www.chemistryworld.com/opinion/should-we-allow-genetic-vaccination-with-crispr/2500116.article
(47) http://ahmetrasimkucukusta.com/2013/09/29/yazilar/tip-yazilari/grip-tip-yazilari-yazilar/ccdc-hastalik-kontrol-ve-komedi-merkezi/
(48) https://en.wikipedia.org/wiki/Georgia_Guidestones
(49) http://www.healthfreedoms.org/bill-gates-vaccines-are-the-best-form-of-population-control/
(50) https://www.lifesitenews.com/news/a-mass-sterilization-exercise-kenyan-doctors-find-anti-fertility-agent-in-u
(51) https://www.globalresearch.ca/measles-vaccines-kill-more-people-than-measles-cdc-data-proves/5429736

 

Kabakulak, Kızamık, Kızamıkçık Aşısının Klinik Deneylerde Tespit Edilen “Yan Etkileri”

Kabakulak, Kızamık, Kızamıkçık Aşısının Klinik Deneylerde Tespit Edilen “Yan Etkileri”

Aşağıdaki bilgiler M-M-R® II marka canlı Kızamık, Kızamıkçık ve Kabakulak aşısının orijinal ürün bilgisinden alınmıştır.

Aşıyı uygulayacak hekim veya sağlık görevlisinin her aşıdan önce oturup sizinle birlikte üzerinden geçmesi gereken, aşı ürün bilgisi dediğimiz doküman şu:

kkk insert

Bu dokümanda genel olarak aşı yapımında kulanılan maddeler ve bunların miktarları, aşıya kontraendikasyon oluşturacak durumlar, aşının kaç kişi üzerinde ne tür deneylerde denenmiş olduğu, yan etki için kaç gün izlem yapıldığı, bu izlemin telefonda soru mu yoksa hastanede gözlem şeklinde mi yapılmış olduğu, klinik deneylerde karşılaşılan yan etkiler ve aşı genel popülasyona uygulanmaya başlandıktan sonra ortaya çıkan yan etkiler, aşının toksikolojik çalışmalarının yürütülmüş olup olmadığı, kanser yapıcı etkisinin araştırılıp araştırılmamış olduğu gibi bilgiler yer alır.

Kanunen hastanın “aydınlatılmış rıza” hakkı çerçevesinde bu açtığınızda yarı bele kadar uzanan bilgileri doktor veya hemşireden almış ve aşıyı olup olmama kararını buna göre vermiş olması gerekmektedir.

Bu belgeyi ve burada geçen bilgileri size göstermeden “bilgilendirme” yapan sağlık çalışanları görevlerini yerine getirmiyor, siz de aydınlatılmış rıza hakkınızdan mahrum bırakılıyorsunuz demektir.

Unutmayınız, hekim veya sağlık personelinin sizlere aşı ile ilgili verirken amacı sizi bilgilendirmek olmalı, ikna etmek değil.

Tıp hukuku gereği hekimin size karşı olan yükümlülüklerini, bunları yerine getirmediği takdirde doğacak hukuki sorumlulukları yeniden hatırlamak için lütfen buradaki aydınlatılmış onam ilkesinin açıklandığı yazımıza göz atınız.


Tüm Vücutta Yarattığı Etkiler
:

Panikülit – Özellikle karın duvarındaki derialtı yağ dokusunun iltihabı

panniculitis (1)

Panikülit

Atipik Kızamık [Sadece aşılılarda görülen Atipik Kızamıkla ilgili geniş bilgi için buraya ve buraya bakınız.

Atypical-Measles

Atipik kızamık döküntüsü

Senkop – Beynin kansız kalışı nedeniyle gelişen geçici bilinç kaybı; bayılma hali; baygınlık
Bağ ağrısı
Baş dönmesi, sersemlik
Malez – Keyifsizlik; herhangi bir hastalığın başlayacağını gösteren kırıklık hissi
İritabilite – Vücudun veya organın uyartıya aşırı tepki gösterişi ile belirgin durum; uyartıya aşırı duyarlılık hali

Kardiyovasküler Sistem:

Vaskülit – Damar iltihabı; kan veya lenf damarı iltihabı

vaskülit-2

Vaskülit

Sindirim Sistemi:

Pankreatit – Pankreas iltihabı

panreas (1)

Pankreas iltihabı

İshal
Kusma
Parotit – Kabakulak virüsünün sebep olduğu, kulakaltı tükürük bezi (parotis)’nin iltihaplanarak şişmesi ve ateşle belirgin, bazı vakalarda menengoensefalit [Beyin ve beyin zarlarının beraber iltihabı], erkekte orşit [Testis iltihabı], kadında ooforit [yumurtalık iltihabı] gibi komplikasyonlara yol açan iltihabi hastalık

parotit (1)

Parotit bezi iltihabı

Mide bulantısı

Endokrin Sistem:

Tip 2 Diyabet – Şeker hastalığı

Hemik [Kan] ve Lenfatik Sistem:

Trombositopeni – Kanda trombosit sayısının-kanamaya uzanmak üzere- ileri derecede azalışı

trombocitopenia-en-infante1

Trombositopeni

Purpura – Kılcal damar duvarlarından kan sızmasına bağlı olarak deri ve mukozalar üzerinde, başlangıçta kırmızı, daha sonra morumsu renk alan peteşi ’1er ya da ekimoz’lar oluşmasıyla belirgin kanama bozukluğu

purpura-300x220

Purpura

Lenfadenopati – Lenf düğümlerini tutan herhangi bir hastalık; lenf düğümü veya lenf düğümlerinin -herhangi bir sebeple- şişmesi ile belirgin durumu

lenfanonit-300x221

Lenfadenopati

Lökositoz – Kanda lökosit sayısının artışı; lökosit sayısının 1 mm3 kanda 10.000′in üstüne çıkışı

Bağışıklık Sistemi:

Anafilaksi – Önceden vücuda girişiyle duyarlılık oluşmuş bir antijen (ilaç, aşı, belli bir besin maddesi, hayvansal serum, böcek zehiri, kimyasal madde vb.)‘in, vücuda ikinci defa girişiyle gelişen, yaşamı tehdit edici aşırı duyarlılık yanıtı
Anaflaktoid [anafilaksiye benzeyen] reaksiyonlar
Anjiyonörotik ödem – Allerjik etkenlere bağlı olarak deri ve mukozalarda aniden gelişen, fakat bir süre sonra kendiliğinden kaybolan, sınırlan belirli ödematöz alanlar oluşmasıyla belirgin ödem; anjiyoödem; Quincke ödemi

angioedema1336664143934

Anjiyoödem

Periferal Ödem
Yüz Ödemi
Kişide geçmiş alerji (bronşiyal astım) öyküsü olsun olmasın görülen Bronşiyal Spazm

Kas ve İskelet Sistemi:

Artrit – Eklem iltihabı

151f52a25d06066cdc39afd8fb80325f

Çocuklarda görülen artrit

Artralji – Eklem ağrısı
Miyalji – Kas ağrısı
Parestezi – Herhangi bir vücut bölgesinde -otonom sinir sistemindeki dengesizliğe bağlı olarak- gelişen, geçici his yokluğunun eşlik ettiği uyuşma veya karıncalanma hali

Sinir Sistemi:

Ensefalit – Beyin iltihabı; beynin akut enflamasyonu. Beynin virüsler tarafından enfeksiyonu anlamına gelir. Ensefalitlerin en sık bulgusu ateş ile birlikte olan başağrısı, bulantı, kusma, konfüzyon (yer, zaman, kişi bilgisinde karıştırmalar)’dur. Hastalık ilerledikçe nörolojik kayıplar, epilepsi nöbetleri ve felçler ortaya çıkabilir.
Ensefalopati – Ensefalopati, beyin dokusunda genelde dejeneratif değişikliklerin görüldüğü hastalıklar olarak bilinmektedir. Akut veya kronik karaciğer hastalıkları sonucu oluşan, motor ve mental bozuklukların görüldüğü nöro pisikiyatrik bir sendromdur. Zayıf koordinasyon, kas seğirmesi, titreme, veya nöbet gibi belirtiler görülebilir. Bazı durumlarda hasta komaya bile girebilir.
Measles inclusion body encephalitis (MIBE) – Kızamık inklüzyon cisimciği ensefaliti
Subakut sklerozan panensefalit (SSPE) – Kızamık virüsü enfeksiyonunun (beyin iltihabı) sebep olduğu bir merkezi sinir sistemi hastalığıdır. Kızamık veya kızamık benzeri bir virüsün sebep olduğu az rastlanan, ölümcül bir nörolojik hastalıktır. Hastalık yetişkinlerde de görülmekle beraber erkek çocuklarda kız çocuklara nazaran daha sık rastlanmaktadır.
Hastalığın sebep olduğu patolojik değişiklikler özellikle tek bir organda, beyinde gerçekleşmektedir. Hastalarda sırasıyla spastiklik, koma ve 6 ila 12 ay içinde ölümle sonuçlanan ilerlemeli beyin işlevi kaybı görülür.

Bu hastalık, nadir olarak, genelde bir milyon çocukta bir vaka olarak görülmesine karşın, son 40 yıldır bilimsel literatürde daha kapsamlı bir şekilde yer almaktadır. [Neden acaba??!!] Modern tıpta henüz kesin bir tedavisi yok. Ancak hastalığın seyri yavaşlatılabilmektedir.
Guillain-Barré Sendromu (GBS) – Akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar. Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır. Ayak ve bacak kaslarından başlayarak kısa sürede karın, göğüs, kol ve yüz kaslarına yayılan, kaslarda -bazen felce uzanabilen- kuvvet azalması ve his kaybı ile belirgin polinevrit.
Akut disemine ensefalomiyelit (ADEM) – Herhangi bir enfeksiyon’un komplikasyonu olarak gelişen ensefalomiyelit, yani beyin ve omuriliğin birarada iltihabı.
Transvers Miyelit – Omurilikte meydana gelen enflamasyon sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluk. TM, hem yetişkin hem de çocukları etkileyen bir felç durumudur. Çok nadirdir ve hasta belirtileri göstermeye başladıktan 24 saat sonra hastalık son safhaya gelecek şekilde hızlı yayılır. İlk belirtisi bacaklarda ve nadiren kollarda uyuşma-karıncalanma şeklindedir. Bu hissizlik zamanla vücuda yayılır. Omurilik etkilendiği için, dokunma gibi duyularda ve bazı kaslarda işlevsizlik gözlenir. Mesane ve bağırsak kontrolü kaybedilir.
TM genellikle viral veya bakteriyel bir hastalığın sonucudur ya da bağışıklık sisteminin omuriliğe saldırması (Otoimmün) sonucu oluşur.
Febril konvülsiyon/Ateşli Havale – Genellikle bebeklerde yüksek ateş esnasında görülen konvülsiyon. Şuur kaybı, katılaşma, istem dışı kasılmalara neden olur.
Afebril Konvülsiyon (ateşsiz havale) veya nöbetler – Kandaki şeker veya kalsiyum düşmesi gibi biyolojik nedenleri olabileceği gibi beyinde bir zedelenme olanağı da muhtemeldir. Hiçbir neden bulunmamışsa, bu havaleler sara hastalığı olarak kabul edilir. Epilepsi nöbetleri, değişik tiplerde olabilir. Nöbetler; büyük (genel, jeneralize tonik-klonik, grand mal, kasılma-çırpınma ile karakterize) yada küçük (kısmi, parsiyel, sadece yüz, kol yada bacakta kasılma [basit parsiyel] veya anlamsız konuşma ve davranışlar ile karakterize [kompleks parsiyel]) nöbetler şeklinde ortaya çıkabilir.
Ataksi – Kasların birbiriyle ilişkisiz çalışması sonucu istemli hareketlerin düzensiz seyretmesi hali; vücut hareketlerinde uyumsuzluk

dwe00211g18

Denge sağlamak için ataksili çocuk bacakları iki yana açık ve öne eğilmiş şekilde yürür. Adımları düzensizdir; hareketleri çalkantılı denizdeki bir teknede yürümeye çalışıyormuş veya sarhoşmuş izlenimi verir.

Polinevrit – Birkaç sinirin aynı anda beraber iltihabı
Polinöropati – Birkaç siniri ilgilendiren herhangi bir hastalık veya bozukluk; özellikle birçok sinirin -iltihaplanma olmaksızın- dejeneratif değişiklikler göstermesi
Okülomotor palsiler/sinir paralizileri – Göz sinirlerini tutan felç

Nerve_Palsy_and_Paresis1

Viral enfeksiyon sonrası göz siniri felç olan çocuk

Parestezi – Herhangi bir vücut bölgesinde -otonom sinir sistemindeki dengesizliğe bağlı olarak- gelişen, geçici his yokluğunun eşlik ettiği uyuşma veya karıncalanma hali
Aseptik Menenjit – Amerikan Aşı Sonrası İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi’ne KKK aşılaması sonrası aseptik menenjit bildirimleri geliyor. Daha önceki yıllarda kullanılan Urabe tipi kabakulak virüsünün aseptik menenjite yol açtığı kesin olarak tespit edilmiş olmasına rağmen, bu aşıda kullanılan Jeryl Lynn™ tipi kabakulak aşısının aseptik menenjite yol açtığına dair henüz kanıt bulunamadığından bunu yok sayıyorlar.

Solunum Sistemi:

Akciğer iltihabı/Zatürre/Pnömoni
Boğaz ağrısı
Öksürük
Rinit – burun mukozasının iltihabı

Cilt:

Stevens-Johnson Sendromu – Cilt ve mukoza zarının ilaç veya enfeksiyona karşı ciddi şekilde reaksiyon gösterdiği nadir görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Stevens-Johnson sendromu genellikle grip benzeri belirtilerle başlar ve ardından sonuç olarak cildin üst katmanının ölerek dökülmesine neden olan cilde yayılan ağrılı kırmızı veya morumsu kızarıklıklar ve su kabarcıkları oluşur

steven

Stevens-Johnson Sendromu

Mültiform eritem – deri ve mukozalarda aynı anda çeşitli tip (papül, vezikül, bül vb.)’te erüpsiyonla belirgin durum

29218tn

Multiform Eritem

Ürtiker – Allerjik, psikojenik ya da fiziksel nedenlere bağlı olarak deride kaşıntılı, geçici kabarcıklar oluşması ile belirgin durum; kurdeşen

images

Yüzde çıkan ürtiker

Raş/Döküntü – Deri üzerinde oluşan pembe ya da kırmızımtrak küçük kabartılar

raş

KKK aşısı sonrası ortaya çıkan döküntü

Kızamık Benzeri Raş/Döküntü
Pruritus – kaşıntı

Duyu organları – Kulak:

Sinir harabiyetine bağlı Sağırlık
Otit Medya – Kulakta ağrı ve dolgunluk hissi, işitme kaybı, akıntı ve ateşle seyreden, çoğu kez üst solunum yollarından yayılan bakteri veya virüsün sebep olduğu orta kulak iltihabı

Duyu Organları – Göz:

Retinit – Retina iltihabı
Optik Nörit – Görme sinirin iltihaplanması, rahatsızlanan gözde aniden kısmi körlüğe neden olur. Virütik enfeksiyon, bir otoimmün süreci (vücudun kendi yapılarına kendisinin saldırması) ya da çok yönlü gözakı iltihaplanması sonucu meydana gelebilir. En sık neden multipl skleroz hastalığıdır. MS hastalarının %50 den fazlasında optik nörit gelişir. %20-30 hastada da optik nörit MS’in ilk bulgusu olarak görülür.
Optik nöritin bazı diğer nedenleri; enfeksiyonlar (örneğin; Sifiliz, Lyme hastalığı, zona), otoimmün bozuklukları (Örn. lupus), inflamatuvar barsak hastalığı, ilaca bağlı (örneğin kloramfenikol, Etambutol) vaskülitler ve diyabet.
Papillit – Görme sinirinin retina’ya girdiği yer (optik papilla)’in ödemli iltihabı
Retrobulber optik nörit – Görme siniri (nervus opticus)’nin göz küresi arkasındaki bölümünün iltihabı
Konjunktivit – Göz yangısı, gözün beyazı kaplayan şeffaf zarlar ile göz kapaklarının iç çeperlerinin kızarması ve iltihaplanmasıdır. Göz yangısına genellikle bir virüs veya bakteriyel enfeksiyon sebep olur; bununla birlikte alerjiler, toksik maddeler ve diğer hastalıklar da bir rol oynayabilir.

Ürogenital Sistem:

Epididimit – Epididim iltihabı. Epididim testislerin arkasında yoğun bir şekilde dolanmış durumdaki ince mikroskobik tüplerden oluşmuş, testisin hemen arkasında testis boyunca uzanmış bir eklenti organıdır. Sperm epididim boyunca ilerlerken olgunlaşır ve kendi kendine hareket edebilme yetisi kazanır.
Epididimin enfeksiyonuna “epididimit”, testisin enfeksiyonuna “orşit” adı verilir. Bu iki organın enfeksiyonu uygun antibiyotik tedavisi ile hızla tedavi edilir, fakat kısırlık gibi potansiyel komplikasyonlarından dolayı erken tanı ve tedavisi gereken enfeksiyonlardır.
Orşit – testis iltihabı

Diğer yan etkiler:

Ölüm

 

Ahmet Aydın Hocamızın Çok Değerli Anısına

Ahmet Aydın Hocamızın Çok Değerli Anısına

AA hoca

 

 

Halkın Doktoru ünvanı ile şereflendirilecek bir hekim varsa herhalde o da sevgili Ahmet Aydın hocamızdır.

Ne çok insanın hayatına değdi, ne çok insanın hayır duasını aldı ve nasıl büyük bir sevgi seliyle uğurlanıyor bugün.

Sonsuz teşekkürler hocam …

Tüm emekleriniz, cesur duruşunuz, mütevazılığınız, tükenmez sabrınız için teşekkürler …

Çevresini aydınlatmak için kendi erimekten korkmayan, kendini tıbba ve hastalarına adamış güzel insan …

Kitaplarınız başucumuzda, öğretileriniz hatırımızda, her daim gönlümüzdeki tahtınızdasınız.

Uğurlar olsun hocam, sizi seviyoruz.

a.

 

Kızamık aşısının SSPE ve Otizm bağıntısı

Kızamık aşısının SSPE ve Otizm bağıntısı

SSPE

Enfeksiyonel hastalıklara karşı sağlık ve ilaç endüstrilerinin giriştiği savaşta kolaylıkla gözardı edilebilen tıbbın temel ilkeleri ve tıp etiğinin altın kurallarını hatırlatıyor Sn. Yıldıran bu yorumunda da.

Aşılarla sürü bağışıklığı oluşturmaya kalkmanın getireceği olumsuzluklara değiniyor ve en önemlisi de, dünyada bazı hekimlerin en başından beri öne sürdüğü gibi kızamık aşılamasının SSPE’ye yol açabileceğini beyan etmesi oluyor.

İngiltere’de 30 yıl sonra bilgiye erişim yasası kapsamında elde edilen gizli resmi belge ve tutanaklarda da, devletin aşı konusunda karar alıcı mercilerinin tekli ve karma kızamık aşılaması ve SSPE bağıntısını bildikleri halde halkı bilgilendirmedikleri, bunun yerine ilaç firmaları temsilcileriyle birlikte aşı kapsayıcılığının artması için projeler geliştirdikleri, yakın zamanda ortaya çıkmış skandallardan biriydi.

Başta Dr. Rebecca Carley olmak üzere dünyada pekçok hekim otizmin aslında SSPE’nin ölümcül olmayan şekli olduğunu 20 senedir söylüyor, ancak bu hekimler tıp mafyasınca lisansları iptal edilmek suretiyle aforoz ediliyor.

Bu noktada, Türkiye’de geçtiğimiz senelerde özellikle Güneydoğu Anadolu’da uygulanan toplu kızamık aşılaması sonrası görülen yüzlerce SSPE vakasının, bırakın uygulanan tekli kızamık aşısından kaynaklanmış olabileceğini, aksine yetersiz aşı dozundan meydana geldiğini öne süren ve TC. Sağlık Bakanlığı’nın aşı bilim ve danışma kurulunun başkanlığını yürüten hekimlerimiz var hala. Devletin karar alıcı mekanizmalarında görev almakta olan hekimlerimizin umuyoruz ki İngiliz meslektaşları gibi ilaç/aşı firmaları ile doğrudan veya dolaylı bir çıkar ilişkisi, finansal bağlantısı yoktur; aşı üreticilerinin yeni gözdesi Türkiye pazarında ulusal aşı takvimine eklenen her bir yeni aşı ile muazzam oranda ve sürekli şekilde kar elde edecek aşı üreticilerinin ajandasını ve bağışıklama programının bekasını değil, halkın ve bireyin sağlığını ön planda tutuyorlardır.

Şimdi yine sözü Sn Prof. Dr. Alişan Yıldıran’a bırakalım:

Değerli yorumlar ve katkılar için teşekkürler. Muhterem Prof. Dr. Hakan Hakeri’den özür dileyerek bir yorum daha eklemek istiyorum.

Tıbbın birinci ilkesi ‘primum non nocera’dır. Üçüncü kişilerin sağlığını korumak amacı ile kendini koruyamayacak konumdaki bir bebeğe zararlı olma ihtimali olan, antidotu olmayan bir uygulamanın mantıki, bilimsel, ahlaki ve vicdani olmadığı kanaatindeyim.

Aslında aşıları zorla uygulamada aynı mantıkdan kaynaklanıyor, buna herd immünite ‘sürü bağışıklığı’ deniliyor.

Herd immünite doğal veya aşıya bağlı olarak gelişmekdedir. Doğal kızamık ile toplumun %68’i kalan kişileri kalıcı olarak koruyabilirken, aşı ile bu ancak %95 ile ve geçici olarak sağlanabilmekde, yani yüz kişinin 95’ini aşıladığınızda, kalan beş kişiyi koruyabiliyorsunuz (1).

Kızamık aşısının SSPE’ye yol açabildiğinin bilinmesi çok önemlidir. SSPE çok muhtemeldir ki bir immün yetmezlikdir, bu konuda yakın zamanda ülkemizden aynı ekibin iki yazısı çıkdı (2, 3). Bu çalışmalar SSPE’nin immün yetmezlik olduğu düşüncemi kuvvetle desteklemekdedir.

Bu konuyu meşhur immünolog Dr. Casanova’ya sorduğumda yorum yapmakdan kaçındı. Bu durumda sağlıklı kişilerde SSPE gelişmeyeceği, immün yetmezlikli kişilerde ise aşıya bağlı olarak kaçınılmaz şekilde gelişeceği açıkdır. Bu durumda aşı yapmak hem mantıksız, hem de haksız bir uygulama durumuna düşmekdedir. Geniş bilgi için makaleme bakılabilir (4).

Aşıların hastalıkları kesin olarak önlediği gibi bir algı maalesef çok yaygın. Oysa hastalıkların azalmasının aşılardan çok önce hayat şartlarının iyileşmesine ve sanitasyona bağlı olduğu aşikardır (5).

Ancak, salgın hastalık durumu ve risk gruplarında aşı aydınlatılmış muvafakat şartı ile elbette yapılabilir.

Aşıların yan etkilerinin ve yol açdığı hastalıkların ise çok önceden beri, idari mekanizmalar tarafından bilinmekde olduğu da ortaya çıkmışdır (6).

Aşılar hakkındaki yanlış algılar ile ilgili geniş bilgiye şu yazıdan erişebilirsiniz (7).

Halk sağlığı, aile hekimliği ve enfeksiyon uzmanlarına bir atasözünü hatırlatmak isterim: ‘cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile döşelidir’.

 

1. Fine PE. Herd immunity: history, theory, practice. Epidemiol Rev 1993, 15: 265-302.

2. Piskin IE, Karakas-Celik S, Calik M, Abuhandan M, Kolsal E, Genc GC, Iscan A. Association of interleukin 18, interleukin 2, and tumor necrosis factor polymorphisms with subacute sclerosing panencephalitis. DNA Cell Biol. 2013, 32(6):336-40.

3. Piskin IE, Calık M, Abuhandan M, Kolsal E, Celik SK, Iscan A. PD-1 gene polymorphism in children with subacute sclerosing panencephalitis. Neuropediatrics. 2013, 44(4):187-90.

4. http://iospress.metapress.com/content/e78n0861qlv220x7/

5. http://anheurope.org/ANH+Book+Review+Dissolving+Illusions+by+Suzanne+Humphries+MD+and+Roman+Bystrianyk

6. http://www.globalresearch.ca/the-vaccine-coverup-30-years-of-secret-official-transcripts-show-uk-government-experts-cover-up-vaccine-hazards-to-sell-more-vaccines-and-harm-your-kids/5354241

7. http://www.whale.to/v/phillips.html

 

 

Kıytırık Kızamıktan Kim Korkar!

Kıytırık Kızamıktan Kim Korkar!

LivingWhole.org blogunun yazarı Megan’la tanışın… Eskilerin sıradan çocuk hastalığı, aşı sonrası dönemin korkulu rüyası kızamığı ters köşeye yatırmış, örülen korku perdesini yalın sağduyusuyla yırtıp atmış, gerçeğin gözünün içine dimdik bakmış bir anne: “bu anneye kıytırık kızamık vız gelir!”, diyor!

Kendisinden dinleyelim …

megan

“Önce grip, sonra boğmaca, ondan sonra kabakulak, polio ve tabii tahmin edilebileceği gibi şimdi de kıytırık kızamık. Ne düşündüğünüzü biliyorum:

“[Derin bir iç çekiş!] Korkunç, ölümcül bir hastalıkla dalga mı geçti şimdi bu? Bu yılın ilk beş ayı itibariyle kızamığın belki de ta 2000’den beri görülmüş en yüksek rakamlara ulaştığını bilmiyor mu?”

Evet aynen öyle yaptım ve lütfen o son cümleyi yüksek sesle bir kez daha tekrarlayıverin, zira hakikaten de kulağa geldiği kadar gülünç bir durum bu. Bir dolu saçmalık ve aşağılayıcı “aşı karşıtları” retoriği ile uğraşmaktan kendimi dize kadar sığır pisliğine batmış ve acil lastik çizme ihtiyacında hissediyorum. Çocuğum kızamık kapar diye korkuyor muyum? Kesinlikle hayır. KKK aşısından korkuyor muyum…hem de nasıl. Gerçekleri, hakikaten gerçekleri bilseydiniz emin olun siz de korkardınız.

(Kıytırık) Kızamıkla İlgili Tutarsızlıklar

CDC’nin en son yayımlanan Haftalık Morbidite ve Mortalite Raporu‘na (MMWR) göre kızamık “ciddi komplikasyonlar ve ölümle sonuçlanabilecek son derece bulaşıcı, akut viral bir hastalık.” Elbette bundan önceki MMWR raporlarında ve CDC’nin sürveyans klavuzunda bu “ciddi komplikasyon ve ölüm” kısmı yok hastalık tanımında ama biz burada insanları çocuklarını aşılatmaya ikna etmeye uğraşıyoruz ya, raporun bu güzide 2014 sayısında global bir bakış açısı kazandırıp kızamığa, duygu sömürüsü çıtasını bir üst noktaya çıkartıyor ve tehlikenin farkında mısınız diye soruyoruz anne-babalara; ölüm var işin ucunda diyoruz.

Yazılı/görsel basını takip ettiyseniz, aşı-karşıtlarına nefret kusan yazıları okuduysanız ya da hani Dünya Sağlık Örgütü‘nün istatistiklerine filan rastgeldiyseniz dünyada her yıl 122,000 kişinin kızamıktan öldüğünü duydunuz demektir. Korkunç hakikaten de, değil mi?

Ve fakat aynı MMWR raporunda CDC, kızamığın klinik açıdan tanımını şöyle yapıyor: “3 gün veya üzerinde süreyle vücut genelinde görülen döküntü, 38.3 veya üzerinde seyreden ateş ve buna eşlik eden öksürük, burun akıntısı ve/veya konjunktivit ile karakterize hastalık.” Başka bir deyişle, Amerika Birleşik Devletleri’nde doktor muayenehanelerinde görülen kızamık tipik olarak döküntü, öksürük ve ateşten ibaret; hastalığın kullandıkları tüm raporlarda ve sürveyans verilerinde geçen klinik tanımı bu. Bu ülkede [ABD] yılda kaç kişinin kızamıktan öldüğünü biliyor musunuz? Yaklaşık sıfır kişi.

E peki bunlardan hangisi kızamık? Öldüren mi…yoksa basit döküntü çıkartan mı? Bu sorunun yanıtı global istatistikleri işin içine katıp katmadığınıza göre değişir. Katmıyorsanız, döküntüden ibarettir. Yok eğer gelmiş geçmiş en tartışmalı aşılardan birini çocuklarına yaptırsınlar diye insanların kalplerine korku salmaksa amacınız, hastalığı sansasyonel hale getirmekse…kelimelerle ifade edilemeyecek denli korkunç, dünyayı temelinden sarsacak derecede ölümcül bir hastalıktır kızamık. Ancak gelin görün ki bunun gerçekle yakından uzaktan alakası yok…en azından ABD’de durum böyle ve bunun nedenini anlamak da o denli zor değil.

Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre:

“Kızamık daha ziyade yeterince beslenemeyen, özellikle A vitamini eksikliğinden muzdarip, bakımsız kalmış veya bağışıklık sistemi HIV/AIDS veya başka hastalıklar nedeniyle zayıflamış küçük çocuklarda ağır seyreder. […] Yüksek oranda malnütrisyon (zafiyet) görülen ve yeterli sağlık hizmeti verilemeyen bölgelerde yaşayanlarda kızamık vakalarının %10’u ölümle sonuçlanabilir. […] Kızamık ölümlerinin %95’ten fazlası kişi başına düşen gelir oranı düşük ve sağlık altyapı hizmetleri zayıf ülkelerde görülmektedir. […] Göçmen kamplarında aşırı kalabalıklaşma enfeksiyon riskini son derece arttırır.”

Malumu ilan etmek gibi olmasın ama üçüncü dünya ülkesinde yaşamıyoruz. Ha ama sabah kapıdan dışarı adımımı atıp da belediye hizmeti nedir görmemiş, çöpten pislikten geçilmeyen, kanalizasyonu olmayan bir yola ayak basarsam, etrafım da açlık sefalet içinde milyonlarca insanla çevrili olursa haberdar ederim sizi, merak etmeyin.

Bakın, gelişmekte olan ülkelerin global istatistiklerini tutup ABD’ye uyarlamak, Afrika’da ABD istatistiklerinden yola çıkarak obeziteye karşı kampanya yürütmek gibi bir şey. Evet, hakikaten de çok mantıklı dünyanın 2. en şişman ülkesini kalkıp açlıktan karnı sırtına yapışmış bir ülkeyle kıyaslamak. ABD’nin ilk üçteki ölüm nedenleri (kalp hastalığı, kanser ve kendi sağlık sistemimiz {iatrojenik ölümler}) üçüncü dünya ülkelerinin ilk üçüyle aynı değil. Aslına bakarsanız gelişmekte olan ülkelerde kızamık “ilk 10”a dahi giremiyor. Dünya çapında 122,000 kişi kızamıktan ölüyor evet ama sadece milli gelirin düşük olduğu ülkelerde trafik kazalarında ölen insan sayısı yarım milyonun üzerinde. Bunun için aşı geliştirdiklerini gördünüz mü?

Ölümü hafife almaya filan çalışmıyorum burada ancak işimize geldiğinde global veri kullanmanın, bu ülkede hastalıkların düşüşe geçişini bir kalemde aşıya bağlamanın, sanayileşmiş bir ülkeyle gelişmekte olan arasındaki farkları görmezden gelmenin ve tabii KKK aşısı gibi aralarında ölüm de olmak üzere pekçok ağır yan etkisi olan ve yan etkilerin bu ülkede çok daha yüksek oranlarda seyrettiği bir aşının zararlarını tamamen gözardı etmenin ironik olduğunu düşünüyorum.

Kıytırık Kızamıkla İlgili Gerçekler

2014‘te şu ana kadar 228 kızamık vakası var; ne bir ensefalit [beyin iltihabı] ne de ölüm var. 2013’te 189 kızamık olgusundan hiçbirinde ensefelat veya ölüm yok. 2012; 54 kızamık vakası, ensefalit yok, ölüm yok. 2011; 22 kızamık vakası ve evet gerisi tahmin ettiğiniz gibi…ne ensefalit ne de ölüm. Liste daha da uzar ama ne demek istediğim anlaşıldı sanırım. Genel itibariyle kızamık tatsız ama ölümcül olmayan bir hastalık.

Oysa bunun aynını KKK aşısı için söylemek mümkün değil. 1 Mart 2012 itibariyle KKK aşısını müteakip 842 ağır fiziksel zarar ve 56 ölüm vakası var. 1990’dan bu yana Aşı Sonrası İstenmeyen Etki Bildirim Sistemi (ASİE/VAERS)’ne 6,058 ağır yan etki bildirilmiş. İşin daha üzücü tarafı ise görülen yan etkilerin sadece %1 ila %10’unun sisteme giriliyor oluşu. Ah tabii tabii şimdi hatırladım, önemli olan kaç kızamık vakası var onun istatistiğini vermekti…öyle KKK yan etki verilerinin filan bir önemi yok. Tabii dünyada KKK’dan kaç ölüm yaşanmış, bu global veriler de bizi ilgilendirmiyor bu aşamada.

Ama kızamık kör edebilir…aynı şekilde KKK aşısı da.

Ama kızamık ensefalite yol açabilir…aynen KKK aşısı da.

Ama kızamıktan zatürre olabilirsin…aynı şekilde KKK aşısından da.

Ama aşılanmazsam kızamık geçirebilirim…Aşıyı olduğun takdirde hem doğrudan aşıdan kızamık kapabilir hem de yıllar içinde aşının etkisi kaybolduğundan ilerleyen yaşlarında kızamığı geçirebilirsin. CDC der ki, KKK aşısını olanların yüzde 5 ila 10’unda ateş ve kırmızı döküntü görülür. Bu da, 13-14 milyon dozla aşılanan 1 yaş çocukları düşünüldüğünde ABD’de her yıl 650,000 ila 1,300,000 aşı kaynaklı kızamık vakası var demektir.

“Kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısı uygulaması ardından tarafımıza nadir de olsa çeşitli sebeplerden ve bazen de bilinmeyen sebeplerden dolayı gerçekleşen ölüm vakaları bildirilmiştir […].” – KKK aşısı ürün bilgisi

Ama çocuğum kızamık kaparsa…ölebilir. ABD istatistiklerine bakıldığında çocukların KKK aşısından ölme ihtimali daha yüksek.

Ama kızamık aşısı pekçok ölümü engelledi. Yanlış. Bu kitaptan kızamıkla ilgili bölümü oku. Hikaye anlatılmış bizlere bugüne kadar. Ayrıca, herhangi bir aşının ölümü engelleyip engellemediğini test etmek mümkün değil. Bunun için diyelim bir kızamık salgını çıktı, bu salgında herkesin kızamık kapacağını farzetmen ve aşılanmışların da kesinkez kızamıktan korunacağını varsayman gerekir.

Ama kızamık aşısı güvenli ve etkili olduğu kanıtlanmış bir aşı. Yine yanlış. Ama bu aşı birgün olur da çift-kör (salin suyla) plasebo kontrollü deneyden geçtiğinde ve tabii ‘“etkili” = “ömür boyu bağışıklık”’ demek olduğunda beni ara haber ver, e mi?

Ama sen aşı olmazsan benim henüz aşılanamayacak yaştaki yavrum için tehlike oluşur. Hepimiz duyduk bunu değil mi:

“Aşılanmayan kişiler kendilerini ve başkalarının hayatlarını tehlikeye atmış olurlar- özellikle de aşılanamayacak kadar küçük ve ağır komplikasyon geçirme riski en fazla olan küçük bebekleri”. Dr. Anne Schuchat

Kesinlikle gerçek dışı. Bebeklerimizi tehdit altına sokan, yüksek oranda aşılanmış bir popülasyonda hızla kaybolan yapay bağışıklıktır. Bebeğinin hayattaki ilk yılında ona sağlam bir koruma sağlayacak şey nedir biliyor musun? İyi bildin, doğal yoldan kızamık geçirmiş veya temas etmiş anneden yavrusuna geçecek ve ilk yıl ona koruma sağlayacak antikorlar. Hatta öyle ki, tıp literatürü bu tip korumanın 10 yıla kadar sürebileceğini bile söylüyor. Hayret bir şey hakikaten.

Doğal Yoldan Kızamık Geçirmenin Faydaları

Ne aşıdan ne de dolaşımdaki bir virüsten kimse çocuğu hastalık kapsın istemez, bu bu kadar basit, ancak gelin görün ki, bu virüslere doğal yoldan maruz kalmamız bağışıklık sistemimizin gelişebilmesi ve ilerleyen yıllarda hastalıklardan korunabilmemiz için fevkalade önemli aslında.

Çocukken çıkaracağınız kızamık döküntüsü sizi yetişkinlikte kanserden koruyabileceği (The Lancet, Bluming 1971, Pasquinucci 1971, Taqi 1981) gibi, aynı zamanda dejeneratif kemik ve kıkırdak hastalıkları, sebasöz cilt hastalıkları, immünoreaktif hastalıklar ve bazı tümörlere karşı da koruyabilir.

Ve tabii medyada çıkan kızamık aşısının kanseri tedavi ettiği yönündeki haberlere itibar ediyorsanız, o zaman gerçek virüsün de aynını yapabileceğini– üstelik de kalkıp 10 milyon insana gen mühendisliğiyle üretilmiş ‘ergen mutant ninja kaplumbağa’ kıvamındaki kızamık virüsü zerk etmenize gerek olmadan- kabul etmek durumundasınız demektir.

Sağladığı “Faydalar”a oranla Taşıdığı Riskler

Şimdi, bir yanda kaşıntılı kızarıklar şeklinde döküntü, burun akıntısı, ve öksürükle kendini belli eden ve yetişkinlikte bizleri daha ciddi hastalıklara karşı koruduğu gibi annenin hayatının ilk yılında bebeğine koruyucu antikorları geçirmesini sağlayan kızamık … diğer yanda ise ancak ve ancak geçici bağışıklık sağlayan (tabii onu bile sağlayıp sağlamayacağının garantisi yok) ve aşağıdaki yan etkilere neden olabilecek KKK aşısı var:

  • Panikülit [deri altı yağ dokusu iltihabı]
  • Atipik kızamık
  • Ateş
  • Senkop [beynin kansız kalışı nedeniyle gelişen geçici bilinç kaybı; bayılma hali; baygınlık]
  • Başağrısı
  • Göz kararması/sersemleme
  • Malez [keyifsizlik; herhangi bir hastalığın başlayacağını gösteren kırıklık hissi]
  • İritabilite [uyartıya aşırı duyarlı olma hali]
  • Vaskülit [kan veya lenf damarı iltihabı]
  • Pankreas iltihabı 
  • İshal
  • Kusma
  • Parotit [parotit bezi iltihabı]
  • Bulantı
  • Diyabet
  • Trombositopeni [kanda trombosit sayısının-kanamaya uzanmak üzere- ileri derecede azalışı]
  • Purpura [kılcal damar duvarlarından kan sızmasına bağlı olarak deri ve mukozalar üzerinde, başlangıçta kırmızı, daha sonra morumsu renk alan peteşiler ya da ekimozlar oluşmasıyla belirgin kanama bozukluğu]
  • Bölgesel lenfadenopati [Lenf düğümlerini tutan herhangi bir hastalık]
  • Lökositoz [kanda lökosit sayısının artışı; lökosit sayısının 1 mm3 kanda 10.000′in üstüne çıkışı]
  • Anafilaksi [önceden vücuda girişiyle duyarlılık oluşmuş bir antijen(ilaç, aşı, belli bir besin maddesi, hayvansal serum, böcek zehiri, kimyasal madde vb.) ‘in, vücuda ikinci defa girişiyle gelişen, yaşamı tehdit edici aşırı duyarlılık reaksiyonu]
  • Artrit [eklem iltihabı]
  • Artralji [eklem ağrısı]
  • Miyalji [kas veya kaslarda hissedilen ağrı; kas ağrısı]
  • Ensefalit [beyin iltihabı]
  • Ensefalopati [beyin dokusunda dejeneratif değişikliklerle belirgin herhangi bir beyin hastalığı]
  • Kızamık  inklüzyon cisimciği ensefaliti [Measles inclusion body encephalitis (MIBE)]
  • Subakut sklerozan panensefalit (SSPE) [mutant kızamık virüsünün neden olduğu, oldukça nadir rastlanani santral sinir sisteminin yavaş virüs infeksiyonudur. Kızamık infeksiyonunun nadir görülen, fatal seyreden geç dönem komplikasyonudur]
  • Guillain-Barré Sendromu [akut bir sendrom olup periferik sinirlerin tümü ya da bir bölümü üzerinde ciddi hasara yol açar. Hastalık, sinir liflerini kaplayan miyelin tabakasının iltihaplanması ve tahrip olmasından kaynaklanır. Ayak ve bacak kaslarından başlayarak kısa sürede karın, göğüs, kol ve yüz kaslarına yayılan, kaslarda -bazen felce uzanabilen- kuvvet azalması ve his kaybı ile belirgin polinevrit]
  • Akut disemine ensefalomiyelit [Herhangi bir enfeksiyon’un komplikasyonu olarak gelişen ensefalomiyelit]
  • Nöbetler [özellikle aniden gelişen konvülsiyonlarla belirgin nöbet]
  • Konvülsiyonlar
  • Polinevrit [birkaç sinirin aynı anda beraber iltihabı], polinöropati [birkaç siniri ilgilendiren herhangi bir hastalık veya bozukluk; özellikle birçok sinirin -iltihaplanma olmaksızın- dejeneratif değişiklikler göstermesi]
  • Okülomotor sinir paralizileri [göz sinirlerini tutan felç], parestezi [herhangi bir vücut bölgesinde -otonom sinir sistemindeki dengesizliğe bağlı olarak- gelişen, geçici his yokluğunun eşlik ettiği uyuşma veya karıncalanma hali]
  • Aseptik menenjit
  • Pnömoni [zatürre]
  • Pnömonit
  • Boğaz ağrısı
  • Öksürük
  • Rinit [burun mukozasının iltihabı; nezle;]
  • Stevens-Johnson sendromu [Stevens-Johnson sendromu cilt ve mukoza zarının ilaç veya enfeksiyona karşı ciddi şekilde reaksiyon gösterdiği nadir görülen ciddi bir rahatsızlıktır. Stevens-Johnson sendromu genellikle grip benzeri belirtilerle başlar ve ardından sonuç olarak cildin üst katmanının ölerek dökülmesine neden olan cilde yayılan ağrılı kırmızı veya morumsu kızarıklıklar ve su kabarcıkları oluşur]
  • Mültiform eritem [deri ve mukozalarda aynı anda çeşitli tip (papül, vezikül, bül vb.)’te erüpsiyonla belirgin durum]
  • Ürtiker
  • Kızamık benzeri döküntü
  • Pruritus [kaşıntı]
  • Nöral sağırlık
  • Otitis media [kulakta ağrı ve dolgunluk hissi, işitme kaybı, akıntı ve ateşle seyreden, çoğu kez üst solunum yollarından yayılan bakteri veya virüsün sebep olduğu orta kulak iltihabı]
  • Retina iltihabı
  • Optik nörit (yani, körlük)
  • Papillit [görme sinirinin retina’ya girdiği yer (optik papilla)’in ödemli iltihabı]
  • Retrobulbar nevrit
  • Konjunktivit
  • Epididim iltihabı
  • Orşit [testis iltihabı]
  • Ölüm

Vaskülit

Pankreas İltihabı

Parotit bezi iltihabı

Trombositopeni

Purpura

Lenfadenopati

stevenjohnson

Stevens Johnson Sendromu

Olabilir, ama sen hani şu her kanalda/gazetede çıkan kızamıklı çocuğun korkunç halini görmedin mi, daha nasıl böyle konuşabiliyorsun? 

Measles

Evet gördüm ve hatta bu çocukcağızın bağışıklık sistemini tebrik edesim geldi. Bak, bu kırmızı döküntüye yol açan şey kızamık virüsü değil, anlıyor musun? Bu döküntü çocuğun hücresel bağışıklık sisteminin, virüs taşıyan hücreleri yok etmekle meşgul olduğunun fiziksel kanıtı sana ve inanılmaz da önemli bir aşama. Başka bir deyişle bu korkunç döküntü, T hücreleri kızamık virüsünü nötralize ederken ortaya çıkan bir yanürün, bu olmasaydı çocuklarımız ölebilir veya yetişkinlikte çok daha feci hastalıklara yakalanabilirlerdi.

Üçüncü dünya ülkelerinde çocukların kızamıktan ölmesinin sebebi:

a) beslenme yetersizliği

b) A vitamini eksikliğinden dolayı işlevini yerine getiremeyen hücresel bağışıklık sistemlerinin virüsü (döküntü çıkartmak yoluyla) nötralize edememesi, vücuttan temizleyememesi (kaldı ki DSÖ, A vitaminin desteği ile kızamıktan ölümlerin yarı yarıya azaltılabileceğini söylüyor).

c) küçük çocukları daha annelerinden aldıkları koruyucu antikorlar vücutlarındayken tutup KKK ile aşılıyor olmamız.

KKK Aşısı

Al bak bu da KKK aşısı sonrası döküntü çıkaran bir çocuğun resmi. Ne yazık ki bu çocuk ne ömür boyu bağışıklık kazanacak bundan, ne bebeğine aktarabileceği antikorları olacak ve hatta ileri yaşta yine kızamık geçirme tehlikesiyle (ki bunun çok daha tehlikeli olduğunu biliyoruz) ve aralarında kanserin de olduğu pekçok başka hastalık riskiyle karşı karşıya olacak. Burada görülen kızarıklıklar da aslında bu çocuğun bedeninin mevcut bir enfeksiyonu temizlemeye çalıştığının ispatı aslında, ancak bu defak, enfeksiyon aşıdan kaynaklanıyor. Nasıl? Bunu haberlerde hiç görmediniz mi? Ben de görmedim.

 

Journal of Acta Dermato Venereologica dergisinden alınmıştır

Bunlar da KKK aşısını olmuş başka iki çocuğun resimleri. 

 150730_422465497831899_42831702_n1625572_565787670166347_913835362_n

Evet, hani kızamıktan korusun diye çocuğunuza vurduğunuz aşının marifetleri bunlar.

KKK aşısından sonra sakat kalan, felç geçiren, kronik hastalık geliştiren ve hatta ölen çocuklar da cabası…hem burada hem de üçüncü dünya ülkelerinde.

Tabii KKK aşısı deyince aklımıza gelen tek şey otizm bizim. İleri sürülen ana argüman şu:

a) KKK aşısının otizmle alakası yoktur, ve

b) öyle olsa bile, ölümcül kızamık hastalığı, ömür boyu sürecek otizmden daha büyük bir tehdittir… o yüzden de başkalarını korumak adına hepimiz aşılanmalıyız. KKK aşısı-otizm bağıntısına ister inanın ister inanmayın, şayet KKK aşısı herhangi bir çocuk için en ufak bir hastalık riski taşıyorsa hiçbir çocuğa uygulanmaması gerekir. Keyifsizlikten öte bir rahatsızlık vermeyen hafif bir döküntü ile KKK aşısının sayılan TÜM bu yan etkileri mukayese dahi kabul etmez.

Hep Aynı Nakarat

Medyanın kızamık propagandası yeni bir fenomen değil. 1996’da da, 2008’de de, 2011’de de açıklanan kızamık oranları hep “tüm zamanların en yüksek oranları”ydı ve tabii (herzamanki gibi) bunun tek suçlusu da aşısızlardı. Oysa istatistiklerde yıldan yıla dalgalanmalar yaşanıyor ve hangi yıl olursa olsun salgınların ağırlıklı olarak yabancı ülkelere seyahatte bulunanlarda başgösterdiği de aşikar. Ayrıca kızamık her sene aşılılar arasında da görülüyor, hatta salgınların en yoğun görüldüğü yerler New York, Kaliforniya ve (bu yıl) Ohio gibi ülke çapında en yüksek aşılanma oranlarına sahip, yani teoride şu “aşı kaynaklı” sürü bağışıklığının koruması gereken eyaletler. Ya evet, hani şu sürü bağışıklığı meselesi… Bundan daha da vahimi ise bugünlerde kızamık kapanların büyük çoğunluğunun yaşının ileri olması. Aşılara teşekkür etmek lazım bunun için tabii. 

Çocuğum hiçbir şekilde hasta olsun istemem ama kimse beni bu Dexter’ın laboratuvarından çıkma, kızamığı tutup en riskli seyredeceği bebek veya yetişkin popülasyonuna çekmekten başka işe yaramayan, ağır yan etkilere sahip , tutup herhangi birini çocuğuna içirmeye kalksa anne-babanın hapse atılacağı denli toksik madde ve virüs dolu, geçici, sahte bağışıklığın doğal bağışıklığa üstün olduğuna ikna edemez. Kanıta dayalı tıbba amenna, ama iş “kötü kanıt”a geldiğinde buna dur derim.

Çocuklarımı hiçbir koşulda aşılatmıyorum. Ne şimdi, ne de hiçbir zaman. Sizin kıytırık kızamığınız bu anneye vız gelir.”

 

Diğer kızamık makaleleri

Aşılama Öncesi ve Sonrası Yapılması Gerekenler; Aşı Yan Etkileri

Aşılama Öncesi ve Sonrası Yapılması Gerekenler; Aşı Yan Etkileri

Aşılar, koruduğu varsayılan hastalıklar; hastalıkların özellikleri, bulaşma yolları, riskleri/tedavi yöntemleri, bunun karşısında aşılarının koruyucu güçleri, güvenlik çalışmaları ve tespit edilmiş yan etkileri konusunda araştırmanızı yaptınız ve bireysel olarak çocuğunuzun aşılanmasının gerekli olduğuna karar verdiyseniz, çocuğunuzun aşıların ciddi sağlık sorunu oluşturabilecek yan etkilerinden daha az etkilenmesini sağlayacak önlemler konusuna eğilmenizin zamanı gelmiş demektir. Bu önlemleri doktorunuzla, hatta daha iyisi güvendiğiniz birden fazla doktorla mutlaka görüşüp karşılıklı fikir alışverişinde bulunun ve aşılama ile ilgili seçeneklerin neler olduğunu öğrenin.

Aşılamadan Önce:

Araştırın. Çocukluk çağı hastalıkları ve koruyucu olarak yapılan aşılar hakkında bilgi edinin. Konu ile ilgili içinize sinecek derecede bilgi edinmeden kendinizi aşıyı yaptırtmak zorunda hissetmeyin.

Çocuğunuzun aşılanacağı dönemde hiçbir şekilde hasta olmamasına dikkat edin. Hastayken veya henüz yeni iyileşmişken aşılanması durumunda çocuğunuzun aşıya bağlı ciddi komplikasyon yaşama riski de artacaktır. Doktorunuzdan aşıyı yapmadan önce çocuğunuzun fizik muayenesini yapmasını ve herhangi bir rahatsızlığı olmadığını teyit etmesini isteyin.

Kayıt tutun. Çocuğunuzun ve ailenizin tıbbi öyküsünü gösteren belgeleri hazır edin veya yazıya dökün. Çocuğunuzun doktoruna geçirdiği belli başlı hastalıkları, varsa alerjilerini ve diğer sağlık sorunlarını özellikle de daha önce herhangi bir aşıdan sonra reaksiyon oluşmuş olup olmadığını bildirin. Aile bireylerinde herhangi bir immün sistemi rahatsızlığı veya beyinle igili bir rahatsızlık varsa belirtin. Dokümente etmek için doktorunuzdan çocuğunuza vurulan aşılarla ilgili tuttuğu kaydın bir kopyasını isteyin. Bu kayıtlarda hangi aşıların yapılmış olduğu ile birlikte aşı üreticisinin ismi ve aşının parsel numarasının da bulunmasına dikkat edin.

Soru sorun. Çocuğunuzun tıbbi öyküsünde aşıya reaksiyon gösterme riskini arttıracak herhangi bir sağlık sorunu varsa, özellikle de önceki aşılama(lar)dan sonra sağlığında bozulma yaşandıysa bunu doktorunuza bildirin. Önceki aşılamaya reaksiyon vermiş bir çocuğun müteakip aşılarda daha ağır reaksiyon yaşama riski de artacaktır. Doktorunuza mutlaka çocuğunuzda veya aile bireylerinden herhangi birinde aşı içeriğindeki yumurta, jelatin, neomycin (bir antibiyotik) veya aşının diğer bileşenlerine (doktorunuzdan, aşı prospektüsünden veya internetten aşı bileşenlerinin neler olduğunu öğrenebilirsiniz) karşı herhangi bir alerji öyküsü olup olmadığını bildirin. Doktorunuzdan yönelttiğiniz sorulara doyurucu cevap alamıyorsanız ya da sorularınız geçiştiriliyorsa mutlaka güvenilir bir başka sağlık uzmanına da danışın.

Önceden bilgi talep edin. Çocuğunuzun olması gereken aşı programındaki aşıların yararları, taşıdığı riskler ve hatta aşı sonrası görülmesi mümkğn yan etkiler hakkında doktorunuzdan yazılı bilgi isteyin ve aşılama zamanı gelmeden önce mutlaka bu bilgileri incelemiş olun. Doktorunuzdan ayrıca, aşı üreticilerinin her aşı için hazırladığı prospektüsü göstermesini de isteyebilirsiniz. Bu prospektüslerde aşının muhteviyatı, rapor edilmiş yan etkiler ve kontraendikasyon denilen, aşının geciktirilmesi veya yapılmamasını gerektirecek durumlardan bazıları belirtilmektedir. Kanunen doktorunuzun aşılama yapılmadan önce size aşının yararları ve taşıdığı riskler hakkında yazılı ve/veya sözlü bilgilendirme yapması gerektiğini unutmayın.

Grip aşısı için thimerosal içermeyen aşıları tercih edin. Çoğu çocukluk çağı aşısından çıkartılmış olsa da thimerosal çocukara öngörülen çoğu grip aşısında bulunmaktadır. Thimerosal grip aşılarının daha iyi çalışmasını sağlamaz. Bir cıva türevi olan thimerosal, daha ucuz maliyet sağlayan büyük aşı şişelerinde bakteri öldürücü olarak kullanılır. Eğer kendiniz veya çocuğunuza grip aşısı yaptırmayı düşünüyorsanız, tek dozluk, thimerosal içermeyen grip aşılarından talep edin.

Alternatif bir aşı çizelgesi takip edebileceğinizi düşünün. Yurtdışında ve ülkemizde bebek ve çocuklara tek ziyarette 2 veya daha fazla aşının aynı anda uygulanması yaygın eğilimken, kimi doktorlar da çocuklara önerilen aşıları daha geniş bir zamana yayarak, iki aşı uygulamasının arasını mümkün olduğunca açmaya çalışmaktadırlar. Doktorunuzla görüşüp çocuğunuza aynı gün içerisinde daha az aşı vurulması yönünde ortak karar alabilirsiniz. Dünyada azımsanamayacak sayıda doktor bu yolun çocuğun immün sistemine daha az yük bindireceği görüşündedir. Aşıları teker teker olduğunuz takdirde bu sizin çocuğunuzda hangi aşı sonrası bir reaksiyon oluştuğunu (şayet olursa) tespit edebilmenizi de sağlayacaktır. Küçük bebekleriniz ek gıdaya geçtiğinde herhangi bir gıdaya alerjisi olup olmadığını anlamak için bile pediyatristlerin her yeni gıdayı teker teker çocuğunuza yedirmenizi ve gözlemlemenizi tavsiye ettiğini hatırlayın.

Aşılama Sonrasında:

Her aşıdan sonra, yan etki olup olmadığını takip edin.  Aşılanmadan sonraki 72 saat süresince çocuğunuzda aşıya bağlı olarak gelişmiş olabilecek alışılmışın dışında herhangi bir belirti veya davranış değişikliği olup olmadığını gözlemleyin. Aşı reaksiyonları uygulamadan 4 hafta sonrasında bile ortaya çıkabilmektedir.

Aşıya reaksiyon aşağıdaki belirtilerden bir veya daha fazlasını kapsayabilir:

  • kızarık deri lekelenmesi
  • ürtiker (kurdeşen)
  • kaşıntı
  • enjeksiyon yerinde şişkinlik, kızarıklık ve ağrı
  • yüksek ateş
  • solunum zorluğu veya nefes alıp vermeden hırltı, hışırtı
  • ciltte veya dudaklarda solgunluk veya renk değişimi
  • kaslarda zayıflama veya güçsüzlük
  • aşırı uyku hali veya uyarıcıya yanıt vermeme
  • hızlı kalp atışı
  • sersemlik
  • olağanın dışında huysuzluk, huzursuzluk veya başka davranış değişiklikleri
  • uzun süreli ağlama (özellikle bebeklerde görülen çığlık şeklinde olanı)
  • havale nöbetleri, konvülsiyon
  • kusma veya ishal

Bu belirtilerden herhangi biri veya sizi endişelendirecek herhangi başka bir belirti oluşması durumunda derhal doktora başvurun.

Çocuğunuzun aşı sonrası ciddi bir sağlık problemi yaşaması durumunda doktorunuzdan bunu mutlaka ASİE sistemine bildirmedsini talep edin. Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı genelge uyarınca doktorunuzun bunu bildirme zorunluluğu olduğunu unutmayın, eğer bildirim yapılmıyorsa aynı sisteme siz de bildirimde bulunabilirsiniz..

İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı Enstitüsü, İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda görevli Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın hazırladığı “Kritik hastalıklardan korunma: Aşılar ve yan etkileri” adlı sunumda (http://www.cayd.org.tr/Egitim/yeni%20asilar%20ve%20asie.pdf) ASİE bildirim sistemine rapor edilmesi gereken reaksiyon ve bulgular şu şekilde verilmiştir:

Lokal reaksiyonlar Sinir Sistemi ile İlgili İstenmeyen Etkiler bildirim Diğer İstenmeyen Etkiler
  • Aşıdan sonra 48 saat içinde ciddi lokal reaksiyon (1)
  • Aşıdan sonra 7 gün içinde enjeksiyon yerinde abse (2)
  • Aşıdan sonra 2 hafta – 6 ay içinde lenfadenit (3)
  • OPA’dan sonra 4-30 gün (temaslılarda 4 -75 gün) içinde ortaya çıkan paralitik poliomiyelit (4)
  • Kızamık bileşenli aşıları takiben 5-12 gün, DaBT-IPA-Hib aşısını takiben 72 saat içinde konvülsiyon (5)
  • Kızamık bileşenli aşıları takiben 5-15 gün içinde ortaya çıkan ensefalopati (6)/ensefalit (7)
  • DaBT-IPA-Hib aşısını takiben 72 saat içinde ortaya çıkan ensefalopati
  • Tetanoz bileşenli aşılardan sonra 2-28 gün içinde ortaya çıkan brakial nevrit (8)
  • Aşıdan sonra 0-6 hafta içinde ortaya çıkan paraliziler (9)
  • Kabakulak bileşenli aşıları takiben 15-21 gün içinde ortaya çıkan aseptik menenjit (10)
  • Aşıdan sonra 1 saat içinde ortaya çıkan anaflaksi (11)
  • Aşıdan sonra birkaç saat içinde ortaya çıkan toksik şok sendromu (12)
  • Aşıdan sonra 4 saat içinde ortaya çıkan (deri bulguları daha geç görülebilir) akut alerjik reaksiyonlar (13)
  • DaBT-IPA-Hib aşısından sonra 24 saat içinde ortaya çıkan hipotonik-hiporesponsif atak (14)
  • Aşıdan sonra 1 hafta içinde ortaya çıkan sepsis (15)
  • Kızamıkçık aşısından sonra 1-3 hafta içinde artrit (16)
  • Kızamık aşısından sonra 1-6 hafta içinde gelişen trombositopeni (17)
  • DaBT-IPA-Hib aşısından sonra 24 saat içinde gelişen apne – bradikardi (18)
  • BCG aşısından sonra 1 – 12 ay içinde gelişen yaygın BCG enfeksiyonu ya da BCG osteiti (19)
  • Zaman sınırı olmaksızın yukarıdakiler dışında sağlık personeli ya da toplum tarafından aşılamayla ilgisi olduğu düşünülen, ciddi kaygı ya da olumsuz propaganda nedeni olan durumlar

(1) Ciddi Lokal Reaksiyon: Enjeksiyon alanında ve çevresinde ilk 48 saat içinde oluşan hiperemi (kızarıklık) ve/veya ödem ile birlikte aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı ciddi lokal reaksiyon olarak bildirilmelidir.

  • Yakın eklemi içine alacak şekilde yayılmış olan şişlik, ödem
  • Ağrı, şişlik, kızarıklığın üç gün veya daha uzun sürmesi,
  • Hastaneye yatışı gerektirmesi.

(2) Abse: Enjeksiyon yerinde 2- 7 gün içinde ortaya çıkan, içi sıvı dolu sert veya fluktuasyon veren kolleksiyon varlığında enjeksiyon yerinde abse oluşumu olarak kabul edilmeli, boyutları ile birlikte bildirimi yapılmalıdır.

  • Eğer, ateş, pürülan sıvı, kızarıklık-endürasyon, hassasiyet, kültür pozitifliği gibi enfeksiyon bulguları mevcutsa pürülan (bakteriel) abse,
  • Eğer enfeksiyon bulguları olmadan sadece lokal abse bulguları mevcutsa steril abse olarak değerlendirilmelidir.

(3) Lenfadenit:

  • En az bir lenf bezinin 1.5cm ya da üzerinde büyümesi ve/veya,
  • Bir lenf bezinin üzerinde drene olmuş sinüs varlığıdır.

Genellikle BCG’nin neden olduğu bir durumdur. Aşı uygulandıktan sonraki 2 hafta ile 6 ay içinde, aşının uygulandığı tarafta boyun ya da koltukaltı lenf bezlerinde ortaya çıkar.

(4, 8, 9) Akut Paralizi [Felç]

  • Aşıya Bağlı Paralitik Poliomyelit: OPA [Oral Polio Vaccine/ Ağızdan Uygulamalı Çocuk Felci Aşısı] aşısı uygulanmasından sonraki 4-30 gün (temaslılarda 4-75 gün) içinde akut olarak flask paralizi (gevşek felç) gelişmesi, başlangıç tarihinden itibaren 60 gün sonrasında kalıcı nörolojik sekel ya da ölüm olmasıdır. Kesin tanı için paralizi yapan diğer nedenlerin olmadığının kanıtlanması gereklidir.
  • Brakial Nevrit: Tetanos komponentli aşıların uygulanmasından sonraki 2-28 gün içinde, aşı uygulanan tarafta, karşı tarafta ya da her iki tarafta üst ekstremitede omuz ve üst kolu tutan, derin, sürekli ve ciddi ağrı ile karakterize bir klinik tablodur. Ağrıyı günler ve haftalar içinde üst ekstremite kas gruplarında güçsüzlük ve atrofi takip eder. Daha az sıklıkla tabloya duyu kaybı eşlik edebilir. Tanıda güçsüzlüğün saptanması gereklidir.
  • Diğer paraliziler:Aşı uygulamasından sonra 0-6 hafta içinde görülen paraliziler bu grupta yer almaktadır.

(5) Nöbet Geçirme (Konvülsiyon) (febril/afebril): Fokal nörolojik bulgular eşlik etmeden havale geçirilmesi bildirilmelidir. Koltukaltından ölçülen vücut sıcaklığı 38 0C ve üzerinde ise febril konvülsiyon, ateş yoksa afebril konvülsiyon olarak değerlendirilmelidir.

Kızamık aşısı sonrası konvülsiyon 5 -12 gün içinde, DaBT bileşenini içeren aşılar ile KPA aşısını takiben 72 saat içinde ortaya çıkabilir.

[ed-Not:  Ateşli havale; beyin hücrelerinin normal dışı bir aktivite göstermesi sonucu ortaya çıkan, vücuttaki istemsiz kasılmalardır.]

(6) Ensefalopati [Beyin iltihabı]: Aşağıda belirtilen üç durumdan ikisinin varlığı ile tanımlanır. Kızamık komponenti içeren aşıların uygulanmasını takiben 5-15 gün içinde, boğmaca komponenti içeren aşıların uygulanmasını takiben 7 gün içinde ise aşı ile ilişkili olduğu düşünülmelidir.

  • Nöbet geçirme,
  • Bir gün veya daha uzun süren bilinç değişikliği,
  • Bir gün veya daha uzun süren davranış veya kişilik değişikliği

(7) Ensefalit: Ensefalit tanısı yukarıda sıralanan belirtilere ek olarak beyin omurilik sıvısı (BOS)’da pozitif bulguların (hücre artışı, mikroorganizma ya da antijeninin) gösterilmesi ve/veya virüs izolasyonu ile konur.

(10) Aseptik Menenjit: Kabakulak aşısı ile ilgili aseptik menenjit, sıklıkla aşılamadan 15-21 gün sonra görülür. Menenjit belirti ve bulguları vardır. BOS’da bakteri yoktur ve lenfosit hakimiyeti (>5 lenfosit/ml) ile karakterize pleositoz vardır. Kesin tanı aşağıdakilerden en az birinin saptanması ile konur;

  • BOS’dan kabakulak virusu izolasyonu, ya da
  • BOS’dan kabakulak virusu izolasyonu ve sekanslama ile aşı virusu saptanması.

(11) Anafilaksi: Genellikle aşı uygulandıktan sonra ilk bir saat içerisinde gelişen dolaşım bozukluğuna (bilinç bulanıklığı, düşük kan basıncı, periferal nabızların yokluğu ya da güçsüzlüğü, periferal dolaşım bozukluğuna bağlı ekstremite soğukluğu, yüzde kızarıklık ve terlemede artma) neden olan akut allerjik reaksiyonların ağır/ciddi formudur. Yaygın ürtiker, anjioödem ve bronkospazm, laringospazm sıklıkla klinik tabloya eşlik eder ancak gerek bronkospazm (nefes darlığının ön planda olduğu semptom ve bulgular) gerekse laringospazm (solunum açlığı, nefes alamama şeklinde gelişen semptom ve bulgular) gelişmeden de dolaşım yetmezliği (kardiyak ve vasküler fonksiyon bozukluğu) ve şok gelişebilir.

(12) Toksik Şok Sendromu: Aşı uygulanmasını takip eden bir kaç saat içerisinde kusma, ishal ve yüksek ateş gelişimi ile ortaya çıkabilen diffüz eritem, ateş, hipotansiyon, deskuamasyon ve organ yetmezliği tablosudur. Staphylococcus aureus toksinine bağlı olarak, daha az sıklıkla Streptococcus pyogenes pirojenik toksinine bağlı olarak da gelişebilir.

(13) Akut Alerjik Reaksiyonlar: Kesin sınırlaması olmamakla birlikte; aşılama sonrasında allerjik sorunlar dakika ve saatler içinde sıklıkla ilk dört saat içerisinde görülür. Deri bulguları daha geç ortaya çıkabilir. Klinik tablo aşağıdakilerden bir veya daha fazlasının varlığı ile karakterizedir.

  • Lokal olarak kızarma, kabarma veya aşı yapılan yerde lokalize ürtikerden geniş ürtiker alanlarına, enjeksiyon yapılan ekstremitede ödem, yüz ödemi veya tüm vücutta ödeme kadar değişen tablo
  • Bronkospazm (nefes darlığı, solunum sıkıntısı, hışırtılı nefes alıp verme),
  • Laringospzam/laringeal ödem (solunum açlığı vardır, soluk alıp vermeye çalışır ancak akciğerlere yeterli hava gitmez, konuşamaz).

(14) Hipotonik-Hiporesponsif Atak: Aşıdan sonra 24 saat içinde birden bire ortaya çıkan solukluk, uyaranlara azalmış ya da kaybolmuş cevap, kas tonusunda azalma ya da kaybolmadır. Atak kendiliğinden geçer.

(15) Sepsis: Aşıdan sonraki ilk 1 hafta içinde gelişen, generalize, organ yetmezliği ve dolaşım bozukluğunun eşlik edebileceği, sıklıkla ateşin bulunduğu ancak hipoterminin de gelişebileceği taşikardinin ve takipnenin tespit edildiği klinik tablodur. Kan kültüründe bakteriyel etken tespit edilebilir ancak bu her zaman mümkün olmayabilir. Genellikle uygulama hatasına bağlı olarak ortaya çıkar.

[ed-Not: Sepsis bir mikrobun kanda, vücut sıvılarında veya dokularda çoğalması sonucunda vücutta oluşan hastalık ve hasar halidir. Sepsis bakteri, virus ve mantar gibi farklı mikrop türleri ile gelişebilir. Mikrop kan veya komşuluk yoluyla birden fazla organa yayılarak organların normal fonksiyonlarını bozar, hastalık zamanında ve uygun şekilde tedavi edilmezse şok ve ölümle sonuçlanır.]

(16) Artrit: Kızamıkçık aşısından sonra 1-3 hafta içinde başlayan eklemlerde (sıklıkla proksimal interfalangiyal ve metakarpofalangiyal eklemler, diz, ayak bileği ve ayak parmakları) efüzyon veya şişlik, ısı artışı, hassasiyet, hareketle ağrı veya hareket kısıtlılığı semptomlarından en az ikisinin olması durumudur.

(17) Trombositopeni: Tam kan sayımında trombosit sayısının 50.000’in altında oluşudur. Kızamık aşısı uygulanmasından sonraki 1-6 hafta içinde ortaya çıkabilir. Klinikte purpura veya hafif travma sonrası kanamalar ve morluklarla karakterizedir
[ed-Not: Trombositopeni kanınızda platelet adı verilen hücre parçacıklarının normalden daha az sayıda bulunması durumudur. Plateletler kemik iliğinizde diğer kan hücreleriyle birlikte yapılırlar. Plateletler kanda hareket ederler ve bir kan damarı hasar gördüğünde oluşabilecek kanamayı durdurmak için birbirlerine yapışarak pıhtı oluştururlar. Plateletlere aynı zamanda trombosit adı da verilir, çünkü kan pıhtısına trombus da denir. Kanınızda çok az platelet varsa hafif ya da ciddi kanamalar oluşabilir. Bu kanama vücut içine (iç kanama) ya da derinin altında veya deriden dışarı (dış kanama) şeklinde olabilir. Trombositopeni, özellikle kanama şiddetliyse veya beyinde oluşursa ölümcül olabilir. Ancak, genelde trombositopenili kişilerde düşük platelet sayımının nedeni bulunur ve tedavi edilirse genel gidişat iyidir.]

(18) Apne – Bradikardi: DaBT-İPA-Hib aşısından sonra prematüre bebeklerde, 24 saat içinde apne-bradikardi olması durumudur.

[ed-Not: Apne terminolojik olarak 20 saniye ve üzeri solunum durmasıdır. <span >Bradikardi (KTA < 100/dlk) ile birliktedir ve apne süresi uzadıkça solukluk, hipotansiyon ortaya çıkar, taktil stimülasyona cevap alınamaz. Apne bulgusu olan yenidoğanda, gestasyon yaşı ve apnenin ortaya çıktığı postnatal yaş önemlidir].

(19) Yaygın BCG Enfeksiyonu: BCG aşılamasından sonra genellikle 1 -12 aylık dönemde ortaya çıkan ve Mycobacterium bovis BCG suşunun izole edilerek doğrulandığı dissemine enfeksiyondur.

[ed-Not:Nadir ve ölümcül seyredebilen bir komplikasyon olan yaygın BCG enfeksiyonu (BCGitis) özellikle immünsupresif hastalarda BCG uygulaması sonrasında birkaç hafta içinde gelişebilir. Karaciğer fonksiyon bozukluğu, pansitopeni; karaciğerde, lenf nodlarında, akciğerde, kemik iliğinde, dalakta BCG pozitif granülomlar ile karakterize oldukça ciddi bir tablodur (2).”, bkz. http://www.uroonkoloji.org/ebulten/pdf/pdf_URO_326.pdf]

BCG Osteiti: BCG aşısının (aşı uygulamasından 1 -12 ay içinde ortaya çıkabilen) neden olduğu tüm uzun kemikleri tutabilen kemik inflamasyonudur.

 

Bu yan etki ilstesinin, şu anda Türkiye’de çocukluk aşıları takviminde yer alan Hepatit B, Hepatit A, su çiçeği, zatürre aşısı olarak da bilinen konjüge pnömokok (KPA) gibi aşıların bilinen yan etkilerini içermediği dikkate alınmalıdır.

 

Kaynak: Sağlık Bakanlığı, Ek 2, Vaka Tanımları Belgesi (http://www.saglik.gov.tr/TR/dosya/1-44884/h/ek-2-vaka-tanimlari.doc)

      İstanbul’da ASIE Bildirimleri için:
      İSTANBUL İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ
      BULAŞICI HASTALIKLAR ŞUBESİ
      FAKS: 0212 5208047
       TEL: 0212 5118920-22/1412-14